Sebzeler ve meyveler insanın besin kaynakları arasında önemli bir yere sahiptirler. Peki K harfiyle başlayan sebze ve meyveler hangileridir? K harfi ile başlayan meyve ve sebze isimleri bu sayfada derledik. İşte K harfiyle başlayan meyve sebze isimleri ile o meyve sebze hakkında bilgi.
Baş harfi K olan sebze ve meyveler şunlardır;
– Karpuz
– Kavun
– Kabak
– Kara Lahana
– Karnabahar
– Kayısı
– Kereviz
– Kuzukulağı
– Kuşkonmaz
– Kuşburnu
– Kuru Fasulye
– Kivi
– Kiraz
– Kırmızı Biber
– Keten Tohumu
– Kestane
– Kekik
– Keçiboynuzu
– Karabiber
– Kabuk Tarçın
– Karanfil
– Kapari
Baş harfi K olan sebze ve meyveler hakkında bilgi
Karpuz, kabakgiller familyasından tek yıllık bir bitki türü. Karpuz sözcüğü Farsçadan Türkçeye geçmiştir.Kaşgarlı Mahmutun 1071 yılında yazdığı Dîvânü Lugati’t-Türk ve Ali Şîr Nevaînin yazdığı Muhakemetü’l-Lugateyn (İki dilin yargılanması) de Karpuz sözcüğünün Türkçesi Büken olarak geçmektedir.
Bitkinin kolları toprak yüzeyinde 100 – 200 m kadar uzayabilir. Normal şartlar altında ağırlığı 1,5-2 kilo ile 6,5-7 kilo arasında değişir. Susuz tarım şartlarında kökler oldukça derine inse de sulu tarım şartlarında saçak kökler daha çok 40-50 cm derinlikte yoğunlaşır. İri top şeklindeki meyveleri ise tatlı ve suludur.Karpuz yağ ve kolesterol içermez ancak şeker içeriği yüksektir.
Karpuz, sıcak ve ılıman iklimde yetişir. Soğuklardan çok etkilendiği için yetişme devresinde don tehlikesi olmamalıdır. Tohum ekiminde toprak sıcaklığı 12 °C”nin üzerinde olmalıdır. Nem oranı fazla olan yerlerde hastalıklar görülebilir.
Kavun, kabakgillerden sürüngen gövdeli bitki türü ve bu bitkinin iri meyvesidir. Olgunlaşmamış hali de meyve olarak tüketilir ve bu haldeki meyvesine kelek denir. Bir yıllık otsu bir bitkidir. Sürüngen gövdesi metrelerce uzayabilir. Yaprakları yürek biçiminde iridir. Bir eşeyli ve bir evcikli çiçekleri yaprakların koltukaltından çıkar. Türüne ve çeşidine göre kalın kabuklu iri meyvesinin içi etli, sulu ve bol çekirdeklidir. Anayurdu Ortaasya iran ve Anadolu’dur. Türkiye’de yetişen başlıca türleri Topatan, Hasanbey, Van kavunu, Altınbaş Kızılırmak, Ankara kavunu, kırkağaç (Manisa) kavunu gibi yerel tipleri yanı sıra pek çok yerli ve yabancı hibrit çeşitleri de kullanılmaktadır.
Kabak, meyveleri bol lifli bir bitki olan kabak, bağırsakları tembel olanlar için tercih edilmesi gereken yiyeceklerdendir. Kabak potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir gibi madensel elementler içerir. Kabak bedeni temizler, sinirleri yatıştırır. Besin değerinin kaybolmaması için kabağı buğuda pişirmek önerilir. Kabak çiğ olarak rendelenip salatalara da katılabilir
Karalahana ya da Yaprak lahana, turpgillerden, geniş ve kalınca kat kat yaprakları olan, kış sebzesi olarak yetiştirilen ve yaprakları koyu yeşil olan bir lahana çeşididir. Doğu Karadeniz (Artvin, Giresun, Ordu, Rize, Trabzon) halkının temel besin maddesidir. Yaz-kış yenilen bu sebzenin adı Eski Yunanca’daki lahana “yenilebilen sebze” kelimesinden gelmekte ve bölgede kelem, lu (Lazca), pancar, pezük, şaviphali (Gürcüce) olarak da adlandırılmaktadır.
