Tasavvuf, kişinin bütün hareketini Allah’ın emir ve yasaklarına uydurarak, O’nun insanlığa gönderdiği son Peygamber Hz Muhammed’in (S.A.V.) şeriatına uygun bir hayat yaşamak, Allah’ın rızasını isteyip, takva elbisesini giymek ve bunun için gerekli olan islami emirleri iyice öğrenip, peygamberimiz ve sahabelerin izinden gitmektir. Kısacası tasavvuf; Mü’minin yaşayan İslam olmasıdır. Diğer bir ifade ile Tasavvuf, İslâm’ın temel prensiplerine dayanarak nefsi arıtıp, ahlâkı güzelleştirerek dini yaşama ve Allah’ın rızasına ulaşma bilgisi ve yaklaşımıdır.
Tasavvufun pek çok tanımı yapılmıştır. Ünlü mutasavvıflar tarafından yapılan ve sayısı iki bini bulan tanımlardan birkaçını ifade edelim. Buna göre tasavvuf;
• Güzel ahlâktır.
• Kendini Allah’ın dilediği şey üzere bırakı vermendir.
• Karşılıklı dostluk ve sevgidir.
• Kalbi Allah’a bağlayıp O’nun dışındakilerle ilgiyi kesmektir.
• Sünnete uygun bir şekilde amel etmektir.
• Hiçbir şeye sahip olmaman, hiçbir şeyin de sana sahip olmamasıdır.
• Güzel ve iyi olan bütün huylara sahip olmak, çirkin olan huyların hepsinden uzaklaşmaktır.
• Kulun, her vakitte, o vakit içinde yapılması en uygun olan amel ve ibadetle meşgul olmasıdır.
• Yaratıklara bağlı kalmayı tamamen ortadan kaldırmaktır.
• Hakk ile birlikte ve O’nun huzurunda olma hâlidir.
• Temiz bir kalp, pak bir gönül sahibi olmaktır.
• Kimseden incinmemek, kimseyi incitmemektir.
• Kişiye Allah’ı görürmüşçesine ibadet etme hazzına erişmesinin yolunu gösteren ilim.
• Tasavvuf; bir arınma/temizlenme disiplinidir. Allah’tan uzaklaştıran her şeyden sakınarak “takvâ”ya erebilme yoludur. Nefsânî ihtirasları dizginleyip rûhânî istîdatları inkişâf ettiren bir mânevî terbiyedir.
• Tasavvuf; Peygamber Efendimiz’e vâris olmuş gerçek mürebbîlerin elinde; nefsin tezkiye, kalbin tasfiye edildiği mânevî bir mekteptir.
• Tasavvuf; kötü huyları terk etmek ve güzel ahlâkı benimsemektir.
• Tasavvuf; nefse karşı sulhü olmayan, son nefese kadar devam edecek bir cenktir.
• Tasavvuf; ilâhî takdîre her hâlükârda rızâ göstererek Allah ile dâimâ dost kalabilme mârifetidir. Hayatın med-cezirleri ve acı-tatlı sürprizleri karşısında, gönül dengesini korumaktır. Varlıkta şımarmayıp yoklukta daralmamaktır. Başa gelen cefâları ilâhî bir imtihan bilip, bunları kendisine bir tezkiye (mânevî arınma) vesîlesi kılabilme olgunluğudur. Şikâyet ve sızlanmayı unutarak dâimâ hamd ile şükreden “güzel bir kul” olabilme mahâretidir.
• Tasavvuf; maddî-mânevî bakımdan kendini ikmâl etmiş mü’minlerin, diğergâm bir gönülle mahlûkâta yönelerek, onların mahrûmiyet ve ihtiyaçlarını telâfî mes’ûliyetidir. Yaratan’dan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet, muhabbet ve hizmetin, tabiat-i asliye hâline gelmesidir.
• Tasavvuf; Kitap ve Sünnet’le hemhâl olabilmek, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip hayatın her safhasında yaşamaya çalışmaktır.
• Tasavvuf; Allah Rasûlü’nü aşk ile yakından tanıyabilme, O’na yakınlaşabilme, O’nun yüce karakter, şahsiyet ve ahlâkından nasîb alarak, dîni, özüne ve rûhuna uygun bir tarzda, vecd içinde yaşayabilme gayretidir.