K harfi ile bitki adı yani baş harfi K ile başlayan bitki adı hangileridir? İşte K harfi ile başlayan bitki isimleri ve o bitki hakkında bilgi.
Canlılar aleminin ikinci büyük bölümü olan bitkiler, yeryüzündeki ağaçlar, otlar, sebzeler ve denizlerdeki yosunların meydana getirdiği topluluktur. Bunlar, bittiği yere kökleriyle bağlanır, insan ve hayvanlar da olduğu gibi büyüyüp gelişir ve sonra ölür. Diğer bir ifade ile bitki; bulunduğu toprağa kökleriyle tutunan, gelişip döl veren, yaşama süresi dolduktan sonra kuruyarak varlığı sona eren yosun, ot, ağaç gibi canlı varlıkların ortak adıdır.
K harfiyle başlayan bitkiler
– Koyun Otu
– Kurtpençesi
– Kısa Mahmut otu
– Kırlangıç otu
– Kınakına
– Kedi Otu
– Karakafes Otu
– Kara dut
– Kadın tuzluğu
– Kabak çekirdeği
– Karahindiba
– Kahve
– Kakao
– Kantaron
– Kaşık otu
– Kasımpatı
– Kavzakökü
– Kefir
– Kimyon
– Kenevir
– Kenger
– Kırkkilit otu
– Kişniş
– Kulakotu
– Kudret narı
– Karabaş otu
– Katırtırnağı
– Kayın ağacı
– Kaynanadili
– Kına ağacı
– Kızılcık
– Karpuz
– Kavun
– Kabak
– Kara Lahana
– Karnabahar
– Kayısı
– Kereviz
– Kuzukulağı
– Kuşkonmaz
– Kuşburnu
– Kuru Fasulye
– Kivi
– Kiraz
– Kırmızı Biber
– Keten Tohumu
– Kestane
– Kekik
– Keçiboynuzu
– Karabiber
– Kabuk Tarçın
– Karanfil
– Kapari
Kişniş
Kişniş, kinzi ya da aşotu, maydanozgiller familyasından, yaprakları maydanozu andıran, 20-60 santimetre yüksekliğinde, tüysüz, bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Bu bitkinin baharat olarak kullanılan kurutulmuş meyvesi veya tohumuna da kişniş adı verilir. Kişniş sözcüğü Türkçeye Farsça’dan geçmiştir.
Kulakotu
Kulak Otu; damkoruğugiller ailesine ait bir bitkidir. Kulak otunun, çiçeklerinden ve yeşil yapraklarından faydalanılmaktadır. Kulak otu, bitkisinin diğer isimleri dam koruğu, kaya koruğu, saksı güzeli, naserotu ve sempervivum dur. Kulak otu bitkisinin, yaprakları etlidir. Kulak otu, odunsu veya otsu bir bitkidir. Kulak otunun, çiçekleri salkım şeklindedir. Kulak otunun, yeşil kısmı acıdır. Kulak otu bitkisi, ılık mevsimlerde yetişen bir bitkidir. Kulak otunun, yaprakları kalıcıdır. Kulak otunun, çiçekleri kırmızı ve kokuludur. Kulak otu bitkisi, ilkbahar aylarında yetişen bir bitkidir.
Kudret narı
Kudret narı, kabakgiller familyasından tropik iklim bölgelerinde yetişen gıda ve ilaç olarak kullanılan bitki türü.
Kayın ağacı
Kayın, kayıngiller familyasının Fagus cinsinden değerli orman ağaçlarına verilen ad. Kayın ağacı; Fagaceae (kayıngiller) familyasının Fagus (kayın) cinsine ait bir ağaçtır ayrıca ülkemizde Akhuş adıyla da bilinir. Yaklaşık 700 yıl ömürleri vardır. Uzun boylu ve gösterişli yapıya sahiptir. Kışın yapraklarını dökme özelliğine sahip bu ağaçların yaprakları ve meyveleri püskül şeklindedir. İdeal yetişme alanları ormanlık alanlar, kumluk ve humuslu topraklar olsa dahi birçok toprakta verimli bir şekilde yetişebilir.
Türkiye’de iki türü bulunan kayın ağacını (Doğu kayını ve Avrupa kayını) Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerinde ayrıca Ağrı dağı ve Erciyes Dağı eteğinde çokça görmek muhtemeldir.
Dünya’da ise 10’dan fazla çeşiti bulunan bu ağaçlar Güney Çin, Meksika Tayvan ve Japonya gibi ülkelerde yetişebilerek yetiştiği yerin ismini almaktadır.
Kaynanadili
Kaynanadili, kaktüsgiller familyasında sınıflanan bitki cinsi. Türkçede İngilizce’deki prickly pears adına benzer şekilde topluca dikenli incirler adı ile anılan türleri içeren Opuntia ve İspanyolcada cholla ortak adı ile anılan türleri içeren Cylindropuntia alt cinslerine ayrılan bu cinsin tipik türü, Türkçede “eşek inciri”, “hint inciri”, “frenk inciri”, “dikenli incir” ya da halk ağzında “kaynandili” olarak anılan opuntia ficus-indica’dır.
Kına ağacı
Kına, kınagiller familyasından bir çiçekli bitki. Bu bitkinin yapraklarının kurutulup öğütülmesiyle hazırlanan boyayıcı maddeye ve bu madde kullanılarak vücut üzerinde oluşturulan geçici şekillere de kına denir. Antik çağdan beri cilt, saç ve tırnakları, ayrıca ipek, yün ve deriyi boyamak için kullanılmaktadır.
Kızılcık
Kızılcık ya da ergen, kızılcıkgiller familyasından bir ağaç türü. En fazla 5–8 m boy yapar. Yapraklar koyu yeşil, her iki yüzü tüylü, damarlar paralel, damarlar boyunca tüylüdür. Şubat-Mart ayında açan sarı renkli küçük Çiçekleri vardır, meyveleri kırmızı renkli, eliptik şekillidir.