Karnabahar, turpgillerden, çiçekleri etli ve tanecikli bir görünüşte olan, yaprakları lahana yaprağına benzeyen, sebze olarak kullanılan bir bitki.
Turpgillerden; vatanı Doğu Akdeniz bölgesi olan 2 yıllık otsu bir bitkidir. Yaprakları koyu yeşil, çiçekleri beyaz veya sarımtıraktır. Kış sebzelerindendir. Lahanaya benzer. Aslında, lahananın çiçek saplarının kısalıp etlenmesiyle lahanadan türemiştir. Yenen kısmı, henüz açmamış yoğun çiçek durumudur. Türkiye’de; güzlük turfanda karnabahar, kışlık karnabahar ve mart karnabahar olmak üzere üç çeşidi vardır. Fosfor ve vitamin bakımından çok zengindir.
Kayısı, 2–10 m yüksekliğinde, dikensi ve tüysüz bir ağaçtır.
Yapraklar uzunca ve mızraksı, kenarları dişli, ucu sivri veya küttür. Çiçekler beyaz veya pembe renkli olup, yapraklardan daha önce meydana gelirler. Meyvelerin üzeri tüylü olup, sarımsı-turuncu renkte eriksidir.
Kayısı, coğrafik olarak dünyanın hemen hemen her yerine dağılmış olsa da daha çok Akdeniz’e yakın olan ülkelerde Avrupa, Orta Asya, Amerika ve Afrika kıtalarına yayılmış ve burada yetişme alanları bulmuştur. Dünya yaş kayısı üretiminde Türkiye birinci sıradadır. Türkiye’yi İspanya, İtalya, Birleşik Devletler Topluluğu, İran, Fransa, Yunanistan ve ABD izlemektedir. Bu birinci grup ülkelerin yaş kayısı üretimleri 100 bin tonun üzerindedir. Birinci gruba Fas, Pakistan, Suriye, Çin, Güney Afrika, Macaristan, eski Yugoslavya, Romanya, Avustralya, takip etmektedir.
Dünya yaş kayısı üretiminin yaklaşık % 10-15″inin yapıldığı Türkiye’de 6 kayısı bölgesi bulunmaktadır.
Bu bölgeler;
Malatya,
Baskil, Elâzığ
Erzincan bölgesi
Kars, Iğdır bölgesi,
Akdeniz (Mersin, Mut, Antakya) bölgesi
Marmara Bölgesi,
Ege Bölgesi.
İç Anadolu Bölgesi
Bu bölgeler içerisinde Malatya dışındaki bölgelerin üretimleri sofralık tüketime yöneliktir. Malatya kayısısı, Türk ekonomisinin önemli ihracat kalemlerinden biridir. Malatya dışında Erzincan ve Elazığ’da da ihracata yönelik kayısı üretimi yapılmaktadır. Kars, Iğdır, Mersin, Hatay gibi bölgelerde yetişen az miktarda kayısı ise, miktar yetersizliği ve kalite açısından ihraç edilme şansı taşımamaktadır. Birinci bölgedeki kayısıların çoğunluğu kurutulmakta ve bu bölge dünya kuru kayısı üretiminin yaklaşık % 85-90″nını karşılamaktadır. Halen dünyada en yaygın olarak Anadolu’da (özellikle Malatya ve çevresinde) bulunur. Yağmurlama sistemiyle 10-12 gün aralıklarla sulanan kayısının % 85 gibi büyük kısmı kuru kayısı olarak dünya piyasasına verilir.
Türkiye’de en erken hasat Mut’ta yapılır. İlk ürünler Mayıs ayının ikinci ya da üçüncü haftalarında olgunlaşır. Haziran sonuna kadar devam eder.
Kereviz, maydanozgiller Apiaceae familyası içinde, batı ve kuzey Avrupa sahil bölgelerinin ve özellikle de bu bölgelerin çukur ve sazlık kesimlerinin yerlisi kabul edilen, yenilebilir, iki senelik bir bitkidir. Bir metreye kadar boy atabilir. Çiçekleri krem rengine çalan beyaz renkte, 2-3 mm. çapındadır.
