Medh; birisinin iyiliğini, iyi vasıflarını söylemek, övmek, iyi taraflarını anlatmak, senâ, sitâyiş anlamlarına gelmektedir. Yani Medh, irade ile yapılan güzel işlerden dolayı dil ile övme demektir. Karşıtı, zem (yermek)dir. Birinin aleyhine fena sözler söylemek, onun kötü hallerini meydana koymaktır.
Övgüye layık kimseleri övmek, cemiyet arasında fazilet ve kemalin artmasına sebeb olabileceği için iyidir. Fakat övülmeye layık olmayanları övmek, gerçeğe aykırı, ahlaka zıd ve başkalarını aldatmaya sebeb olacağından pek kötüdür.
Medh ile ilgili örnek cümleler
– Peygamber Efendimiz (sav); “Ben Hatîce’den daha hayırlı bir ortak görmedim.” diyerek onu medhetmiş, yaptığı işin karşılığını fazlasıyla verdiğini ifâde buyurmuştur. (Halebî, I, 221, Aynî, X, 104)
***
– Hz İbrâhîm’in ismi Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi beş sûrede altmış dokuz defâ geçmekte, Evvâh (çok âh eden), Halîm (hilim sâhibi) Münîb (Allâh’a sığınan), Kânit (Allâh’a kulluk eden), Şâkir (Allâh’a çok şükreden) ve Hanîf gibi muhtelif isim ve sıfatlarla zikredilerek kendisinden medh ü senâ ile bahsedilmektedir.
***
– Peygamberlerin, ilâhî hükümleri, emir ve yasakları insanlara teblîğde ve verdikleri her türlü haberde doğru sözlü, sâdık olmalarıdır. Onlar söz ve fiillerinde dâimâ doğruluk üzeredirler. Söz ve fiilleri birbirlerinin aynası durumundadır. Onların yalan söylemeleri mümkün değildir. Allâh -celle celâlühû-, peygamberlerini
sadâkatleri sebebiyle medhetmiştir;
“Kitap’ta İbrâhîm’e dâir anlattıklarımızı da hatırla! Şüphesiz ki O, sıddîk (özü, sözü dosdoğru) bir peygamberdi.” (Meryem, 41)124
***
– Sâib bin Ebi’s-Sâib -radıyallâhu anh- da şöyle anlatmaktadır:
“Allâh Rasûlü’nün yanına geldim. Ashâb-ı kirâm beni medhetmeye ve hakkımda güzel şeyler söylemeye başladılar.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
«−Ben onu sizden daha iyi tanırım!» buyurdu.
Ben de bunun üzerine:
«−Doğru söyledin, anam babam Sana fedâ olsun. Sen benim ortağımdın, hem de ne iyi bir ortak. Ne karşı koyardın ne de münâkaşa ederdin.» dedim.” (Ebû Dâvud, Edeb, 17/4836; İbn-i Mâce, Ticârât, 63)
Medh İle İlgili Hadisler
– Babası (ra)’ndan naklediyor: “Beni Amir heyetiyle Resulullah (sav)’ın yanına gitmiştik. “Sen bizim efendimizsin!” diye hitap ettik. “Efendi, Allah’tır!” buyurdular. Biz: “Fazilette en ileride olanımız, mertlikte en başta gelenimizsin!” dedik. Bize: “Söylediğinizin hepsi bu veya buna yakın bir söz olsun. Şeytan sizi (mübalağalı medhlerde) koşturmasın buyurdular.
– Hz. Ömer (ra)’in şöyle söylediğini işittim: “Resulullah (sav)’ı dinledim diyordu ki: “Hakkımda, Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için “Allah’ın kulu ve elçisi” deyin.” [Teysir, bu hadisi Müslim’de rivayet ettiğine işaret eder. Ancak rivayet Müslim’de mevcut değildir]
– Bir adam, Resulullah (sav)’ın yanında bir başkasını medh u sena etmişti. “Yazık sana! Arkadaşının boynunu kestin” buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Sonra da şu açıklamayı yaptılar: “Bir kimse kardeşini illa da övecekse bari: “Falancayı zannederim, ona Allah kafidir. Ben Allah’a karşı kimseyi tezkiye etmem (çünkü Allah herkesi benden iyi bilir). -Ondan (böyle bir fazilet) biliyorsa- falanca şöyle şöyledir” desin.”
– Resulullah (sav), meddahların ağzına toprak saçmamızı emretti.