Karabaş otu
Karabaş otu, ballıbabagiller familyasından Akdeniz bölgesinde yetişen, 30–100 cm. büyüklüğe erişen çok yıllık bitki türüdür.
Katırtırnağı
Katırtırnağı, baklagiller familyasından Akdeniz’e özgü bir çalı türü. Akdeniz dışında Kuzeybatı Afrika ve Güneybatı Asya’da bulunur. Genellikle kuru, kumlu topraklarda ve güneşli yerlerde görülür. Spartium cinsinin tek türüdür diğer yandan Cytisus ve Genista cinsleriyle yakın benzerlik gösterir.
Kasımpatı
Kasımpatı, yaklaşık 30 tür barındıran, papatyagiller familyasına bağlı bir cinstir. Asya ve kuzeydoğu Avrupa’ya yerlidir. Otsu, yıllık bitkiler olan kasımpatı türleri, yaklaşık 50–150 cm yüksekliğindedirler. Büyük çiçek başlarına sahiptirler, yabanileri beyaz, sarı veya pembe renkler gösterir.
Kavzakökü
Kavzakökü, Turp’a benzer, otsu bir bitkidir. 20 Ocak ile 20 Şubat arasında çiçek açar. Çiçeğinin rengine göre kızılbehmen ve akbehmen adında iki türü vardır.
Kefir
Kefir, çok eski yıllardan beri özellikle Kafkasya bölgesinde yapılan, bugün ise Avrupa ve Amerika ülkelerinde ticari amaçla üretilen süt asidi ve alkol fermantasyonu yardımıyla yapılan köpüklü, koyu kıvamlı, hafif ekşimsi fermente bir süt ürünüdür.
Kimyon
Kimyon, maydanozgiller familyasından Mayıs-Haziran ayları arasında, beyaz ve pembemsi renkli çiçekleri açan, 40–60 cm boyunda, bir yıllık otsu bir bitki türü. Anavatanı Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’dur.
Kenevir
Kenevir, Cannabaceae familyasına ait, tek yıllık bitki cinsidir. İnsanlık tarihinin en eski bitkisel hammadde kaynağı olan, saplarında bulunan lifler iplik, dokuma ve kumaş yapımında, hamurlu kısmı ise kâğıt yapımında kullanılan bir bitki türüdür. Anavatanı Orta Asya’dır.
Kenger
Kenger, papatyagiller familyasından 40–50 cm yüksekliğinde, tüylü çok yıllık, sütlü, dikenli bir otsu bitki türü. Gövdeleri basit veya az dallı, kısa ve kalındır. Yapraklar derimsi, damarlı beyazımsı tüylü, gövdedekiler sapsızdır. Çiçek durumu küreye benzer bir baş şeklindedir. Çiçekler morumsu-kırmızı renklidir.
Kırkkilit otu
Kırkkilit otunun bir diğer adı at kuyruğu otudur. At kuyruğuna benzediği için bu adı almıştır. Kırkkilit otu su kaynaklarına yakın yerlerde; bataklıklar, göller, nehirler, akiferlerde büyür.
Kabak çekirdeği
Lifi bol bir sebze olan kabak, bağırsakları tembel olanlar için tercih edilmesi gereken sebzelerdendir. Kabak sebzesi potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir gibi madensel elementler içerir. Kabak bedeni temizler, sinirleri yatıştırır. Besin değerinin kaybolmaması için kabağın buğuda pişirilmesi önerilir.Kavrulan çekirdekler, diğer çekirdekler arasında en fazla besleyici ve lezzetli olanıdır.. Sarı-beyaz renkte bir kabuk içinde bulunan kabak çekirdekleri kabuksuz olarak da üretilir.
Karahindiba
Karahindiba, papatyagiller familyasından yaygın bir bitki türü. Çiçekleri sarı, yaprakları yeşil olsa da bitkinin adına ‘karahindiba’ denilmiştir. Mısır ve Kıpçak Türkleri’nin ‘katagan’, Çağatay Türkleri’nin ‘saçratku’ olarak bildikleri bu bitki günümüze ‘karahindiba’ olarak gelmiştir.
Kahve
Vatani Afrika olan fakat bugün tropikal bölgelerde yetiştirilen küçük boylu ağaç ve ağaççıklar. Kışın yapraklarını dökmez, çiçekleri beyaz, meyveleri 1-2 tohumlu olup kırmızıdır. Yabânî olarak yetişen kahve ağaçlarının boyları 5-7 m olduğu hâlde kültür olarak yetiştirilenlerin boyları 2-3 metreyi geçmez. Kahve ağaçlarının en iyisi Arabistan’da yetişenidir. Kahve, insanlar tarafından ilk olarak Habeşistan’da 3. yüzyılda yetiştirilmeye ve kullanılmaya başlanmıştır. On sekizinci yüzyılda Mekke’ye hacca giden Habeşistanlılar, kahveyi Arabistan’a ve bütün Müslüman âlemine tanıtmışlardır. Böylece Müslümanlar tarafından bilinen ve kullanılan kahve, Osmanlılar zamânında Avrupa’da görevli elçiler yoluyla önce Venedik, İngiltere, Fransa’ya daha sonra da, bütün bati devletlerine tanıtılmıştır. Kahve, en çok Habeşistan, Libya, Brezilya, Meksika, Hindistan, Arabistan ve Orta Amerika’da yetiştirilir. Türkiye’de yetiştiği yerler: Tabiî olarak yetişmez. Kültürü yer yapılır.
Kakao
Kakao, 4-8 metre boyunda ebegümecigiller familyasından çikolata yapımında kullanılan bir bitki türü. Doğal yetişme alanı Güney Amerika, Batı Afrika, Batı Hint adaları olmakla beraber, Tropiklerin genelinde yetiştirilmektedir.
