Abadan, İran’da ada ve aynı ada üzerinde bir şehir’dir. Yani Abadan, İran’ın Huzistan Eyaleti’nde bulunan bir şehir’dir. Nüfusu 2016 yılına göre 231.476’dır. Ülkenin güneybatısında, Huzistan Yönetim Biriminde Şattülarap Deltasında, İran Körfezinin kuzey ucundadır. İran’ın çeşitli yerlerinden gelen ham petrol, boru hatlarıyla kente ulaşır ve rafinerilerde işlenerek, limanından tankerlerle dış ülkelere gönderilir. Büyük petrokimya kuruluşlarının yanı sıra, plastik üretimi, deterjan ve kostik soda yapımı kentin başlıca endüstri etkinliklerini oluşturur. Sovyetler Birliği ile Abadan arasında bir doğal gaz boru hattı vardır. İran’daki petrol yataklarından gelen boru hatlarının ulaştıkları kentte, dünyanın en büyük petrol arıtma tesislerinden biri kurulmuştur.
Abdan kenti, 1847’de Erzurum antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu tarafından İran’a bırakıldı. 1908’e kadar önemsiz bir köy olan kent, petrolle birlikte günümüzde büyük önem kazandı. 1980’de başlayan İran-Irak Savaşı, hem kenti hem de endüstri kuruluşlarını yıkıma uğrattı.
VIII. veya IX. yüzyılda Abbâd b. Hüseyin adlı bir din adamı tarafından kurulan şehir, kurucusunun adına izafeten Abbâdân adını almış, ancak bu isim, 1935’te Rızâ Şah’ın İran’daki Arapça yer adlarını Farsçalaştırma politikası sonucunda Âbâdân’a çevrilmiştir. Abbâsîler’in ilk zamanlarında dinî bir merkez olan Abadan’da ticaretin de geliştiği, ayrıca Basra bölgesinin hasır ve tuz ihtiyacının buradan sağlandığı bilinmektedir. Sattülarap çevresindeki tuzlu bataklıklarda yetişen sazlardan faydalanmak suretiyle Abadan’da yapılan hasırlar, âbâdânî İsmiyle ün kazanmış. Mısır’da imal edilen hasırlara da sonradan aynı ad verilmiştir. XI. yüzyıl tarihçilerinden Nâsır-ı Hüsrev. Abadan’ı, “İrak’ın en güneyde bulunan meskûn yeri”. XIV. yüzyılda ise İbn Battûta. “Tarım alanlarından mahrum, tuzlu bir ovada kurulmuş, içinde pek çok mescid ve ribât’lar bulunan büyük bir köy” olarak tanımlamışlardır. Bu kaynaklardan, şehrin zamanla kuruluş yıllarındaki canlılığını kaybettiği anlaşılmaktadır. Daha sonraları, etrafındaki topraklar tuzdan arındırılarak hurma yetiştirilmesine imkân sağlanmıştır. Bugün Sattülarap ile Bahmanşir nehirleri etrafındaki sahalar hurmalık halindedir ve şehir çevresindeki kırlık bölgede yaşayan 100.000 kadar insan, geçimini daha çok bu hurmalıklardan sağlamaktadır.