Kerevizin gıda amaçlı kullanımı
Kereviz zeytinyağlı olarak, dolması yapılarak, haşlanmış sebze olarak, salatası veya çorbası yapılarak yaygın şekilde tüketilen bir sebzedir. Özellikle güney Avrupa mutfak geleneklerinde, Fransız mutfağında, ABD’de Louisiana yemek kültüründe önemli yeri vardır.
Kereviz tohumları tatlandırıcı baharat olarak kullanılır. Baharatlık amaca dönük kereviz tohumu yemeklik tuz ile karıştırılarak “kereviz tuzu” adı altında piyasaya sürülür ve yemeklerde ve kokteyllerde olağan tuza alternatif bir ürün oluşturur. Bloody Mary kokteyli ve hot dog sandviçleri kereviz tuzu ile özdeşleşmiş iki tanınmış üründür.
Çin kerevizi veya Şark kerevizi daha ince saplı olup, tadı daha keskindir. Çin mutfağında genellikle karışık yağlı kızartmalarda ve çorbalarda rastlanır.
Kerevizin şifa amaçlı kullanımı
Kerevizin yaprak ve saplarının, bol vitaminleri ve çeşitli madeni maddeleriyle çok faydalı olduğunu belirten uzmanlar, mideyi kuvvetlendirdiğini ve iştah açtığını bildiriyor. Uzmanlar, kerevizin, iç salgı bezlerini ve özellikle vücutta çok çeşitli vazifesi olan böbrek üstü bezlerini çalıştırdığını, sinir yorgunluğunu da önlediğini ifade ediyor. Kanı pisliklerinden temizlemesine ve sivilcelerin geçmesine, yüzün pembe bir hal almasına yaradığını vurgulayan uzmanlar, kerevizin diğer faydalarını şöyle sıralıyor: “Karaciğerin şişliğini giderip onu yorgunluk maddelerinden temizliyor. Sarılığı gideriyor, böbrekleri çalıştırıyor, fazla suyu dışarı atıyor. Böbreklerden kumu, taşı döküyor. Şişmanları zayıflatıyor ve cinsel faaliyeti çok arttırıyor.”
Bitkinin körpe yaprakları, güneşsiz ve havadar bir yerde kurutularak havanda ezilip toz haline getirilir ve bazı yiyeceklere, çeşni vermesi için serpilir. Bitkinin tohumları da kurutulup ezilerek kereviz tuzu olarak bazı yiyeceklere katılır. Tuzsuz rejimlerde sofra tuzu yerine kullanılır.
Kuzukulağı, 20-50 cm boyunda, kırmızı gövdeli kuzukulağıgiller familyasından çok yıllık bir bitki türü.
Ok biçimli tüysüz yaprakları ve pembe renkli çiçekleri vardır. Bol miktarda oksalik asit içeren ekşi yaprakları sebze olarak yenir. Ayrıca halk arasında yapraklarından hazırlanan lâpalar çıban tedavisinde kullanılır.
Kuşkonmaz, sebze olarak yenen ve süs amacıyla yetiştirilen çeşitli bitki türlerini kapsayan bitki cinsi.
Hepsi de Asparagaceae familyasının cinsinde yer alan bu türlerin yabanilerine dünyanın ılıman bölgelerinde sıkça rastlanır.
Kuşkonmaz en iyi besince zengin, kumlu ve gevşek topraklarda yetişir. Haziran-Temmuz ayları arasında yeşilimsi sarı renkli çiçekler açan, 50–150 cm boyunda, çok yıllık otsu bir bitkidir. Sulak, kumlu ve killi, kuvvetli topraklarda, ormanlık yerlerde yetişir. Gövdeleri dik, yeşil düzgün yüzlü ve yaygın dallıdır. Dallar dalcıklara ayrılmış olup, ince, yeşil renkli, 3-6 tanesi bir aradadır. Yapraklar küçük ve zarımsıdır. Çiçekler teker teker veya çift olarak yaprakların koltuğunda bulunur. Erkek çiçekler 6 parçalıdır. Meyveleri kırmızı veya siyah renklidir. Kuşkonmaz tohum veya pençeden üretilir. İlkbaharda ekilir. Tohum ekiminden ilk hasada kadar geçen süre dört yıldır. Bir kuşkonmaz tarlasından 20 yıl verim alınabilir.