Kantaron
Çentiyangillerden, bir veya iki yıllık otsu bir bitkidir. 30 – 80 cm yükseklikte, tüysüzdür. Yarıya kadar tek gövde dik, dört köşeli, tüysüz, yarıdan sonra oldukça çok sık çatallıdır. Alt yaprakları yere yapışık, rozet şeklinde, gövde yaprakları uzun bir yumurta şeklinde, ucu sivri, gövdeye oturmuş iki adet karşılıklı bir sonraki ile çapraz, kenarları hafif kalkık ve en üstteki yaprakları ise mızrak şeklindedir. Çiçekleri dallarının ucunda, 5 parçalı, parlak sari renkli ve kenarları siyah tüylüdür. Boyları 8 – 15 mm arasındadır.Yapraklar ışığa karşı tutulduğunda parlak noktacıklar halinde yağ guddeleri görülür. Binbirdelik ismi de buradan gelmektedir.
Kaşık otu
Kaşık otu, turpgiller familyasından toprak yüzeyinde yatık olarak gelişen, daha çok yol kenarlarında rastlanan bir veya çok yıllık ot türü. Çiçekler küçük olup, beyazımsı-pembemsi renklerde ve 7-10’u bir arada yaprakların koltuğunda yoğun kümeler teşkil ederler. Türkiye’de yabani olarak 7 türü yetişmektedir.
Kurtpençesi
Latince adı ‘Lycopodium clavatum’ olan Kurtpençesi otu gülgiller familyasındandır. Anadolu, Avrupa ve Kuzey Amerika’da yetişir. Ülkemizde Trabzon, Rize, Çoruh dağlarının nemli kısımlarında sıkça rastlanır. Bulanık yeşil renkli bir bitkidir. Yaprak koltuklarında çok sayıda beyaz ve kırmızı benekli çiçekleri bulunur. Gövdesinden çıkan incecik, zarif köklerle toprağa tutunur. Her dem yemyeşil olan çokyıllık otsu bir bitkidir.
Avusturya ve Almanya’da doğayı koruma yasası kapsamına alınmıştır. Bazı yörelerde kurtayağı, kurttırnağı, yılankökü, çıyancık, çıyan otu isimleriyle de bilinir.
Koyun Otu
Latincesi ‘Agrimonia Eupatoria’. Koyun otu gülgiller familyasındandır. Anavatanı İngiltere olarak bilinir. Kanada, ABD ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de doğal olarak yetişmektedir. Ülkemizde hemen hemen her bölgede rahatlıkla yetişebilir. Koyu yeşil yapraklı, uzun dalları üzerinde küçük sarıçiçekler açan çokyıllık otsu bir bitkidir.
Çalılık alanları, yol kenarlarını, alkali toprağa sahip yerleri sever. Tohumları kalın olduğundan filizlenebilmesi için soğuk havaya ihtiyaç duyar. Meyveleri çengeli andırır. Tadı acımtıraktır. Bazı yörelerde kızılyaprak, fıtık otu, kasıkotu isimleriyle de bilinir. Koyun otu bitkisinden; koyun otu çayı, koyun otu ekstresi üretilir.
Kısa Mahmut otu
Latince adı ‘Teucrium chamaedrys’ olan Kısamahmut ballıbabagiller familyasındandır. Anavatanı Akdeniz’dir. Ülkemizde hemen hemen her bölgede rahatlıkla yetişir. Bazı yörelerde Dalak otu, Meşecik, Acı yavşan otu, Mayasıl otu, Meryem otu, Yer meşesi, Yer palamudu, Er kurtaran, Kumacu otu olarak da bilinir. Çalı görünümlü, tüylü çokyıllık otsu bir bitkidir.
Yüksek tepeleri, dağ eteklerini, yol kenarlarını, orman diplerini çok sever. İlkbaharda güzel kokulu pembecik çiçekler açar. Acımtırak bir tadı ve hafiflik hissi veren yumuşak bir kokusu vardır. Son yıllarda adını sıklıkla duymamızla birlikte bitki Ortaçağ’dan beri çeşitli kültürler ve halklar tarafından kullanılmıştır.
Kırlangıç otu
Latince adı ‘Herba chelidonii’ olan Kırlangıçotu, gelincikgiller familyasındandır. Anavatanı Avrupa ve Kuzey Anadolu’dur. Ülkemizde Marmara, Karedeniz ve İç Anadolu bölgelerinde yetişir. Daha çok sulak ve gölgeli yerleri sever. Nisan ve Mayıs aylarında sapsarı renkte güzel çiçekler açan çokyıllık otsu bir bitkidir.
Kınakına
Kınakına, Amazon Yağmur Ormanlarının doğal bir ağacıdır. Kinin elde edilmesinde kullanılır. Bu madde sıtmanın tedavisi ve sıtmadan korunmada özellikle kullanılan bir ateş düşürücüdür. Bu ağaçtan ayrıca cinchonine, cinchonidine ve quinidine elde edilmektedir.
Kedi Otu
Kedi otu yaz aylarında hoş kokulu pembe veya beyaz çiçekler açan çok yıllık çiçekli bir bitkidir. Kedi otu çiçeğinin ekstraktları 16. yüzyılda parfüm olarak kullanılmıştır. Avrupa ve Asya’ya özgü kedi otu Kuzey Amerikaya yayılmıştır.
Karakafes Otu
Latince adı “Symphytum officinale” olarak adlandırılan bir hodangiller familyasındandır. Anayurdu Avrasya’dır. Ülkemizde Kuzey Anadolu’da yetişmektedir. Özellikle güneşli, nemli ve azot bakımından zengin bölgeleri sever. Kökleri bir kafese, yaprakları ise eşekkulağına benzemektedir. Bu yüzden bazı yörelerde eşekkulağı olarak da bilinir. Yaz boyunca çiçek açan çokyıllık otsu bir bitkidir.
Çiçekleri topluca bir sapa bağlı olarak sarkık halde bulunur. Geniş bir mızrak şeklinde uzanan yapraklarının uçları sivri, kenarları hafif kertikli, dalgalı, üst yüzeyi yeşil pürtüklü, alt yüzeyi grimsi yeşil ve tüylüdür.
