Kuranı Kerim’de adı geçen Peygamberlerden Hz İshak kimdir (İshak aleyhisselam kimdir)? İşte Hz İshak mucizleri, annesi, babası ile Hz İshak hayatı hakkında tüm detaylar.
Hz İshak إسحاق; İbrahim (a.s)’ın Hz Sâre’den doğan ikinci oğlu olup, Tevrat ve Kur’an’da adı geçen bir peygamberdir. Yahudilerin İbrahim’den sonra ikinci atasıdır ve yaklaşık olarak milâttan önce XIX-XVIII. yüzyıllarda yaşamıştır. Hz îshak, boyu uzun, gözleri siyah ve buğday benizli idi. Yüzü ve konuşması çok güzel, saçı ve sakalı ise bembeyazdı. Babası Hz İbrahim’e çok benzemekte idi. İhtiyarlayınca gözleri görmez olmuştur.
Hz Sâre’nin çocuğu olmadığı için kocasına cariyesi Hacer’i hediye etmiştir. Hz Hacer Hz İsmail’i doğurunca, Hz Sâre üzülmüştür. Hz. İbrahim yüz yirmi yaşında Hz. Sâre doksan yaşında iken Allah’ın bir lutfu ve mucizesi olarak İshâk (a.s) doğmuştur. Hz İbrahim’in ve hanımı Hz Sarenin yaşlarının çok fazla olması sebebiyle halk bu doğum işine çok şaşırdılar ve, “Yüz yaşlarında bir ihtiyar kocanın, doksan yaşlarında bir koca karının çocuğu oldu ha?” diye hayret ettiler.
Hz İbrahim’in iki oğlunun ikisi de peygamberdir. Hz İsmail Arapların, Hz İshak da İsrail oğullarının atasıdır. Bu konuda müslüman olan ve olmayan bilginler aynı görüştedir. İshak aleyhisselâmın adı Kur’ân-ı Kerîm’de on yedi (17) âyette geçmektedir. Kur’an’da İshak’a vahiy gönderildiği, hidayete erdirildiği, sâlihlerden olduğu, mübarek kılındığı, doğumunun müjdelendiği, onun İlâhî bir bağış olduğu bildirilmektedir.
Hz İshak Aleyhisselam’ın Doğumu
İshak aleyhisselâmın doğumu babası Hz İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atılması ve bu güçlü sınavından kurtulup Şam’a göç etme olayından sonradır. Konu kısaca şöyledir; Hz İbrahim aleyhisselâm hanımı Sâre ile yolculuk yapmışlar ve hükümdarı zalim ve despot olan (sert ve disiplinli) bir şehre gelmişlerdi. Hükümdara yakınlıkları ile bilinen insanlar hükümdara: “İbrahim yanında çok güzel bir bayanla şehrimize geldi” dediler. (Meryem 19/49.)
Hükümdar, İbrahim aleyhisselâmı huzuruna çağırttı ve: “Ey İbrahim! Şehrimize girdiğinde yanında bir kadın varmış, o kadın kimdir?” İbrahim aleyhisselâm: “o kadın benim hemşiremdir” dedi.
Bu konuşmalardan sonra eşi Hz Sâre’ye hükümdarla arasında geçen konuşmayı söyledi. Hz Sâre’yi saraya çağırdılar. Zalim hükümdar zorla ona sahip olmak istedi. Sâre annemiz abdest alıp namaz kıldı ve duasında; “Ya Rabbi! Ben sana ve senin peygamberine iman ettim. Ben kadınlığımı eşimden başkasına çiğnetmedim, beni bu kâfirin azgın isteklerinden koru” dedi.
Derhal hükümdarın nefesi kesildi. Sara hastalığına yakalandı. Yere yuvarlanıp, debelenmeye başladı. Bunun üzerine Sâre annemiz tekrar dua etti ve: “Ya Rabbi! Eğer bu adam burada ölürse, bu kadın öldürdü derler” dedi. Bunun üzerine hükümdar eski sağlığına kavuştu.
Tekrar Sâre annemize saldırmaya teşebbüs etti. Hz Sâre aynı dualarla Allah’a yalvardı. Hükümdar tekrar yere yığılıp debelenmeye başladı. Bunun üzerine hükümdar şöyle dedi: “Siz bana insan değil, şeytan getirmişsiniz. Bu kadını Hâcer’le beraber hemen İbrahim’e geri veriniz” dedi.
Hz Sâre başından geçenleri eşi İbrahim aleyhisselâma anlattı. Allah o kâfiri zelil (pişman) etti ve bu cariyeyi yani Hâcer’i de bize hizmetçi olarak verdi.