Eğer bir kuşkonmaz bitkisi hasat edilmeyip doğal haline bırakılacak olursa 170 santimetreye kadar boylanır. Dalları kaplayan ince, iğnemsi yaprakların ardından küçük, sarımsı çiçekler açar; çiçekler daha sonra kırmızı etli meyvelere döner.
Kuşkonmaz A, B1, B2 ve C vitaminlerinin yanı sıra protein, şeker, yağ ve çeşitli mineralleri de içeren zengin bir üründür. Çorbası yapılır ya da garnitür ve salata olarak yenir.
Süs kuşkonmazları içinde en yaygınlarından biri olan tül kuşkonmazı tüy gibi incecik, hoş görünümlü yaprakları için yetiştirilen bir saksı bitkisidir. Bitkinin yaprakları çiçekçilikte buket hazırlamakta da kullanılır.
Kuşburnu, Avrupa, kuzeybatı Afrika ve Batı Asya’da yetişen bir tür bitki. İçi tüylüdür ve çok sayıda tohumu vardır. Sonbaharda olgunlaşır. C vitamini açısından dünyanın en zengin meyvesidir. Taze olarak tüketildiği gibi kurutularak da kullanılır. Çayı ve marmelatı yapılır. Yabangülü, itburnu, itgülü, gülelması, yiric gibi adlarla da bilinir. İnsanların geçimini sağlamak için kullandıkları bir ticaret metasıdır.
Gülgiller familyasından 1-3,5 m. kadar boylanabilen, gövdesi ve dalları dikenli olan bir ağaççıktır. Kenarları dişli oval biçimli 5-7 yaprakcıktan oluşan yaprakları ilkbahardan başlayıp yaz boyunca açan, açık ya da koyu pembe, bazen beyaz renkli küçük ve yalın kat, güzel kokulu çiçekleri vardır. Bu çiçeklerin tabanı olgunlaşınca taç yaprakları dökülür ve “kuşburnu” denilen, 1,5–2 cm. uzunlukta parlak kırmızı meyvelere dönüşür. Gerçekte yabani gül bitkisinin meyvesi, kuşburnunun içindeki beyaz renkli tüylü çekirdeklerdir.
Kuru fasulye, Türk mutfağında pişmiş bir fasulye yemeğidir. Başta beyaz fasulye ve zeytinyağı ile yapılır ve neredeyse her zaman soğan ve domates salçası kullanılır. Bazen başka sebze veya et de eklenebilir. Kuru fasulye pirinç veya bulgurla birlikte servis edilir. Genellikle Türkiye’nin milli yemeği olarak da kabul edilir.
Kivi, asma benzeri odunsu bir tırmanıcı bitki türü olan Actinidia deliciosa’dan ve A. deliciosa ile diğer Actinidia türleri arası melezlerden elde edilen kültivar grubundaki bitkiler ile bu bitkilere ait yenilebilir meyvelerin ortak adıdır.
Kivi meyvesi, Çin’in güneyindeki Yangtse Vadisine özgü bir bitkidir. Avrupalılar tarafından 1850’li yıllarda keşfedilen bitkinin birkaç türü 1900’lü yılların başında Yeni Zelanda, İngiltere ve Amerika’ya yayıldı.
Kivi meyvesi, Yeni Zelanda’ya ilk kez 1904 yılında geldi. 25 yıl süresince bahçıvanlar tarafından geliştirildi, yetiştirildi ve bazı büyük meyveli cinsler seçildi. 1935 yılında, büyük meyveli cinsler Kaliforniya, Chico’daki “Plant Introduction Station”‘a gönderildi. 1960’ta, araştırmacılar Kaliforniya’da uygulanabilir metotlar geliştirmeye başlayarak, çiftçileri bu yeni ürünü ekmeleri için cesaretlendirdiler. Böylece 70’li yılların başında yeni bir endüstri doğdu.
