Hz İlyas kimdir ve Hz İlyas Mucizeleri nelerdir? Hz İlyas kıssası yani Hz İlyas kısaca hayatı tüm ayrıntıları ile bu sayfada derledik. İşte İlyas aleyhisselamın hayatı.
İlyas aleyhisselam; Kur’an-ı Kerîm’de ismi geçen yirmibeş peygamberden biridir. Hz İlyas soyu; İlyas b. Yâsin b. Finhâs b. Ayzar b. Harun b. İmran”dır. Nesebi Hz Musa”nın kardeşi Harun aleyhisselâma dayanan ve îsrâiloğulları”na gönderilmiş bir peygamberdir.
Doğumu sırasında kendisinden yeryüzünün doğusunu ve batısını aydınlatan bir nurun yayıldığı, yedi (7) yaşında iken Tevrat”ı ezberlediği ve gelecekte mühim bir şahsiyet olacağına ait bazı harikalar görüldüğü yolunda rivayetler vardır.
Kur”ân-ı Kerîm”de iki (2) yerde îlyas, bir defa da İlyâsîn şeklinde ismen zikredilmekte, mümin kullardan olduğu, kavminin taptığı Ba”l inancıyla mücadele ettiği ve daha sonra gelenler arasında hayırla anıldığı belirtilmektedir. (el-En’âm 6/85; es-Sâffât 37/123; es-Sâjfât 37/130.) ,
İlyas aleyhisselâmm kıvırcık saçlı, büyük başlı, uzun boylu, zayıf bedenli, çekik ve yapışık karınlı, ince bacaklı birisi olduğu, ayrıca başında da kırmızı bir benin bulunduğu rivayet edilmektedir. (Hâkim, el-Müstedrek, II, 583.)
Hz İlyas”ın Peygamberliği
Kur”ân-ı Kerîm”de Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Muhakkak îlyas da peygamberlerdendi” “Kavmine, “Sakınmaz mısınız! dedi” En güzel yaratanı, sizin de, geçmişteki atalarınızın da rabbi olan Allah’ı bırakıp Ba’l’e mi taparsınız!” (es-Sâffât 37/123-126.)
Hz îlyas dağlarda ve çöllerde Allah”a devamlı ibadet ederdi. îsrâiloğulları”na gelen peygamberlerin görevleri, “Hz Musa”nın şeriatını devam ettirmek, yenilemek ve unutulan Tevrat”ı onların akıllarına sokmaktı.”
İsrâiloğulları, Şam”da dağınık bir halde yaşıyorlardı. Çünkü Yûşa” b. Nûn aleyhisselâm Şam”ı fethettiği zaman, îsrâiloğulları arasında bu fethedilen yerleri paylaştırmıştı. îsrâiloğulları”nın on iki sıbtından biri de Hz îlyas”ın sıbtı idi. Bunlar da Ba’lebek bölgesinde ikamet etmekteydiler. Allah, onlara îlyas aleyhisselâmı peygamber olarak göndermişti. Kur”an”da geçen “Ba’l”, o kavmin tapındığı putun ismidir.
Ba’l; Altından yapılmış bir kadın heykeli olup, göz bebekleri yakuttan yapılmış, başına da inci ve başka mücevherlerle süslenmiş taç konulmuş bir puttur. Rivayetlere göre bu kabilenin mesken tuttuğu şehrin adı “Bek” olduğu için, daha sonra şehrin adıyla putunkini birleştirerek “Ba’lebek” yapmışlardır. İnsanları Allah”a imana ve itaate çağıran Hz İlyas, kavmini Ba’le tapmaktan kurtararıp gerçek ilâh olan Allah inancını tekrar hâkim kılmak için çetin mücadeleler vermiştir.
