İstişare; herhangi bir konuda doğruya ulaşmak veya yaklaşmak için birinin veya bir heyetin fikrine, görüşüne müracaat etme, danışma, başvurma anlamına gelmektedir. Diğer bir değişle İstişare, yapılacak bir işte, tecrübeli, emin ve bilgili kimselerle her yönden konuşmak, meşveret etmek, onlara danışmak, sormak demektir.
İstişare lügatta, herhangi bir konu hakkında başkalarının fikrine müracaat etmek, onlara danışmak manalarına gelir. İstişârenin lügat manası ile ıstılah manası arasında yakın bir bağ vardır. Çeşitli görüşlere başvurmak suretiyle doğruyu elde etmek veya ona yaklaşmalarının çeşitli çiçeklerden gerekli malzemeyi alıp işledikten sonra ortaya çıkardığı balı kovandan alması gibidir.
İSTİŞARE İLE İLGİLİ ÖRNEKLER
– İş hususunda onlarla müşâvere et” (Ali İmrân, 3/159)
– Onların işleri aralarında istişâre iledir (Şûrâ, 42/38).
– Hulefâ-i râşidîn istişâreye büyük önem vermişler, Hz. Ebû Bekir ve Ömer (r.a); istişâre etmek üzere Hz. Osman, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Muaz b. Cebel, Ubey b. Ka’b, Zeyd b. Sâbit ve diğer ashab’tan oluşan birer müşâvere heyeti oluşturmuşlardır.
– İstişare eden zarar görmez. (Hadis-i Şerif)
– Kâbe hakemliği esnâsında O’nun geldiğini görenler “el-Emîn geliyor!” diyerek sevinmiş ve her hususta kendisine îtimâd ederek O’nunla istişare etmişlerdir.
– Müşrikler, istişare meclisleri olan Dâru’n-Nedve’de toplanmışlar ve Rasûli Ekrem Efendimiz’i öldürmeye karar vermişlerdi.
– Rasûlullah r Efendimiz bir gün ashâb-ı kirâma kıyâmetten bahsetmişti. Onlar da çok duygulanıp ağladılar. Sonra içlerinden on kişi Osman bin Maz’ûn’un evinde toplandı. Yaptıkları istişare neticesinde, bundan böyle dünyadan el-etek çekmeye, kendilerini hadım ettirmeye, gündüzlerini oruçla, gecelerini de sabaha kadar ibadetle geçirmeye, et yememeye, hanımlarına olan alâkayı azaltmaya, güzel koku sürmemeye ve yeryüzünde gezip dolaşmamaya karar verdiler.