Kivi, üzüm gibi büyük ve odunsu bir gövdeye sahip ve yapraklarını her yıl döken bir asmadır. Kivi asmaları 4–5 m ara ile ekilir. 1,8–2 m yüksekliğinde güçlü sırıklarla desteklenir. Güçlü asmalar; sürülmüş toprağa, sık sulamaya ve rüzgardan korunmaya ihtiyaç duyar. Bitki sağlıklı bir şekilde büyümek için ılıman iklime gerek duysa da filizlerin büyümesi için kış soğuğuna ihtiyacı vardır. Bitki Mayıs ayında çiçek açmaya başlar ve ürün ekim ayı ortası ile kasım aylarında hasat edilir. Karadeniz bölgesinde yağiş fazlalığı nedeniyle sıcaklık düşük olur. Bu nedenle olgunlaşma aralık ayına da uzanır.
Kiraz, gülgiller familyasından Kuzey Akdeniz kıyıları, Güney Kafkasya, Hazar Denizi ve Kuzeydoğu Anadolu’da doğal olarak bulunan meyve ağacı.
Meyvesi taze olarak yenir. Hoşaf, reçel ve konservesi yapılır. Kiraz kabuğu kabız ve ateş düşürücü, çiçekleri göğüs yumuşatıcı, yaprakları ise müshil olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Giresun ilinde ‘kiraz kavurma’ adıyla yemeği yapılmaktadır.
Kırmızı biber, patlıcangiller familyasından Capsicum cinsini oluşturan, Türkiye’de bol yetişen, aynı adla anılıp tazeyken yeşil ve çoğu zaman acı meyveleri olan bitki türlerine verilen ad.
Sivri biber, sulak yerde yetiştiği zaman tatlı olsa da genellikle acıdır.[kaynak belirtilmeli] Taze iken yeşildir. Fazla olgunlaşırsa veya güneşte kurutulursa kızarır. Çarliston biber, sivri biberden daha kalın, daha etli ve genellikle tatlıdır. Domates biberi, domatese benzer, yayvan yapılıdır. Rengi kırmızıdır,acı değildir fakat farklı bölgelerde ona benzeyen acı kırmızı biber de vardır. Dolmalık biberin yeşil ve sarı cinsleri vardır. Dolmalık biber de fazla olgunlaşınca veya güneşte kurutulunca kızarır. Türkiye’de, Avrupa’da Paprika diye anılan cins biber ise taze iken bile kırmızıdır ve genellikle çok acıdır. Macarların ünlü [gulaş] ve benzeri yemeklerinde kullandıkları biber budur. Bütün biberler kurutulup kırmızı bir renk aldıktan sonra toz durumuna getirilir, buna “kırmızı biber” adı verilir ve “çok acı”, “acı”, “az acı” ve “tatlı” olarak ayrı ayrı satılır. Kırmızı renkli domates biberinden “biber salçası” yapılır. Biber salçası Anadolu’da çok kullanılmaktadır. Bazı bölgelerde güneşte kızarmış tatlı biberlerden de biber salçası yapılmaktadır.
Keten, Ketengiller familyasından keten cinsinin en yaygın türüdür. Haziran-Ağustos ayları arasında ipek gibi, mavimsi veya sarı renkli çiçekler açan bir bitkidir.
15–60 cm boylanabilir. Tohumu ve lifi için yetiştirilen bitkinin doğal ve kültür formları bulunur. Yaprakları sapsız, grimsi-yeşil renkli, dik veya yatık gövde üzerinde sıralanmışlardır. Ketenin kimyasal yapısında; %80 selüloz, %3 pektin, %10 su bulunur.
Tohumları %40-45 yağ içerir ve yağ eldesinde kullanılır. Keten yağı omega 3 yağ asitleri bakımından zengindir, “bezir yağı” olarak bilinen bu yağ boyacılıkta da kullanılır. Yağı alınan tohumlar hayvan yemi olarak kullanılır.