Önceleri soyut bir tanrı olarak tasavvur edilen Ba’lin, zamanla boğa şeklinde temsil edilip putlaştırıldığı da bildirilmektedir. Bu âyetlerde Hz İlyas”ın Ba”l inancına karşı çıkmasından söz edilmesinin asıl amacı, geçmişteki bütün peygamberlerin tevhid inancında birleştiklerini, bu inancı yerleştirmek ve devam ettirmek için çalıştıklarını ve bu sayede isimlerinin ebedileştirildiğini hatırlatmaktır.
Hz îlyas, kavmini Allah”a iman ve ibadete davet etti. Ba’lebek kralından başka hiç kimse söylediklerine iman etmedi. Kur”an”da Allah Teâlâ kavminin durumunu şöyle izah etmektedir: “Kavmine, “Sakınmaz mısınız? dedi”. “En güzel yaratanı, sizin de geçmişteki atalarınızın da Rabbi olan Allah”ı bırakıp Ba’l’e mi taparsınız!” (Tabert-Tarih c. 1, s. 239; Sâffat Sûresi, 124-126.)
Ba’lebek kralının sarayının hemen yanında, îsrâiloğulları”ndan salih bir kişinin çok güzel bir bahçesi vardı. Kral ve hanımı oradan istedikleri gibi faydalanırdı. Bununla yetinmeyen kralın karısı oraya göz koymuş, fakat kocasını bir türlü ikna edememişti. Kralın sarayda olmadığı bir gün, bahçe sahibine tuzak kurarak hile ile adamı öldürür ve bahçeyi ele geçirir.
Allah Teâlâ, bu olayı İlyas aleyhisselâma vahiy yoluyla bildirir. Yapılan işin çirkin bir şey olduğunu, tövbe etmelerini ve hemen o bahçeyi ölen adamın vârislerine vermeleri istenir. Eğer vermezlerse ikisinin de o bahçenin içinde öldürülecekleri ihtarı yapılır. Bu durum kralı kızdırır ve Hz îlyas”la aralarını bozar. Bu durumu fırsat bilen putperestlerden bir grup kralın yanına gelerek: “Sen de, kralların taptığı şu putlara tap” dediler.
Bunun üzerine kral bir gün: “Ey İlyas! Ben, senin davet ettiğin şeyin boş olduğuna inanmaya başladım” dedi ve krallardan putlara tapanları teker teker saydı. Sonunda kral da putlara tapan diğer insanlar gibi putperest oldu. Kralın bu edepsizce sözlerine karşı Hz îlyas hemen orayı terketti. İlyas aleyhisselâm, Kral”ın askerleri tarafından aranmaktaydı. Bir gece yaşlı ve dul bir kadının evine sığınmıştı. Bu kadın Elyesa peygamberin annesi idi. Kadının oğlu çok hasta idi. Hz İlyas dua etti ve Allah”ın izni ile çocuk iyileşti.
Hz îlyas, İsrâiloğulları”nın çok kötü azdıklarını görünce: “Ey Allah”ım! îsrâiloğulları, senden başkasına tapmaya başladılar. Onlardan nimetlerini kes, yağmurunu tut” diye dua etti. Bu dua üzerine üç yıl yağmur yağmadı, hayvanlar ve otlar kuraklıktan mahvoldu. İnsanlar darlık ve sıkıntılarla amansız bir mücadeleye başladılar.
Hz İlyas putlara tapan kavminin yanına varıp şunları söyledi: “Kuraklıktan mahvoldunuz, sizin yüzünüzden ağaçlar, kurtlar, kuşlar da mahvoldular. Eğer sizin taptıklarınız size yardımcı olur ve sizi bu durumdan kurtarırlarsa sözünüzde ve davanızda haklı olacaksınız. Eğer bu dediklerimizi yapamazlarsa sizde hemen Allah”a dönüp tövbe edin ve ben de sizin bu başınızdaki musibetlerin kalkması için Allah”a dua edeyim” dedi.
