Fosil, yer kabuğunun en üst bölümünü oluşturan tortul kayaçların çoğunda, bazen iyi korunmuş, bazen de erozyon ve sedimantasyon sırasında tahrip olmuş, ölü organizma kalıntılarıdır. Fosil kısaca, eski canlı kalıntısı olarak tanımlanabilir. Çok eski zamanlarda yaşayıp da bugün nesilleri ortadan kalkmış pekçok hayvan ve bitki çeşidi vardır. Bazan yerde ayak izi, iskelet ya da iskelet kalıbı olarak bunların izlerine rastlanır.
Bu fosil kalıntıları bizlerin, jeolojik çağ ve devirleri tespit etmemize ve o devirlerdeki hayatı incelememize yardım eder.
Fosiller, nesilleri ya büsbütün ortadan kalkmış ya da insanı şaşırtacak derecede değişikliğe uğramış varlıkları tanımamıza yarar. Bitkisel bir fosil olan kömür, bazı kereler yükseklikleri 50 metreye varan dev eğreltiotlarının izlerini ihtiva eder. Tortul kütlelerdeki kayaların içinde pekçok hayvanın fosili, hattâ ayak İzleri bile buluna, bilir. Bu yüzyılın en ilgi çekici keşiflerinden biri de 1900’de Sibirya’da, soğuktan donup taşlaşmış toprağın içinden çıkartılan mamuttur. 3 metre 50 santim yüksekliğindeki bu dev fil, 25.000 yıllıktır ve bu süre boyunca hemen hemen hiç bozulmamıştır.
Fosiller nasıl oluşur
Yaşamı sona eren canlılar toprak üzerinde kalır. Ölen canlıların kalıntılarının üstü, fiziki şartlara bağlı olaraktan toprak, kum, kil ve çamur gibi etkenlerle kapatılır. Böylece, kalıntının havayla teması engellenmiş olur. Ölen canlının havayla olan teması, aniden kesilir ve bu olay sayesinde canlı kalıntısı binlerce yıl bozulmadan kalabilir. Üstü kapanan canlı kalıntısı, zamanla toprak altına doğru gider. Ölen canlıların fosilleşme durumları değişiklik gösterebilmektedir. Binlerce yıl boyunca havayla ilişkisi kesilen canlı, katılaşarak fosil haline gelir. Bu katılaşma bazen kömür haline gelebileceği gibi, bazen de mermer ya da petrol haline de gelebilmektedir. Bu örnekler, fiziki koşullara ve de canlıların türüne göre farklı çeşitlerde çoğaltılabilmektedir.