Keten her çeşit toprakta yetişebilir. Lif ketenleri nemli havayı, yağ ketenleri ise güneşli havayı sever. Anadolu’da keten yazlık ve güzlük olarak ekilmektedir. Kışlık ketenler Ağustos-Eylül, yazlık ketenler ise Mart ve Nisan aylarında ekilir. Lif ketenlerinin uzun boylu olanları makbuldür ve gübreli toprakta yetişir. Yağ ketenleri, iyice olgunlaştıktan sonra toplandığı halde, lif ketenleri olgunlaşmadan toplanır. Keten tohumları kapsülden dövülerek çıkarılır ve elenerek temizlenir. Gövdeler iyice ezilerek içinden lifleri çıkarılır. Demet haline getirilerek havuzlara daldırılır. Bir müddet bekletildikten sonra çıkarılıp kurutulur. Taraklardan geçirilerek düzeltilir ve yumaklar halinde hazırlanır.
Keten en eski kültür bitkilerindendir. Keten, 4000-5000 yıldan beri Yakın Doğu ve Akdeniz bölgelerinde lifi ve tohumları için yetiştirilmekte; dünyanın çok yerinde üretilmektedir. Mısır’da MÖ 4. yüzyılda keten yetiştirildiği, mabetler ve mezarlar üzerine yapılan resimlerden anlaşılmıştır. Dünya’da keten üretiminde ilk sırayı Rusya ve ikinci sırayı Polonya alır. Memleketimizde bazı keten türleri tabii olarak yetişir. Türkiye’de Batı, İç Anadolu ve Karadeniz’de daha fazla olmak üzere Anadolu’nun çoğu yeridir.
Kestane, kayıngiller familyasından Castanea cinsini oluşturan ağaçların ve bu ağaçların yenilebilen tohumlarına verilen ad.
Yaprak döken bazen çalı formunda olan orman ağaçlarıdır. Kabuk çatlaklıdır. Yaprak koltuğunda çıkan tomurcuklarla yalancı uç tomurcukları vardır. Tomurcuklar üst üste binmiş 2 pulla örtülmüştür. Yapraklar sarmal dizilmiş fakat bükük iki sıralı görünür. İkincil damarlar birbirine paralel uzanır. Yapraklar kalın kimi zaman sert, mızraksı, kenarı dişli ve kılçıksı yapıda olabilir.
Erkek çiçekler (kedicik) dik vaziyette, 1-3 (5) salkımlı; salkımcaların her birindeki brahteler birbirine karşılıklı durur. Çiçek örtüsü 6 kısımlıdır. Stamenler 10-12 (20) kadardır. Tüylü dişi organ gelişmemiştir. Dişi çiçekler erkek çiçeklerin yakınında oluşur. Nadiren tek tek bulunur. Yumurtalık 6-9 gözlüdür. Boyuncuk 6-9 kadar, tepecik uçta, çok küçük noktalıdır. (beneksi) Kupula 2-4 arasında çenetlere ayrılır. Brahteler dikensidir. Kupula içerisinde 1-3 kadar fındıksı meyve bulunur. Çimlenme hipogeiktir.
Tohumları Güney Avrupa ile Güneybatı ve Doğu Asya’da yaygın olarak tüketilmektedir. Orta çağlarda Güney Avrupa’da yeterli buğday ununa sahip olmayan orman toplulukları temel karbonhidrat kaynağı olarak tamamen kestaneye bağlı kalmaktaydılar.
Kestane Türkiye’de en çok Aydın ilinde yetiştirilmektedir. Ege Bölgesi toplam üretimde yaklaşık % 70 payla ilk sıradır. Aydın’ dan sonra, İzmir, Kastamonu ve Sinop kestane üretiminde ön plana çıkan illerdir[3]. Ayrıca özellikle Aydın ilinden ihraç edilen kestaneler çok kaliteli olup; Bursa ilimizde Kestane Şekeri adıyla bilinen bir tatlı çeşidi olarak da imal edilmektedir. Bazı çörek, kek ve pasta çeşitlerinde de kullanılmaktadır.
Tohumlar (kestane meyvesi), ateşte közlenmiş, haşlanmış veya suda kaynatılmış olarak tüketilir. Çoğunlukla ‘kestane kebap’ olarak adlandırılan ilkinde, kestane tohumları (kestane meyvesi) üst kısımları hafifçe çizildikten sonra, 200-220 °C ısıda 10-15 dakika süreyle fırına verilerek hazırlanır ya da kömürlü sobaların üzerinde de közlenir.