Kavmi hemen putlara dönüp yalvardılar. Putlardan ses seda çıkmayınca hemen Allah”a yalvarmaya başladılar ve hatalarını anlamış oldular. Hz İlyas da Allah”a dua etti. Başlarındaki belâ ve musibet kalktı. Bulundukları yer eskisi gibi canlandı. (Taberî-Tarih c. 1, s. 240.)
Hz İlyas”ın Kavminin Cezalandırılması
Bir süre sonra Hz îlyas”ın kavmi yine eski yaşantılarına dönüp putlara tapmaya başladılar. Bu durumu da azdırarak devam ettirdiler. Hz îlyas, kavminin bu kötü hallerini görünce, ruhunu alması ve onlardan kurtulması için Allah”a dua etti.
Allah Teâlâ, İlyas aleyhisselâma: “Falan günü bekle, sana gelecek hayvana bin ve sakın ondan korkma” dedi. Hz îlyas yanına Elyesa peygamberi de alarak emredilen yere gitti. Ateş renginde olan bir at geldi. Hz İlyas hemen sıçrayıp üzerine bindi. Hz îlyas, orayı terkettikten sonra Allah, Ba’lebek kralı, kraliçesi ve İsrâiloğulları üzerine düşmanlarını musallat kıldı ve sonunda bunlar yenildiler. Nereye gideceklerini ve kime sığınacaklarını bilemediler. Kral ve kraliçe hile ile elde ettikleri bahçede öldürüldüler ve cesetleri ortada kaldı.
Allah, İlyas aleyhisselâm hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Sonra gelenler içinde, “îlyas”a selâm olsun” diye bir ün bıraktık. Doğrusu biz iyileri böylece mükâfatlandırırız. O, inanmış kullarımızdandı.” (Sâffat Sûresi, 130*132; M. Asm Koksal, Peygamberler Tarihi, T.D.V. Yayınlan: 21135-140.)
Hz İlyas”ın Mûcizeleri
İlyas aleyhisselâmın naklettiğimiz hayat hikâyesi elbette bundan ibaret olmayıp özetlenmiştir. Bu yüce ve seçkin peygamberin birçok mûcizesi meydana gelmiştir. Bu mucizelerden bazıları şunlardır:
Allah Teâlâ, onun dua ve dileğini kabul etmiş ve yağmur hâzinesini emrine vermiştir. Onun duası ve isteği ile tam üç sene müddetle yağmur yağmamıştır. Onun duaları ile un ve zeytinyağı bereketlenmiştir. öyle ki devamlı yedikleri halde hiç tükenmemiştir. Kıtlık ve kuraklık senelerinde kuşlar kendisine ve ona iman eden müminlere yiyecek ve içecek taşımıştır.
Onun duası ile yıllardan beri elden, ayaktan düşmüş bir vaziyette yatmakta olan Elyesa aleyhisselâm ayağa kalkmıştır. Sanki önceden hiç hasta olmamış gibi sıhhatine ve gençliğine kavuşmuştur. Yine onun duası ile bol ve bereketli yağmurlar yağmış, insanlar açlıktan ve kuraklıktan kurtulmuşlardır. Ateşten veya ateş renginde olan bir at gelerek onu sırtına almış ve göklere doğru uçurmuştur.
Kral Âcip ve karısı hakkındaki haberi gerçekleşmiştir. Çünkü daha önce bizzat kralı uyarmışlar ve: “Allah”a iman etmiş mümin bir kişiyi öldürdünüz ve bahçesini elinden aldınız. Eğer adamın kanı pahasını (diyetini) ödemezseniz ve aldığınız bahçeyi de mirasçılarına geri vermezseniz, ikinizde aynı yerde öleceksiniz. Cesedinizi gömen olmayacaktır. Kendi başınıza çürüyüp dağılacaksınız ve yalnız kemikleriniz ortada kalacaktır” demişti.
Son ikazında (son uyarısında) kavmine: “Bilmediğiniz bir ordu gelecek ve sizi kılıçtan geçirecektir” demişti. Bu da gerçekleşmiştir.