Kara dut
Kara dut, dutgiller familyasından 10-13 metreye kadar boylanabilen, Asya kıtasına özgü bir dut türü. Yaprakları 10–20 cm uzunluğunda ve 6–10 cm genişliğinde, alt yüzeyi tüylü, üst yüzeyi pürüzlü ve kısa sert tüylüdür.
Kadın tuzluğu
Latince adı ‘Berberis Vulgaris’ olan Kadıntuzluğu, kadıntuzluğugiller familyasındandır. Anavatanı Kuzey Afrika’dır. Kafkasya’dan Avrupa’ya kadar geniş bir alanda yetişir. Ülkemizde İstanbul ve Trakya’da, değişik bir türü de Doğu Karadeniz bölgesinde yetişir. Yeşil ve kenarları testereyi andıran dişli yapraklara sahiptir. Soğuk, mutedil iklimleri sever. Dört mevsim yemyeşildir. Mayıs ve Haziran ayları arasında sarı renkli güzel kokulu çiçekler açan çalı görünümünde çokyıllık bir bitkidir.
Bazı yörelerde Diken üzümü, Karamuk, Sarıçalı, Çobantuzluğu, Ekşimen, Garamık, Zibike, Çoban ekmeği, Tavşan ekmeği isimleriyle de bilinir. Kökü acı, yaprakları ve meyvesi ekşimsi tattadır. Osmanlı mutfağında kadıntuzluğu bitkisinden yemek ve çorba yapılırmış. Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları için hazırlattığı ziyafet defterinde kadıntuzluğu çorbasından bahsedilir. Ayrıca Osmanlı dönemindeki kadınlar, bu bitkinin çiçeklerini ezerek krem haline getirip yüzlerine renk vermesi için kullanırlarmış.
Karpuz
Karpuz, kabakgiller familyasından tek yıllık bir bitki türü. Karpuz sözcüğü Farsçadan Türkçeye geçmiştir.Kaşgarlı Mahmutun 1071 yılında yazdığı Dîvânü Lugati’t-Türk ve Ali Şîr Nevaînin yazdığı Muhakemetü’l-Lugateyn (İki dilin yargılanması) de Karpuz sözcüğünün Türkçesi Büken olarak geçmektedir.
Bitkinin kolları toprak yüzeyinde 100 – 200 m kadar uzayabilir. Normal şartlar altında ağırlığı 1,5-2 kilo ile 6,5-7 kilo arasında değişir. Susuz tarım şartlarında kökler oldukça derine inse de sulu tarım şartlarında saçak kökler daha çok 40-50 cm derinlikte yoğunlaşır. İri top şeklindeki meyveleri ise tatlı ve suludur.Karpuz yağ ve kolesterol içermez ancak şeker içeriği yüksektir.
Karpuz, sıcak ve ılıman iklimde yetişir. Soğuklardan çok etkilendiği için yetişme devresinde don tehlikesi olmamalıdır. Tohum ekiminde toprak sıcaklığı 12 °C’nin üzerinde olmalıdır. Nem oranı fazla olan yerlerde hastalıklar görülebilir.
Kavun
Kavun, kabakgillerden sürüngen gövdeli bitki türü ve bu bitkinin iri meyvesidir. Olgunlaşmamış hali de meyve olarak tüketilir ve bu haldeki meyvesine kelek denir. Bir yıllık otsu bir bitkidir. Sürüngen gövdesi metrelerce uzayabilir. Yaprakları yürek biçiminde iridir. Bir eşeyli ve bir evcikli çiçekleri yaprakların koltukaltından çıkar. Türüne ve çeşidine göre kalın kabuklu iri meyvesinin içi etli, sulu ve bol çekirdeklidir. Anayurdu Ortaasya iran ve Anadolu’dur. Türkiye’de yetişen başlıca türleri Topatan, Hasanbey, Van kavunu, Altınbaş Kızılırmak, Ankara kavunu, kırkağaç (Manisa) kavunu gibi yerel tipleri yanı sıra pek çok yerli ve yabancı hibrit çeşitleri de kullanılmaktadır.
Kabak
Kabak, meyveleri bol lifli bir bitki olan kabak, bağırsakları tembel olanlar için tercih edilmesi gereken yiyeceklerdendir. Kabak potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir gibi madensel elementler içerir. Kabak bedeni temizler, sinirleri yatıştırır. Besin değerinin kaybolmaması için kabağı buğuda pişirmek önerilir. Kabak çiğ olarak rendelenip salatalara da katılabilir.
Karalahana
Karalahana ya da Yaprak lahana, turpgillerden, geniş ve kalınca kat kat yaprakları olan, kış sebzesi olarak yetiştirilen ve yaprakları koyu yeşil olan bir lahana çeşididir. Doğu Karadeniz (Artvin, Giresun, Ordu, Rize, Trabzon) halkının temel besin maddesidir. Yaz-kış yenilen bu sebzenin adı Eski Yunanca’daki lahana ‘yenilebilen sebze’ kelimesinden gelmekte ve bölgede kelem, lu (Lazca), pancar, pezük, şaviphali (Gürcüce) olarak da adlandırılmaktadır.
Karnabahar
Karnabahar, turpgillerden, çiçekleri etli ve tanecikli bir görünüşte olan, yaprakları lahana yaprağına benzeyen, sebze olarak kullanılan bir bitki.
Turpgillerden; vatanı Doğu Akdeniz bölgesi olan 2 yıllık otsu bir bitkidir. Yaprakları koyu yeşil, çiçekleri beyaz veya sarımtıraktır. Kış sebzelerindendir. Lahanaya benzer. Aslında, lahananın çiçek saplarının kısalıp etlenmesiyle lahanadan türemiştir. Yenen kısmı, henüz açmamış yoğun çiçek durumudur. Türkiye’de; güzlük turfanda karnabahar, kışlık karnabahar ve mart karnabahar olmak üzere üç çeşidi vardır. Fosfor ve vitamin bakımından çok zengindir.
Kayısı, 2–10 m yüksekliğinde, dikensi ve tüysüz bir ağaçtır.
