İlk iğnelerin, sivri uçlu kemik parçalarından delikler açılması yoluyla meydana getirildiği anlaşılmıştır. İlkel insanlar bunu yapabilmek için keskin uçlu çakmak taşları kullanmışlardır. Bu icat insanların postlardan ve erklerden daha iyi yararlanmalarına, bunları elbise biçimine sokmalarına yol açmıştır. Dokumacılığın icadından sonra, kumaşları istenen biçimde dikmek de iğne sayesinde mümkün olmuştur.
Fransa’da, Taş Devri’nden kalma mağaralarda, 20 bin yıl önce kemikten yapılmış iğneler bulundu. İnsan, iğneyi, hayvan derilerinden daha kullanışlı bir giysi üretebilmek için yaptığı arayışlar sırasında buldu. Bu buluş, daha uygar bir yaşama yönelik, önemli bir adım oldu. 15. yüzyıldan itibaren metal iğneler, pek çok ülkede kullanılmaya başlandı. Ancak, iğne ve iplikle dikiş dikmek, yine de uzun yıllar göznuru ve büyük bir sabır isteyen bir uğraş olarak kaldı. 1830 yılında dikiş makinesinin icadı ile, dikiş ve terzilik son derece kolaylaştı.