Dikiş makinesinde iğnenin deliği, dikiş iğnesindekinin tersine, iğnenin küt tarafında olmayıp, ucundadır. Makaradan gelen iplik, bu delikten geçer. Makine çalışırken, iğnesi düşey yönde inip çıkar. Makinenin alt kısmında ise, içinde iplik sarılı bir masura bulunan bir mekik vardır. Makine çalışırken bu mekik iki yana gidip gelir. İğne aşağıya inip kumaşı deldiği zaman, mekikten gelen iplikle bir ilmik meydana getirir, yukarıya çıkınca da bu ilmiği sıkar. Bu hareketin tekrarlanmasıyle, dikiş gerçekleşmiş olur.
Dikiş makinesinin icadında ilk yapılan çalışmalardan günümüzde kullanılan modellere kadar birçok çalışma yapılmış ve birçok bilim adamı çalışma yapmıştır.
İlk dikiş makinesi patentini ticari anlamda Fransız Barthelemy Thimonnier tarafından 1830 yılında alınmıştır. Ama bu dikiş makinesi tamamen sanayi tipi olarak 80 adet yapılarak ordunun kıyafetlerini dikmede kullanılmıştır. Bu makinelerin evlerde kullanma olanağı neredeyse hiç yoktu.
Daha sonra evlerde rahatlıkla kullanabileceğimiz dikiş makinesinin temelini ise 18. yüzyılın ortalarında ABD’ li Elias Howe’ un iki iplik kullanmaya ve kumaşın altında bir ilmek meydana getirmeye elverişli çift taraflı (masuralı) dikiş makinesini bulan mucittir. Zengin ailelere terzilik işi yapan eşinin çektiği sıktıkları gördükçe üzülen Elias Howe’ının bu dikiş makinesini yapmasında fikir edinmesine yardımcı olmuştur.
Ticari anlamda bu makineyi inovasyona dönüştüremeyen Elias Howe’dan sonra Isaac Sınger bu makineyi inovasyona dönüştürerek dikiş makinesi dendiğinde akla ilk gelen isim olmayı başarmıştır.