(Zebîdî, Tecrid Tercemesi, VI, 516; IX, 113.)
Hz Sâre, çok güzel ahlâka sahip olmasından dolayı cariyelikten kurtardığı Hacer’i çok sevdi. Hâcer’i kocası Hz İbrahim’e eş yaptı. Hz Hâcer çok güzel bir hanımdı ve Sâre kıskanmasın diye uzun ve bol elbiseler giyerek güzelliğini saklamaya çalışırdı. Uzun etek giymenin Hz Hâcer’den kaldığı rivayet edilir. İbrahim aleyhisselâm oğlu İsmail ile eşi Hz Hâcer’i Mekke’ye yerleştirdi. Kendisi de diğer eşi olan Sâre annemiz ile Filistin’de kaldı. (Zebîdî, Tecrid Tercemesi, ıx, 120.)
Bir gün Yüce Allah, yaşlı olan Hz Sâre’ye bir oğul ihsan edeceğini, Cebrâil aleyhisselâm vasıtasıyla müjdeledi. Hz Sâre, bu müjdeye sevindiği için oğluna İshak ismi verildi. Zira İshak İbrânîce’de “güldüren” anlamına gelmekteydi.
Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmaktadır:
“Ayakta bekleyen karısı rahatlayıp güldü, hemen ona İshak ardından da Yakub’u müjdeledik, “Vay başıma gelenler, ben yaşlı bir kadınken, şu da ihtiyar kocam, ben çocuk mu doğuracağım! Doğrusu şaşılacak bir şey!’ dedi. ” (Hûd 11/72-73.)
Hz İshak Aleyhisselam’ın Evliliği
Hz îshak, babasının vasiyeti üzerine Ken’anîler’in kızları ile evlenmemiştir, Refaka bint Betvil ile evlenmiş ve bu evlilikten Ays ve Yakub isimlerinde ikiz iki oğlu dünyaya gelmiştir.
Hz İshak’ın Peygamber Oluşu
Hz îshak, babası İbrahim aleyhisselâmın vefatından hemen sonra, Şam’da peygamberlikle görevlendirilmiş, Şam ve Filistin topraklarında yaşayan Ken’anlılar’a peygamber olarak gönderilmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır;
“Nihayet İbrahim onlarla ve Allah’ın dışında taptıkları şeylerle ilgisini kesince biz ona İshak ve Yakub’u bağışladık, her birini peygamber yaptık.” (Meryem Sûresi 49.)
Yüce Allah, İshak aleyhisselâmı seçilmişlerden ve hayırlı insanlar zümresinden eylemiştir. Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır;
“Biz, İbrahim’e İshak ile torunu Yakub’u ihsan ettik ve her birini hidayete erdirdik”
“İbrahim’e, salihlerden bir peygamber olmak üzere de İshak’ı müjdeledik. Hem İbrahim’e, hem de İshak’a feyiz ve bereketler verdik. Her ikisinin neslinden iyi hareket edeni de vardır, nefsine apaçık zulmedeni de.“
“Onları, emrimizle doğru yolu gösterecek rehberler kıldık. Hayırlı işler yapmayı, dosdoğru namaz kılmayı, zekât vermeyi kendilerine vahyettik. Onlar bize ibadet edicilerdi. ” (el-Enâm 6/84; es-Sâjfât 37/112-113; el-Enbiyâ 21/73.)
HZ İSHAKIN MUCİZLERİ
İşte İshak aleyhisselâmın olağanüstü mûcizelerinden bir kaçı;
Hz İshak’ın üzerine bindiği hayvanda harikalar meydana geliyordu
İshak aleyhisselâmın üzerine bindiği mübarek hayvan yokuş yukarıya çıkıyorken ön ayakları kısalıyor ve arka ayakları uzuyordu. Hayvan iniş aşağı inecek olursa bu defa ön ayakları uzuyor ve arka ayakları kısalıyordu. Onun bu mûcizelerini gören müminlerin imanları artıyor, kâfirlerden de iman edenler oluyordu.
Hz İshak’ın mûcizesi sayesinde bir koyun, bir batında doksan kuzu dünyaya getirmişti
İshak aleyhisselâm Şamlıları dine davet ediyordu. Onlardan bazıları bu çağrıya evet demiş, ancak henüz iman saadetinin (mutluluğunun) tadını tatmamış olanlar da vardı.
Kâfir olanlar inatlaşıyorlar ve: “Biz, babalarımızdan ve atalarımızdan neler görmüşsek onlara taparız. Senin doğru söylediğini nereden bilelim?” gibi adeta klasikleşen inkârcı bahanelerini sıralıyorlardı.
