Afşin; Akdeniz bölgesinde olup Kahramanmaraş İli’ne bağlı bir ilçedir. Yüzölçümü 1.434 km², 2018 yılına göre nüfusu 81.4231’dir. Afşin daha önce “Arebesus”, “Arabsus”, “Ebsus”, “Efsus” ve bölgeyi feth eden Türklerden sonra “Yarpuz” isimleriyle anılmıştır. Şimdiki “Afşin” adı ise 1060’larda bölgede fetihlerde bulunan Selçuklu komutanlarından Afşin Bey dolayısıyla verilmiştir. Afşin 2 Ağustos 1944 tarih ve 4642 sayılı kanun ile ilçe olmuştur. Afşin ilçesi, Kayseriinin Sarız, Sivasın gürün, Malatya’nın Doğanşehir, Akçadağ ve Darende ilçelerine komşudur.
Doğu-kuzeydoğudan Binboğa, kuzeyden Hozanlı dağlarıyla çevrelenen ilçe toprakları, genelde dağlıktır. Göksün, Hurman ve Söğütlü çaylarının vadi tabanları başlıca düzlükleri oluşturur. Kara-Akdeniz iklimi geçiş özellikleri taşımakla birlikte, karasal iklim, güney ve batıdaki ilçelere göre daha belirgindir. Ekonomi, temelde tarım (buğday, arpa, nohut, mercimek, üzüm, şekerpancarı, ayçiçeği, kayısı), hayvancılık (koyun, kılkeçi) ve el sanatlarına (halı-kilim dokumadığı, ağaç oymacılığı, bakır işçiliği, vb) dayanır. Kavak yetiştiriciliği de önemlidir. Zengin linyit yatakları vardır.
Elbistan Ovası’nın batı eteğinde, deniz düzeyinden 1.205 m yükseltide kurulu olan ilçe merkezi, il merkezine 158 km uzaklıktadır.
Afşin Tarihi
İlçe sınırları içinde yer alan Yassıhöyük, Bozhoyük ve Maltepe höyüklerinde yapılan yüzey araştırmaları, ilçe tarihinin Hitit ve Asurlulara kadar uzandığını kanıtlamıştır. Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde Arabisus adını taşıdı. Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı topraklarına katıldı ve adı Efsus oldu. Çevre halkı Yarpuz adını kullanır. Daha önce Elbistan îlçesi’ne bağlı bir bucakken 1944’te Kahramanmaraş’a bağlı bir ilçe durumuna getirildi ve Afşin adını aldı.
Afşin Tarihsel Eserler
İlçede Türklerden önceki döneme ilişkin tarihsel eser yok denecek kadar azdır. Tanır Köyü’nde yer alan Yassıhöyük tarihöncesi dönemlere ait yüzey buluntularının yanında çevrede Roma dönemi sur kalıntıları vardır. Marabız Köyü yakınlarından geçen Hurman Çayı kenarındaki kale de yıkıntı durumundadır. Kalıntılarında Bizans dönemi izleri bulunmaktadır.
Türk dönemine ait en önemli tarihsel anıtları, ilçenin batısındaki Eshâb-ı Kehf Mağaraları’nın bulunduğu yerde toplanmıştır. İslâmlıktan önceki bir inanışın (Yedi Uyurlar) izlerini taşıyan bu bölgede toplu halde bir külliyeyi oluşturan Anadolu Selçukluları dönemine ait üç yapı bulunmaktadır. Eshâb -ı Kehf Külliyesi olarak tanınan bu yapıları Selçuklular döneminde 30 yıla yakın bir süre Maraş valiliği yapan Emir Nusrettin Hasan yaptırmıştır. “Cami” olarak kullanılan yapı ünlü Eshâb-ı Kehf Mağaraları’nı da içine alır. Yapının mağaralara rastlayan bölümlerindeki yapım tekniği, burada daha eskiden yapılmış bazı kalıntıların varlığına işaret eder. Yazıtına göre 1234’te yapılan cami, mihrap önünde bir kubbeli mekân ve buna koşut kemerler üzerine üç bölüm halinde uzanmaktadır. Caminin yakınında yer alan “Ribat” ise yine aynı kişice külleyinin ilk yapısı olarak 1215’te yaptırılmıştır. Zengin bezemeli bir taç kapıya sahip olan ribat, oturduğu kayalık zemine göre planlanmış iki katlı; mescit, oturma hacimleri ve çile odalarıyla değişik işlevleri varlığında toplamış bir yapıdır. Külliye içinde, ancak ayrı bir yazıtı bulunmamasına karşın Emir Nusrettin Hasan’ın 1234’te yaptırdığı kabul edilen “Han” ise cami ve ribat’tan biraz uzakta yapılmıştır. Külliyenin en büyük yapısı olan hanın, Selçuklu kervansaray şemalarına uygun düzenli bir planı vardır.
Afşin-Elbistan Termik Santralı
kahramanmaraş’ın Afşin ve Elbistan ilçeleri arasında kurulan Türkiye’nin en büyük termik santralı. 1975’te yapımına başlanan termik santral dört üniteden oluşur. Her biri 344 megawat gücündeki dört ünitenin devreye girmesiyle santral yılda 8.2 milyar kilowat/saat enerji üretecektir. İlk ünitesi, Temmuz 1984’te devreye giren santral, yılda 18.6 milyon ton linyit tüketecektir. 900, 1.050 ve 1.200 kalorilik linyitle çalışacak santralın, linyit gereksinimini karşılayacak Afşin Ovası’ndaki linyit yatakları rezervi 3 milyar ton olmasına karşın, yararlanılabilecek bölümünün 2002 yılında tükeneceği saptandı. Ocak 1990’da, yakılan kömürlerin küllerini boşaltan bantlarda meydana gelen arıza sonucunda, bacalardan boşaltılan küller, Çoğulhan Kasabası ve 10 köye yayıldı. 100.000 dekar ekili alanı kaplayan küller, bölgede yaşayan yurttaşlarda solunum ve sindirim yolları hastalıklarına neden oldu.