Mankurt nedir kime denir ve mankurt nasıl olunur? İşte destanlara, romanlara ve filmlere konu olan mankurt anlamı, kime denir ve mankurt kavramı nerede geçer hakkında bilgi.
Mankurt; Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen, maruz kaldığı acıyla milli kimlikten uzaklaşan, içinde bulunduğu topluma yabancılaşan bilinçsiz köle demektir. Mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, başına ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak Güneş altında bırakılır. Bu halde güneşe bırakılan kişinin başındaki deve derisi kurudukça kafaya ve beyne dayanılmaz acılar yaşatır. Bu şekilde aklını ve bilincini kaybeden kişi, mankurt haline gelir ve sorgusuz sualsiz her istenileni yapacak kıvama gelir. Bu nedenle sahibi ne söylerse ona itaat eder. Bir çeşit köleye dönüşür.
Mankurt, (Bun/Ban/Man) kökünden türer. Bun sözcüğü akıl yoksunluğunu ifade eder. Moğolca Munu/Mung (Türkçe Bunu/Bung) fiilleri aklını yitirmeyi, Munah (Türkçe Bunak) sözcükleri yaşlılık nedeniyle aklını yitirmiş olan kişileri anlatır. Eski Altaycada Manu, Tunguz ve Mançu dillerinde Mana sözcüğü akıl yitimini ve kullanılmaz hale gelmeyi belirtir. Sözcük Türkçedeki Mankafa tabiri ile aynı kökten gelir ve benzer manalar içerir.
Eski Türk, Kazak ve Kırgız destanlarında geçen “Mankurt” kavramı dönemin Orta Asya milletleri arasında çok yaygın bir işkence ve zihin kontrol yöntemiydi. Mankurt bazı işlemler sonucu öz benliğini yitirerek kendisini kimliksizleştiren düşmanının kuklası haline gelmiş bir zavallı insan tipidir.
Mankurt kişilikler, edebiyatta da karşılık bulmuştur. Örneğin, usta yazar Cengiz Aytmatov‘un “Gün Olur Asra Bedel” (1980’li yıllarda yazılmıştır) isimli kitabında, ve Türk yazar Orkun Uçar‘ın “Metal Fırtına 2 / Kayıp Naaş” (2000’li yıllarda yazılmıştır) isimli fantastik ve macera içerikli romanında, Mankurtlaştırılmış karakterler görülebilmektedir.
Cengiz Aytmatovun Gün Olur Asra Bedel eserinde yer alan Mankurt ve Mankurtizm ifadeleri, birçok batılı dile çevrilirken, efsane de bu şekilde dünyaya tanıtılmıştır. Mankurtluk “kendi tabiatına yabancılaşma, özünden ve kökünden uzaklaşma” gibi anlamlarda da karşılık bulmuştur.