İshak aleyhisselâm böyle söyleyenlerden birine: “Şayet babanız deli bir insan olsaydı, yine de onun arkasından mı gidecektiniz?” diye sormuştu. İnkârcı adam bu soruya verecek bir cevap bulamamış, sadece, “Bu cemaatten herkes bilir ki benim babam deli bir adam değildir” diyebilmişti.
Bu sırada yanlarına müminlerden bir zât geldi ve: “Ey Allah’ın resulü! Ben çok fakir bir insanım. Hayatta bir koyundan başka bir servetim yoktur. Dua buyurun da Rabbim bu bir koyunu bereketlendirsin ve çoğaltsın. Hem de buradaki imansızlar bunu gözleri ile görsünler. Belki o zaman iman ederler” dedi. İshak aleyhisselâm da ona: “O koyunu bana getiriniz!” emrini verdi.
Adam gitti ve biraz sonra oldukça cılız ve yaşlı bir koyun getirdi. Koyun dişi ve o esnada hamile idi. İshak aleyhisselâm mübarek ellerini koyunun sırtına koyarak dua etti. İşte o anda mûcize zuhur etti. O cılız koyun, o anda hepsi de sıhhatli tam 90 kuzu dünyaya getirdi. Kuzuların hepsi de doğal büyüklükte idi. Yani sayıları çok olduğu için cılız ve küçük değildi.
Elbette bu fakir müminin sevincine diyecek yoktu. Çünkü bir anda zengin oluvermişti. Bu mûcizeyi gören inkârcılardan pek çokları Allah’ın peygamberinin elini Öperek hidayete erdiler. Ancak nasibi olmayanlara yapılacak hiçbir şey yoktu.
Dilsiz hayvanlar Hz İshak’la konuşmuşlardır
İshak aleyhisselâm Şam taraflarında bir kabileyi dine davet etmek için gitmişti. O kabileye mensup bazı şahıslar avdan dönüyorlardı. Bir ceylan, bir dağ keçisi, bir de tilki yakalamışlardı. Biraz da alaycı bir ifade ile Allah’ın peygamberine, “Bu vahşi hayvanlar sana iman etmedikçe biz de inanmayız” dediler.
Bunun üzerine îshak aleyhisselâm önce tilkiye yaklaştı ve ona: “Allah’ın izni ile konuş ve benim kim olduğumu bu adamlara söyle” emrini verdi. Tilki bir insan gibi konuştu ve: “Şahâdet ediyorum ki sen Allah’ın peygamberisin” dedi.
Allah’ın Peygamberi Hz îshak bu defa ceylanın yanına sokuldu ve ona da: “Allah’ın izni ile sen de konuş ve bu adamlara benim kim olduğumu söyle” dedi. Bunun üzerine ceylan: “Sen âlemlerin Rabbi olan Allah’ın resulüsün ve Halilür-rahman hazretlerinin de oğlusun” dedi.
Sıra dağ keçisine gelince ona da: “Allah Teâlâ’nın izni ile senin de konuşmanı istiyorum, haydi konuş” dedi. Dağ keçisi de herkesin anlayacağı bir şekilde: “Allah Teâlâ’dan başka ibadete lâyık olan bir zât yoktur. Sen de onun peygamberisin” dedi. Sonra bu üç hayvan birlikte: “Kim seni tasdik etmezse o cehennemliktir” dediler.
Bu mûcizeyi görenlerden pek çokları iman ettiler. Ama ne yazık ki imandan nasip alamayan bazı bedbahtlar yabanî hayvanlar kadar bile olamadılar.
Hz İshak’ın Vefatı
İshak, oğulları Esav ve Ya’kub’un doğumlarından sonra 100 yıl daha yaşamış, 170 yaşında iken dünya hayatına Filistin’de gözlerini yumdu. Mezreada bulunan babası İbrahim (a.s.)’ın kabrinin hemen yanına defnedildi. Kabirleri, Mescid-i İbrahim olarak bilinen Beytülmakdis’e on sekiz mil uzaklıkta bulunan mescidin yanındadır. Çocukları onu Hebron’da babası İbrahim’le Hz Sâre’nin yanına defnetmişlerdir. İslâmî kaynaklarda geçen İshak’la ilgili bilgiler Yahudi kaynaklarındakilerle büyük benzerlik gösterir. (İbn. Esir-Kâmil c. 1, s. 127; İhtı. Kuteybe-Maarifs. 17, Mesudî-Murucuzzeheb c. 1, s.47.)