Yapraklar uzunca ve mızraksı, kenarları dişli, ucu sivri veya küttür. Çiçekler beyaz veya pembe renkli olup, yapraklardan daha önce meydana gelirler. Meyvelerin üzeri tüylü olup, sarımsı-turuncu renkte eriksidir.
Kayısı
Kayısı, coğrafik olarak dünyanın hemen hemen her yerine dağılmış olsa da daha çok Akdeniz’e yakın olan ülkelerde Avrupa, Orta Asya, Amerika ve Afrika kıtalarına yayılmış ve burada yetişme alanları bulmuştur. Dünya yaş kayısı üretiminde Türkiye birinci sıradadır. Türkiye’yi İspanya, İtalya, Birleşik Devletler Topluluğu, İran, Fransa, Yunanistan ve ABD izlemektedir. Bu birinci grup ülkelerin yaş kayısı üretimleri 100 bin tonun üzerindedir. Birinci gruba Fas, Pakistan, Suriye, Çin, Güney Afrika, Macaristan, eski Yugoslavya, Romanya, Avustralya, takip etmektedir.
Kereviz
Kereviz, maydanozgiller Apiaceae familyası içinde, batı ve kuzey Avrupa sahil bölgelerinin ve özellikle de bu bölgelerin çukur ve sazlık kesimlerinin yerlisi kabul edilen, yenilebilir, iki senelik bir bitkidir. Bir metreye kadar boy atabilir. Çiçekleri krem rengine çalan beyaz renkte, 2-3 mm. çapındadır.
Kuzukulağı
Kuzukulağı, 20-50 cm boyunda, kırmızı gövdeli kuzukulağıgiller familyasından çok yıllık bir bitki türü.
Ok biçimli tüysüz yaprakları ve pembe renkli çiçekleri vardır. Bol miktarda oksalik asit içeren ekşi yaprakları sebze olarak yenir. Ayrıca halk arasında yapraklarından hazırlanan lâpalar çıban tedavisinde kullanılır.
Kuşkonmaz
Kuşkonmaz, sebze olarak yenen ve süs amacıyla yetiştirilen çeşitli bitki türlerini kapsayan bitki cinsi.
Hepsi de Asparagaceae familyasının cinsinde yer alan bu türlerin yabanilerine dünyanın ılıman bölgelerinde sıkça rastlanır.
Kuşkonmaz en iyi besince zengin, kumlu ve gevşek topraklarda yetişir. Haziran-Temmuz ayları arasında yeşilimsi sarı renkli çiçekler açan, 50–150 cm boyunda, çok yıllık otsu bir bitkidir. Sulak, kumlu ve killi, kuvvetli topraklarda, ormanlık yerlerde yetişir. Gövdeleri dik, yeşil düzgün yüzlü ve yaygın dallıdır. Dallar dalcıklara ayrılmış olup, ince, yeşil renkli, 3-6 tanesi bir aradadır. Yapraklar küçük ve zarımsıdır. Çiçekler teker teker veya çift olarak yaprakların koltuğunda bulunur. Erkek çiçekler 6 parçalıdır. Meyveleri kırmızı veya siyah renklidir. Kuşkonmaz tohum veya pençeden üretilir. İlkbaharda ekilir. Tohum ekiminden ilk hasada kadar geçen süre dört yıldır. Bir kuşkonmaz tarlasından 20 yıl verim alınabilir.
Eğer bir kuşkonmaz bitkisi hasat edilmeyip doğal haline bırakılacak olursa 170 santimetreye kadar boylanır. Dalları kaplayan ince, iğnemsi yaprakların ardından küçük, sarımsı çiçekler açar; çiçekler daha sonra kırmızı etli meyvelere döner.
Kuşkonmaz A, B1, B2 ve C vitaminlerinin yanı sıra protein, şeker, yağ ve çeşitli mineralleri de içeren zengin bir üründür. Çorbası yapılır ya da garnitür ve salata olarak yenir.
Süs kuşkonmazları içinde en yaygınlarından biri olan tül kuşkonmazı tüy gibi incecik, hoş görünümlü yaprakları için yetiştirilen bir saksı bitkisidir. Bitkinin yaprakları çiçekçilikte buket hazırlamakta da kullanılır.
Kuşburnu
Kuşburnu, Avrupa, kuzeybatı Afrika ve Batı Asya’da yetişen bir tür bitki. İçi tüylüdür ve çok sayıda tohumu vardır. Sonbaharda olgunlaşır. C vitamini açısından dünyanın en zengin meyvesidir. Taze olarak tüketildiği gibi kurutularak da kullanılır. Çayı ve marmelatı yapılır. Yabangülü, itburnu, itgülü, gülelması, yiric gibi adlarla da bilinir. İnsanların geçimini sağlamak için kullandıkları bir ticaret metasıdır.
Gülgiller familyasından 1-3,5 m. kadar boylanabilen, gövdesi ve dalları dikenli olan bir ağaççıktır. Kenarları dişli oval biçimli 5-7 yaprakcıktan oluşan yaprakları ilkbahardan başlayıp yaz boyunca açan, açık ya da koyu pembe, bazen beyaz renkli küçük ve yalın kat, güzel kokulu çiçekleri vardır. Bu çiçeklerin tabanı olgunlaşınca taç yaprakları dökülür ve “kuşburnu” denilen, 1,5–2 cm. uzunlukta parlak kırmızı meyvelere dönüşür. Gerçekte yabani gül bitkisinin meyvesi, kuşburnunun içindeki beyaz renkli tüylü çekirdeklerdir.
Kuru fasulye
Kuru fasulye, Türk mutfağında pişmiş bir fasulye yemeğidir. Başta beyaz fasulye ve zeytinyağı ile yapılır ve neredeyse her zaman soğan ve domates salçası kullanılır. Bazen başka sebze veya et de eklenebilir. Kuru fasulye pirinç veya bulgurla birlikte servis edilir. Genellikle Türkiye’nin milli yemeği olarak da kabul edilir.