Kekik, ballıbabagiller familyasından Thymus, Thymbra, Origanum, Coridothymus, Satureja, cinslerinin genel adı olan, kendine özgü kokusu ile tanınan çimenlik, tarla, orman kıyılarında ve çayırlarda görülen bitki türlerinin ortak adı.
Kekik bitkisinden yaprak çiçek durumlarının su buharı distilasyonu yöntemi ile %2-%8 oranında yakıcı lezzetli aromatik kokulu uçucu yağ elde edilir. Bu uçucucu yağdan monoterpen fenollerden karvakrol ve timol bulunmaktadır.
Kekikin yapraklarında uçucu yağ bulunmasından dolayı, bitkiden kaynatılarak çay yapılması durumunda etkinliğini kaybeder.
Her ne kadar Thymus cinsi ile anılan kekikten ticari olarak uçucu yağ üretiminde kullanılsa da daha yüksek verim alındığı için Origanum türlerinden Origanum majorana (Alanya Kekiği) tercih edilmektedir.
Güneşi ve sıcağı istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelerde çoğalır. Yemeklere konan bir baharat olan kekik kokusuyla meşhurdur. Ayrıca kekik çayı ve kekik yağı gibi kekikten yapılmış ürünler de vardır. Ayrıca bu bitkiden çıkartılan kekik suyu mide rahatsızlıklarında balla karıştırılıp kullanılmaktadır.
Keçiboynuzu veya harnup, baklagiller familyasından olup Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerlerde doğal olarak yetişen ve baklaları (meyveleri) yenen, herdem yeşil çalı ya da ağaç formunda olan bir bitki türü.
Uzun ömürlü ve boyu 10 m. kadar olan maki türü bir ağaçtır. Sert ve koyu yeşil yapraklıdır. Yaprakları, karşılıklı dizilmiş bileşik yapraklar olup boyları 10–20 cm. uzunluğunda olup damla uçludur.
Çiçekleri; 6–12 cm. uzunluğunda olup açık yeşilimsi kırmızı, küçük ve çok sayıdadır. Çiçekler eylül-ekim aylarında açar ve kötü kokuludur.
Ağacın meyveleri (legümen) ise 15–20 cm. kadar olabilen ve ilk zamanlar yeşil ama olgunlaştığında kahverengileşmektedir. Ağaç Meyvesinin mezokarpı (orta tabakası), taze iken yumuşak ve tatlıdır. Her bir meyvenin (bakla) içerisinde on beş kadar sert kabuklu yassı tohumlar bulunur. Tohumlar Trigosol adı verilen bir madde içerir.
Bitkinin bazı cinsleri hermafrodit, bazılarında ise erkek dişi ayrı ağaçlardadır. Erkek ağaçlar meyve vermez. Bitkide en erken meyve 15-20 yıl içerisinde alınır.
Akdeniz kıyılarında, Kıbrıs adası, Libya ve ABD’nin Kaliforniya bölgesinde bulunur. Türkiye’de Antalya’nın Alanya, Manavgat, Gazipaşa ilçeleri ile Mersin’nin Anamur, Erdemli, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar ve Silifke ilçeleri ile Muğla’nın Marmaris ve Datça ilçeleri dolaylarında küçük veya büyük gruplar halinde yetişmektedir.
Keçiboynuzu meyveleri öksürük ilaçlarında kullanılır. Çiğneme tütününe tat vermek için katılır. Keçiboynuzu meyvesinden pekmez de yapılır. Tohumlarından elde edilen balsam, tekstil endüstrisinde apreleme için kullanılır. Ayrıca çikolata imalatında tatlandırıcı olarak da kullanılmaktadır. Afrodizyak özelliğiyle cinsel gücü artırdığına da inanılmaktadır.
Karabiber, çiçekli bitkilerden Piperaceae familyasına ait bitkilerin meyvelerinin kurutulup, baharat şeklinde kullanılmasıyla elde edilen toz şeklidir. Beyazbiber, yeşilbiber gibi çeşitleri de vardır. Kökeni Hindistan olmasına karşılık, tüm sıcak iklimlerde yetiştirilebilir.
