Rüzgar, hareket halindeki hava kütlesidir. Biz bu hareketli kütleyi görmeyiz ama gürültüsünü duyar, vücudumuzda dolaşan nefesini hisseder ve yarattığı olayları gözlemleyebiliriz. Bulutları ve dumanları sürükleyen, ağaçları sallayıp denizi köpük köpük dalgalandıran hep rüzgârdır. Anemometre denilen araçlar rüzgârın hızını ölçmeye, rüzgâr fırıldakları ise yönünü belirtmeye yarar.
Hava kütleleri durmaksızın yer değiştirir. Genellikle düşük sıcaklıktan ileri gelen ve antisiklonlar bölgesi denilen bir yüksek basınç bölgesinden, daha yüksek bir sıcaklığın hüküm sürdüğü düşük basınçlı siklonlar bölgesine doğru yatay olarak kaydığı zaman rüzgâr meydana gelir. Kuzey yarıkürede, Yer’in dönme kuvveti rüzgârları antisiklonların çevresinde saatin dönme yönünde, siklonların çevresinde ise ters yönde döndürür. Dönencelerdeki vüksek basınç bölgelerinden ekvatordaki alçak basınçlara doğru esen alizeler gibi sürekli rüzgârlar, Atlas okyanusunun ortasındaki Asor adalarının yüksek basınç bölgelerinden Avrupa’ya doğru esen Batı rüzgârı gibi egemen rüzgârlar, yazın okyanustan Asya’nın çok sıcak topraklarına doğru, kışın ise tersine esen musonlar gibi mevsimlik rüzgârlar, gündüzleri karaya doğru esen deniz meltemi ve geceleri denize doğru esen kara meltemi gibi günlük rüzgârlar vardır. Bazı yörelerin rüzgârları da çok tanınmıştır: örneğin Akdeniz”in yıldız ve keşişlemesi, Ege’nin imbatı gibi. Rüzgârlara engel olmanın yolları bilinmiyorsa da, büyük ovalarda orman çitleri ve siperlikleriyle rüzgârdan korunmak mümkündür. Rüzgârın kuvveti, O’dan (esintisiz) 17’ye (kasırga) kadar derecelenmiş Beaufort ölçeğiyle ölçülür. En şiddetli anında rüzgârın hızı saatte 220 kitometreye ulaşabilir.