Kivi
Kivi, asma benzeri odunsu bir tırmanıcı bitki türü olan Actinidia deliciosa’dan ve A. deliciosa ile diğer Actinidia türleri arası melezlerden elde edilen kültivar grubundaki bitkiler ile bu bitkilere ait yenilebilir meyvelerin ortak adıdır.
Kivi meyvesi, Çin’in güneyindeki Yangtse Vadisine özgü bir bitkidir. Avrupalılar tarafından 1850’li yıllarda keşfedilen bitkinin birkaç türü 1900’lü yılların başında Yeni Zelanda, İngiltere ve Amerika’ya yayıldı.
Kivi meyvesi, Yeni Zelanda’ya ilk kez 1904 yılında geldi. 25 yıl süresince bahçıvanlar tarafından geliştirildi, yetiştirildi ve bazı büyük meyveli cinsler seçildi. 1935 yılında, büyük meyveli cinsler Kaliforniya, Chico’daki ‘Plant Introduction Station”a gönderildi. 1960’ta, araştırmacılar Kaliforniya’da uygulanabilir metotlar geliştirmeye başlayarak, çiftçileri bu yeni ürünü ekmeleri için cesaretlendirdiler. Böylece 70’li yılların başında yeni bir endüstri doğdu.
Kivi, üzüm gibi büyük ve odunsu bir gövdeye sahip ve yapraklarını her yıl döken bir asmadır. Kivi asmaları 4–5 m ara ile ekilir. 1,8–2 m yüksekliğinde güçlü sırıklarla desteklenir. Güçlü asmalar; sürülmüş toprağa, sık sulamaya ve rüzgardan korunmaya ihtiyaç duyar. Bitki sağlıklı bir şekilde büyümek için ılıman iklime gerek duysa da filizlerin büyümesi için kış soğuğuna ihtiyacı vardır. Bitki Mayıs ayında çiçek açmaya başlar ve ürün ekim ayı ortası ile kasım aylarında hasat edilir. Karadeniz bölgesinde yağiş fazlalığı nedeniyle sıcaklık düşük olur. Bu nedenle olgunlaşma aralık ayına da uzanır.
Kiraz
Kiraz, gülgiller familyasından Kuzey Akdeniz kıyıları, Güney Kafkasya, Hazar Denizi ve Kuzeydoğu Anadolu’da doğal olarak bulunan meyve ağacı.
Meyvesi taze olarak yenir. Hoşaf, reçel ve konservesi yapılır. Kiraz kabuğu kabız ve ateş düşürücü, çiçekleri göğüs yumuşatıcı, yaprakları ise müshil olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Giresun ilinde ‘kiraz kavurma’ adıyla yemeği yapılmaktadır.
Kırmızı biber
Kırmızı biber, patlıcangiller familyasından Capsicum cinsini oluşturan, Türkiye’de bol yetişen, aynı adla anılıp tazeyken yeşil ve çoğu zaman acı meyveleri olan bitki türlerine verilen ad.
Sivri biber, sulak yerde yetiştiği zaman tatlı olsa da genellikle acıdır.[kaynak belirtilmeli] Taze iken yeşildir. Fazla olgunlaşırsa veya güneşte kurutulursa kızarır. Çarliston biber, sivri biberden daha kalın, daha etli ve genellikle tatlıdır. Domates biberi, domatese benzer, yayvan yapılıdır. Rengi kırmızıdır,acı değildir fakat farklı bölgelerde ona benzeyen acı kırmızı biber de vardır. Dolmalık biberin yeşil ve sarı cinsleri vardır. Dolmalık biber de fazla olgunlaşınca veya güneşte kurutulunca kızarır. Türkiye’de, Avrupa’da Paprika diye anılan cins biber ise taze iken bile kırmızıdır ve genellikle çok acıdır. Macarların ünlü [gulaş] ve benzeri yemeklerinde kullandıkları biber budur. Bütün biberler kurutulup kırmızı bir renk aldıktan sonra toz durumuna getirilir, buna ‘kırmızı biber’ adı verilir ve ‘çok acı’, ‘acı’, ‘az acı’ ve ‘tatlı’ olarak ayrı ayrı satılır. Kırmızı renkli domates biberinden ‘biber salçası’ yapılır. Biber salçası Anadolu’da çok kullanılmaktadır. Bazı bölgelerde güneşte kızarmış tatlı biberlerden de biber salçası yapılmaktadır.
Keten
Keten, Ketengiller familyasından keten cinsinin en yaygın türüdür. Haziran-Ağustos ayları arasında ipek gibi, mavimsi veya sarı renkli çiçekler açan bir bitkidir.
15–60 cm boylanabilir. Tohumu ve lifi için yetiştirilen bitkinin doğal ve kültür formları bulunur. Yaprakları sapsız, grimsi-yeşil renkli, dik veya yatık gövde üzerinde sıralanmışlardır. Ketenin kimyasal yapısında; %80 selüloz, %3 pektin, %10 su bulunur.
Tohumları %40-45 yağ içerir ve yağ eldesinde kullanılır. Keten yağı omega 3 yağ asitleri bakımından zengindir, ‘bezir yağı’ olarak bilinen bu yağ boyacılıkta da kullanılır. Yağı alınan tohumlar hayvan yemi olarak kullanılır.
Keten her çeşit toprakta yetişebilir. Lif ketenleri nemli havayı, yağ ketenleri ise güneşli havayı sever. Anadolu’da keten yazlık ve güzlük olarak ekilmektedir. Kışlık ketenler Ağustos-Eylül, yazlık ketenler ise Mart ve Nisan aylarında ekilir. Lif ketenlerinin uzun boylu olanları makbuldür ve gübreli toprakta yetişir. Yağ ketenleri, iyice olgunlaştıktan sonra toplandığı halde, lif ketenleri olgunlaşmadan toplanır. Keten tohumları kapsülden dövülerek çıkarılır ve elenerek temizlenir. Gövdeler iyice ezilerek içinden lifleri çıkarılır. Demet haline getirilerek havuzlara daldırılır. Bir müddet bekletildikten sonra çıkarılıp kurutulur. Taraklardan geçirilerek düzeltilir ve yumaklar halinde hazırlanır.
