İstikamet; doğruluk, dürüstlük, nâmuslu hareket, doğru davranış. Cihet, yön, doğrultu, yönelme anlamlarına gelmektedir. İstikamet, her işte doğruluk üzere bulunmak, adaletten ve doğruluktan ayrılmayıp din ve akıl çerçevesi içinde yürümek demektir. Din ve dünya görevlerini olduğu gibi yapmaya çalışan bir müslüman, tam istikamet sahibi bir insandır. Böyle bir insan toplumun en önemli bir organı sayılır.
İstikametin karşıtı, hıyanettir ki, doğruluğu bırakıp verilen sözü gözetmemek, caymak, emanete riayet etmemektir, insanların haklarına tecavüz etmektir. Bir ayet-i kerimede, Peygamber Efendimize hitaben şöyle buyurulmuştur:
“Emrolunduğun gibi istikamette bulun.”
İşte bu ayet-i kerime, istikametin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu göstermeğe yeter.
İSTİKAMET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
– “Arkaya baka baka, yere yuvarlanmaksızın, istenilen istikamette kaç adım gidilebilir?” -A. Haşim.
– Bu vesîleyle şunu da arz ve ifâde etmek isteriz ki, hiçbir müellif, ortaya koyduğu bilgi ve kıymet hükümleriyle doğmaz. Bir kısım rehberler, onların ruh ve dimağlarına şekil verir ve kendilerini hak veya bâtıl bir istikamete yönlendirir. Böyle bir himmetten mahrum kalanlar ise, kuru bir kaval sesi gibi âhenksiz, nâ-hoş bir sadâ ile bu âlemden göçüp giderler. Eserleri de, sırf bir mâlûmat yığını olarak kalır. Dolayısıyla mânevî bir himmet olmadan hiçbir müessir insan ve onun eseri ortaya çıkmaz.
– Osman Gâzi’nin etrafını oluşturan hâleyi, husûsiyle genç kadroyu da aynı şekilde yoğuran Şeyh Edebali Hazretleri, biliyordu ki gençlik, istikbâlin tohumudur. Bu tohumun özüne bakarak yarınını keşfetmek kolaydır ve her devrin gençliği, kendi enerjisini harcayabildiği âlemde yaşar. Bunun için o da, Osman Gâzi ve etrafındaki gençliğin enerjisine yol ve yön vererek onları nefis cihâdı ve hizmet şuuru ile en mükemmel bir sûrette ve bir cihan devletinin temelini atacak seviyede istikametlendirmiştir.
– Devlete mânen güç veren fazîlet sahibi sâlih âlimlere hürmet, ikram ve ihsanda bulun. Diğer bir ülkede olgun bir âlimin, bir ârifin, bir velînin bulunduğunu duyarsan, onu nezâket ve tâzimle memleketine dâvet et! Dîn ve devlet işleri, onların bereket ve himmetleri ile istikâmetlensin!
– Cihâna hak ve hukuk tevzî eden ihtişamlı mâzimizden gelen hissiyâtımızın lisânıyla, Şeyh Edebali Hazretleri’nin, Osman Gâzi’yi ve onun şahsında da istikbaldeki devlet adamlarını istikâmetlendirecek olan hikmet dolu tavsiyelerinin bir kısmı şöyledir:
“”Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…”