Kadim; çok eski zamanlara âit, târihî, eski, ezeli anlamına gelmektedir.
Kadim din anlamında; Allahü teâlânın zâtına âit sıfatlarından biri olup varlığının evveli, başlangıcı olmayan anlamına gelmektedir.
Biliniz ki, Allahü teâlâ kadîm olan zâtı ile vardır. O’ndan başka her şey, O’nun var etmesi ile var olmuş, O’nun yaratması ile yokluktan varlığa gelmiştir. O, sonsuz olarak var idi. Kadîmdir, ezelîdir. Yâni hep var idi. Varlığından evvel yokluk olamaz. O’ndan başka her şey yok idi. Bunların hepsini, O, sonradan yarattı. Kadîm ve ezeli olan, bâkî ve ebedî (sonsuz) olur. Hâdis ve mahlûk olan (sonradan yaratılan), fânî ve geçici olur, yâni yok olur. Allahü teâlâ birdir. Varlığı lâzım olan, yalnız O’dur. İbâdete hakkı olan da, yalnız O’dur. O’ndan başka her şeyin var olmasına lüzum yoktur. Olsalar da olur, olmasalar da. O’ndan başka hiçbir şey, ibâdet olunmağa lâyık değildir. (İmâm-ı Rabbânî)
Allahü teâlânın kâmil, noksan olmayan sıfatları vardır. Bunlar, hayât (diri olmak), ilim (bilmek), sem’ (işitmek), basar (görmek), kudret (gücü yetmek), irâde (istemek), kelâm (söylemek) ve tekvîn (yaratmak)’dir. Bu sekiz sıfata, sıfât-ı sübûtiyye denir. Bu sıfatları da kadîmdir. Yâni sonradan olma değildir. Kendinden ayrı olarak, ayrıca vardır. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
KADİM İLE İLGİLİ ÖRNEK CÜMLELER
– Kadim ormanın derinliklerinde, etrafta ne dost ne düşman varken ahlaki bir karar vermek zorundadır, ne var ki şartlar ahlaki değildir.
– İki hanım arkadaş rastlaşıyorlar, birbirinden saklısı gizlisi olmayan iki kadim arkadaş. (A. Boysan)
– İslâm’a göre kâinât, birçok filozofun kabûl ettiğinin aksine “kadim” değil, “hâdis”tir. Yâni, sonradan var olmuştur. Kadim olan, sâdece Cenâb-ı Hak’tır. Sonradan yaratılmışların ilki ise “Nûr-i Muhammedî”dir. Bu sebepledir ki Allâh Rasûlü (sav); “Âdem rûh ile cesed arasında iken ben nebî idim.” buyurmuştur. (Tirmizî, Menâkıb,1)
– Kadim Yunan’da aklın zaafını gösteren meşhur bir hâdise vardır. Bir genç, hukuk tahsil etmek için meşhur sofistlerden (belâgat filozofu, safsatacı, demagog) Georgiasʼa mürâcaat eder. Bunun için kararlaştırılan ücretin yarısı peşin ödenecek, diğer yarısı ise, talebe ilk aldığı dâvâyı kazandığı takdirde ödenecektir.
Bunun mânâsı, talebe ilk dâvâyı kazandığı takdirde, öğrenim mükemmel olmuş ve hoca ikinci takside hak kazanmış demek olacaktır.