Keten en eski kültür bitkilerindendir. Keten, 4000-5000 yıldan beri Yakın Doğu ve Akdeniz bölgelerinde lifi ve tohumları için yetiştirilmekte; dünyanın çok yerinde üretilmektedir. Mısır’da MÖ 4. yüzyılda keten yetiştirildiği, mabetler ve mezarlar üzerine yapılan resimlerden anlaşılmıştır. Dünya’da keten üretiminde ilk sırayı Rusya ve ikinci sırayı Polonya alır. Memleketimizde bazı keten türleri tabii olarak yetişir. Türkiye’de Batı, İç Anadolu ve Karadeniz’de daha fazla olmak üzere Anadolu’nun çoğu yeridir.
Kestane
Kestane, kayıngiller familyasından Castanea cinsini oluşturan ağaçların ve bu ağaçların yenilebilen tohumlarına verilen ad.
Yaprak döken bazen çalı formunda olan orman ağaçlarıdır. Kabuk çatlaklıdır. Yaprak koltuğunda çıkan tomurcuklarla yalancı uç tomurcukları vardır. Tomurcuklar üst üste binmiş 2 pulla örtülmüştür. Yapraklar sarmal dizilmiş fakat bükük iki sıralı görünür. İkincil damarlar birbirine paralel uzanır. Yapraklar kalın kimi zaman sert, mızraksı, kenarı dişli ve kılçıksı yapıda olabilir.
Erkek çiçekler (kedicik) dik vaziyette, 1-3 (5) salkımlı; salkımcaların her birindeki brahteler birbirine karşılıklı durur. Çiçek örtüsü 6 kısımlıdır. Stamenler 10-12 (20) kadardır. Tüylü dişi organ gelişmemiştir. Dişi çiçekler erkek çiçeklerin yakınında oluşur. Nadiren tek tek bulunur. Yumurtalık 6-9 gözlüdür. Boyuncuk 6-9 kadar, tepecik uçta, çok küçük noktalıdır. (beneksi) Kupula 2-4 arasında çenetlere ayrılır. Brahteler dikensidir. Kupula içerisinde 1-3 kadar fındıksı meyve bulunur. Çimlenme hipogeiktir.
Tohumları Güney Avrupa ile Güneybatı ve Doğu Asya’da yaygın olarak tüketilmektedir. Orta çağlarda Güney Avrupa’da yeterli buğday ununa sahip olmayan orman toplulukları temel karbonhidrat kaynağı olarak tamamen kestaneye bağlı kalmaktaydılar.
Kestane Türkiye’de en çok Aydın ilinde yetiştirilmektedir. Ege Bölgesi toplam üretimde yaklaşık % 70 payla ilk sıradır. Aydın’ dan sonra, İzmir, Kastamonu ve Sinop kestane üretiminde ön plana çıkan illerdir[3]. Ayrıca özellikle Aydın ilinden ihraç edilen kestaneler çok kaliteli olup; Bursa ilimizde Kestane Şekeri adıyla bilinen bir tatlı çeşidi olarak da imal edilmektedir. Bazı çörek, kek ve pasta çeşitlerinde de kullanılmaktadır.
Tohumlar (kestane meyvesi), ateşte közlenmiş, haşlanmış veya suda kaynatılmış olarak tüketilir. Çoğunlukla ‘kestane kebap’ olarak adlandırılan ilkinde, kestane tohumları (kestane meyvesi) üst kısımları hafifçe çizildikten sonra, 200-220 °C ısıda 10-15 dakika süreyle fırına verilerek hazırlanır ya da kömürlü sobaların üzerinde de közlenir.
Kekik
Kekik, ballıbabagiller familyasından Thymus, Thymbra, Origanum, Coridothymus, Satureja, cinslerinin genel adı olan, kendine özgü kokusu ile tanınan çimenlik, tarla, orman kıyılarında ve çayırlarda görülen bitki türlerinin ortak adı.
Kekik bitkisinden yaprak çiçek durumlarının su buharı distilasyonu yöntemi ile %2-%8 oranında yakıcı lezzetli aromatik kokulu uçucu yağ elde edilir. Bu uçucucu yağdan monoterpen fenollerden karvakrol ve timol bulunmaktadır.
Kekikin yapraklarında uçucu yağ bulunmasından dolayı, bitkiden kaynatılarak çay yapılması durumunda etkinliğini kaybeder.
Her ne kadar Thymus cinsi ile anılan kekikten ticari olarak uçucu yağ üretiminde kullanılsa da daha yüksek verim alındığı için Origanum türlerinden Origanum majorana (Alanya Kekiği) tercih edilmektedir.
Güneşi ve sıcağı istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelerde çoğalır. Yemeklere konan bir baharat olan kekik kokusuyla meşhurdur. Ayrıca kekik çayı ve kekik yağı gibi kekikten yapılmış ürünler de vardır. Ayrıca bu bitkiden çıkartılan kekik suyu mide rahatsızlıklarında balla karıştırılıp kullanılmaktadır.
Keçiboynuzu
Keçiboynuzu veya harnup, baklagiller familyasından olup Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerlerde doğal olarak yetişen ve baklaları (meyveleri) yenen, herdem yeşil çalı ya da ağaç formunda olan bir bitki türü.
Uzun ömürlü ve boyu 10 m. kadar olan maki türü bir ağaçtır. Sert ve koyu yeşil yapraklıdır. Yaprakları, karşılıklı dizilmiş bileşik yapraklar olup boyları 10–20 cm. uzunluğunda olup damla uçludur.
Çiçekleri; 6–12 cm. uzunluğunda olup açık yeşilimsi kırmızı, küçük ve çok sayıdadır. Çiçekler eylül-ekim aylarında açar ve kötü kokuludur.