Küre biçimli, eriksi tipte meyveleri vardır, kabuğunun dış kısmı etli, iç kısmı serttir. Olgunlaşmadan önce toplanıp kurutulursa karabiber, olgunlaştıktan sonra kabukları soyularak kurutulursa beyazbiber elde edilir. Her iki biber de baharat olarak kullanılır.
Kabuk Tarçın, defnegiller familyasından anavatanı Güney ve Güneydoğu Asya olan, yaprak dökmeyen aromatik kokulu ağaç cinsi.
Esasen ağacın kurutulmuş kabukları kullanılır. Kabukların dış kısmında mantar tabakası bulunur ve grimsi renklidir. Tarçın baharatı, ağacının gövde ve dal kabuklarının dış kısmı sıyrıldıktan sonra kalan iç kabuğun kurutup öğütülmesiyle elde edilir. Ayrıca kabuklarının iç içe konularak rulo gibi kıvrılmasıyla da çubuk tarçın elde edilir. Kokusu kuvvetli, kesin ve uzun süreli, tadı tatlımsı ve yakıcıdır. Tanen ve uçucu yağ taşır. Baharat olarak kullanılır. Meyveleri de baharlı, lezzetli ve tarçın kokuludur, tarçın yerine kullanılır. Tatlılara, özellikle de sütlü tatlılara çeşni olarak katılır. Kahve, çikolata ve meyve soslarında, içeceklerde de yaygın olarak kullanılır. Mutfakta Kullanılışı Kuzu eti, tas kebabı, çeşitli soslar, sütlü ve pirinçli tatlılar, çikolatalı kekler, tartlar, punç, sıcak şarap, çay vb.
Karanfil ile ilgili birden fazla anlam vardır. Karanfil baharatı Syzygium aromaticum ağacından elde edilirken, Karanfil çiçekleri Dianthus petraeus bitkisinden elde edilirler.
İlk olarak Moluk adalarında bulunmuştur. Karanfil ağacı dört mevsim yeşil kalır ve 10–20 m uzunluğa erişebilir. Karanfil çiçeklerine Karanfil baharatı (Syzygium aromaticum) ile benzer kokuya sahip olduğu için bu ad verilmiştir.
Anavatanı Endonezya olup, tüm dünya mutfaklarında baharat olarak kullanılır. Adı Fransızca clou (çivi) dan gelir; çünkü tomurcuklar irili ufaklı çivileri andırırlar. Karanfiller, öncelikle Zengibar, Endonezya ve Madagaskar’da hasat edilir. Aynı zamanda Hindistan ve Sri Lanka’da yetiştirilir. Çiçek tohumları başlangıçta soluk renklidir ve dereceli olarak yeşile dönüşürler. Karanfiller boy uzunluğu 1.5–2.0 cm iken hasat edilirler. Karanfil ağacının çiçek tomurcuklarından elde edilen baharat, odunumsu, siyah renkli ve güzel kokuludur. Acımsı ve ekşi bir tada sahiptir. Hindistan’da yemeklerde çokça kullanılır. Avrupa’da daha çok turşu ve reçellere çeşni katmak amacıyla, bazen de tatlılarda kullanılır.
Karanfil, öğütülerek baharat olarak kullanılmakla birlikte, ağızda bir süre tutularak kullanılabilir. Çiğnendiğinde nefesi taze ve temiz tutar. Karanfil, güzel kokusu sebebiyle ağız kokusuna karşı kullanılır. İçrdiği “Eugenol” maddesinin etkisi ile hafif ve orta şiddette diş ve dişeti ağrılarına karşı lokal uyuşturucu olarak kullanım alanı bulunur. Anti bakteriyel etkisi vardır.
Kapari veya Gebre otu, Capparaceae familyasından dikenli bir bitki türüdür.
Çiçek açmadan önceki küçük tomurcukları (gebre, kebere, kapari) toplanarak tuzlu suda muhafaza edilir. Gıda, kozmetik, boya ve ilaç sanayiinde kullanılan bitki, salamura ya da konserve şeklinde tüketilir. Konserve olarak hazırlanan gebre; turşu, salata, pizza üstü, balık ve av etleri yanında garnitür olarak yenilmektedir.