Ağacın meyveleri (legümen) ise 15–20 cm. kadar olabilen ve ilk zamanlar yeşil ama olgunlaştığında kahverengileşmektedir. Ağaç Meyvesinin mezokarpı (orta tabakası), taze iken yumuşak ve tatlıdır. Her bir meyvenin (bakla) içerisinde on beş kadar sert kabuklu yassı tohumlar bulunur. Tohumlar Trigosol adı verilen bir madde içerir.
Bitkinin bazı cinsleri hermafrodit, bazılarında ise erkek dişi ayrı ağaçlardadır. Erkek ağaçlar meyve vermez. Bitkide en erken meyve 15-20 yıl içerisinde alınır.
Akdeniz kıyılarında, Kıbrıs adası, Libya ve ABD’nin Kaliforniya bölgesinde bulunur. Türkiye’de Antalya’nın Alanya, Manavgat, Gazipaşa ilçeleri ile Mersin’nin Anamur, Erdemli, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar ve Silifke ilçeleri ile Muğla’nın Marmaris ve Datça ilçeleri dolaylarında küçük veya büyük gruplar halinde yetişmektedir.
Keçiboynuzu meyveleri öksürük ilaçlarında kullanılır. Çiğneme tütününe tat vermek için katılır. Keçiboynuzu meyvesinden pekmez de yapılır. Tohumlarından elde edilen balsam, tekstil endüstrisinde apreleme için kullanılır. Ayrıca çikolata imalatında tatlandırıcı olarak da kullanılmaktadır. Afrodizyak özelliğiyle cinsel gücü artırdığına da inanılmaktadır.
Karabiber
Karabiber, çiçekli bitkilerden Piperaceae familyasına ait bitkilerin meyvelerinin kurutulup, baharat şeklinde kullanılmasıyla elde edilen toz şeklidir. Beyazbiber, yeşilbiber gibi çeşitleri de vardır. Kökeni Hindistan olmasına karşılık, tüm sıcak iklimlerde yetiştirilebilir.
Küre biçimli, eriksi tipte meyveleri vardır, kabuğunun dış kısmı etli, iç kısmı serttir. Olgunlaşmadan önce toplanıp kurutulursa karabiber, olgunlaştıktan sonra kabukları soyularak kurutulursa beyazbiber elde edilir. Her iki biber de baharat olarak kullanılır.
Kabuk Tarçın
Kabuk Tarçın, defnegiller familyasından anavatanı Güney ve Güneydoğu Asya olan, yaprak dökmeyen aromatik kokulu ağaç cinsi.
Esasen ağacın kurutulmuş kabukları kullanılır. Kabukların dış kısmında mantar tabakası bulunur ve grimsi renklidir. Tarçın baharatı, ağacının gövde ve dal kabuklarının dış kısmı sıyrıldıktan sonra kalan iç kabuğun kurutup öğütülmesiyle elde edilir. Ayrıca kabuklarının iç içe konularak rulo gibi kıvrılmasıyla da çubuk tarçın elde edilir. Kokusu kuvvetli, kesin ve uzun süreli, tadı tatlımsı ve yakıcıdır. Tanen ve uçucu yağ taşır. Baharat olarak kullanılır. Meyveleri de baharlı, lezzetli ve tarçın kokuludur, tarçın yerine kullanılır. Tatlılara, özellikle de sütlü tatlılara çeşni olarak katılır. Kahve, çikolata ve meyve soslarında, içeceklerde de yaygın olarak kullanılır. Mutfakta Kullanılışı Kuzu eti, tas kebabı, çeşitli soslar, sütlü ve pirinçli tatlılar, çikolatalı kekler, tartlar, punç, sıcak şarap, çay vb.
Karanfil
Karanfil ile ilgili birden fazla anlam vardır. Karanfil baharatı Syzygium aromaticum ağacından elde edilirken, Karanfil çiçekleri Dianthus petraeus bitkisinden elde edilirler.
İlk olarak Moluk adalarında bulunmuştur. Karanfil ağacı dört mevsim yeşil kalır ve 10–20 m uzunluğa erişebilir. Karanfil çiçeklerine Karanfil baharatı (Syzygium aromaticum) ile benzer kokuya sahip olduğu için bu ad verilmiştir.
Anavatanı Endonezya olup, tüm dünya mutfaklarında baharat olarak kullanılır. Adı Fransızca clou (çivi) dan gelir; çünkü tomurcuklar irili ufaklı çivileri andırırlar. Karanfiller, öncelikle Zengibar, Endonezya ve Madagaskar’da hasat edilir. Aynı zamanda Hindistan ve Sri Lanka’da yetiştirilir. Çiçek tohumları başlangıçta soluk renklidir ve dereceli olarak yeşile dönüşürler. Karanfiller boy uzunluğu 1.5–2.0 cm iken hasat edilirler. Karanfil ağacının çiçek tomurcuklarından elde edilen baharat, odunumsu, siyah renkli ve güzel kokuludur. Acımsı ve ekşi bir tada sahiptir. Hindistan’da yemeklerde çokça kullanılır. Avrupa’da daha çok turşu ve reçellere çeşni katmak amacıyla, bazen de tatlılarda kullanılır.
Karanfil, öğütülerek baharat olarak kullanılmakla birlikte, ağızda bir süre tutularak kullanılabilir. Çiğnendiğinde nefesi taze ve temiz tutar. Karanfil, güzel kokusu sebebiyle ağız kokusuna karşı kullanılır. İçrdiği ‘Eugenol’ maddesinin etkisi ile hafif ve orta şiddette diş ve dişeti ağrılarına karşı lokal uyuşturucu olarak kullanım alanı bulunur. Anti bakteriyel etkisi vardır.
Kapari
Kapari veya Gebre otu, Capparaceae familyasından dikenli bir bitki türüdür.
Çiçek açmadan önceki küçük tomurcukları (gebre, kebere, kapari) toplanarak tuzlu suda muhafaza edilir. Gıda, kozmetik, boya ve ilaç sanayiinde kullanılan bitki, salamura ya da konserve şeklinde tüketilir. Konserve olarak hazırlanan gebre; turşu, salata, pizza üstü, balık ve av etleri yanında garnitür olarak yenilmektedir.