Sebzeler ve meyveler insanın besin kaynakları arasında önemli bir yere sahiptirler. Peki B harfiyle başlayan sebze ve meyveler hangileridir? B harfiyle başlayan sebze ve meyve isimleri bu sayfada derledik. İşte B harfiyle başlayan meyve sebze isimleri ile o meyve sebze hakkında bilgi.
Baş harfi B olan sebze ve meyveler şunlardır;
– Böğürtlen
– Beyaz Dut
– Badem
– Bezelye
– Brokoli
– Brüksel lahanası
– Bakla
– Bamya
– Babutsa
– Balkabağı
– Barbunya
– Bilyedin
– Börülce
– Biber
Baş harfi B olan sebze ve meyveler hakkında bilgi
Böğürtlen, gülgiller familyasının Rubus cinsini oluşturan familyasından insan sağlığında önemli rolleri olan organik asitler, mineraller ve vitaminler bakımından çok zengin bir bitki türlerini ortak adı.
Böğürtlenlerde çiçeklenme genellikle Mayıs ayında başlayıp Ağustos ayına kadar devam etmektedir. Bu nedenle bitki üzerinde değişik olgunlaşma devrelerinde olan meyve salkımları birbirini izler.
Beyaz dut (Morus alba), dutgiller (Moraceae) familyasından anavatanı doğu Asya olan hızlı büyüyen 15–20 m’ye kadar boylanabilen orta büyüklükte bir dut türü.
Kalın dallı, geniş tepeli bir ağaçtır. Uç tomurcuğu pseudoterminal, yan tomurcuğu kızıl kestane renklidir. Genç ağaçlarda yapraklar 20 cm uzunluğunda, loplu olup yuvarlaktır. Yaşlılarda genellikle 8–15 cm, tam, kalp şeklinde, tabanı asimetrik, kenarları testere dişlidir.
Sürgünler kesildiğinde süt gibi salgılar akar. Meyveler olgunlaşınca beyaz renk alır; tatlıdır. Bazı varyete ve formları park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Odunu sarı renkli dayanıklıdır. Tarım aletleri, müzik aletleri yapımında kullanılır.
Badem (Prunus dulcis), gülgiller (Rosaceae) familyasının Prunoideae alt familyasından meyvesi yenebilen küçük bir ağaç türü. Badem bu ağacın meyvesidir. Şeftali ile birlikte Prunus’un alt cinsi Amygdalusun içinde yer alır.
Prunus cinsinin diğer üyelerinin (örneğin erik ve kiraz) aksine meyve tatlı, etli dış çevreye sahip değildir. Bunun yerine derimsi bir örtü ile kaplıdır ve bunun içinde, sert bir kabuk ile kaplı, yenilebilir çekirdek kısmı bulunur. Bu kısım kuru yemiş olarak tüketilir.
Bezelye (Pisum sativum), baklagillerden (Fabaceae) taze, yeşil kabuğu ile taneleri ya da yalnız taneleri yenilen bir bitki türü. Ayrı taç yapraklı iki çenekli baklagiller familyasından tırmanıcı bir bitkidir. Bezelye adlı lezzetli ve çok besleyici sebzeyi ilkbaharda ve yazın verir. Gövdesi çok uzundur, bitkinin ağırlığını çekemeyecek inceliktedir. Beyaz çiçek açar. Yuvarlak tanelidir. Meyvesi bakla veya fasulyeye benzer, tohumları bir kılıf içerisinde dizilmiştir.
Bezelye bitkisi çok eski çağlardan beri yetiştirilmektedir. Ana vatanı Avrupa ve Batı Asyadır. İlk ve orta çağlarda, Orta Avrupa ve Kuzey Avrupa’da yetiştiriliyordu. XI. yüzyılda İngiltere de geniş ölçüde yetiştirilmeye başlandı. Günümüzde ise dünyanın birçok yerinde yetiştirilebilmektedir. Türkiye’de öbür sebzeler ve fasulye kadar olmamakla beraber bol miktarda yetiştirilmektedir.
Bahçe bezelyesi ve tarla bezelyesi adları verilen bu bir yıllık otsu bitkinin birçok çeşidi vardır. Bunlardan bazısı bodur olup 30–40 cm boylanarak yeşil yapraklarıyla toprağa yayılıp zemini örter. Bu tarz bezelyeler tarla bezelyesi olarak geçmektedir. Çiçekleri karışık renkte olup, taneleri basık ve tane renkleri de esmer kül rengi veya yeşil renkte olup ekseriya taneleri lekelidir. Sırık bezelyesi denilen diğer çeşidi gövdesinden çıkardığı sülüklerle yüksek boylu ne bulursa ona tutunan tırmanıcı bitkilerdir. Sırık bezelyesi bahçe bezelyesi olarak geçmektedir. Sırık bezelyenin çiçekleri beyaz ve taneleri yuvarlaktır, tanelerine göre beyaz,sarı ve yeşil olanları vardır. 70–90 cm boyuna kadar uzayabilirler. Bu sırık bezelyeleri yetiştirilirken herekle desteklenmesi gerekir. Bezelye çeşitlerinden bazılarının yalnızca taneleri yenilir. Bazı bezelyeler de parşömen denilen sert tabaka bulunmaz. Sultani bezelye adı verilen bu çeşit bezelyeler kabuğuyla birlikte yenilir. Bir başka önemli çeşitte, taneleri iri olan araka bezelyesidir.
Bezelye nişasta, lif, antioksidan, karoten ve protein oranı yüksek bir sebzedir. Bezelye C vitamini yönünden diğer baklagillere göre daha zengindir. İçeriğinde C vitamini yanı sıra; A vitamini, B vitamini, demir, fosfor ve potasyum gibi mineralleri barındırır.
Yaşam döngüsü kısa ve gözlemlenebilir olduğu için Gregor Mendel’in genetik araştırmalarında oldukça yararlı olmuştur.
Brokoli (Brassica oleracea Italica), Lahanagiller (Brassicaceae) familyasından,küçük yeşil yumrular hâlinde olan, haşlanarak yemeği hazırlanan bir sebzedir.
Brokoli, isminden de anlaşılabileceği gibi, İtalya yarımadası ile özdeşleşmiş bir sebzedir. Romalı yazarlardan doğa tarihçisi Büyük Plinius’un metinlerinde ve Apicius’un yemek kitabında lahana benzeri bir sebze olarak tarif edilen bitkinin kesin hükme varılamasa da brokoli olduğu tahmin edilmektedir. Brokoli Yakınçağ Avrupa’sında egzotik bir bitki olarak görülmüş, dünyada tanınması ise ancak 20. yüzyıl başlarında ABD’deki İtalyan göçmenler aracılığıyla gerçekleşmiştir. Sicilyalı göçmen kardeşler D’Arrigo ailesi brokoliyi A.B.D.’ye ithal ederek büyük bir ticari başarıyı betona gömmüşler, ayrıca Kaliforniya’da deneme üretimi yapmışlardır. D’Arrigo ailesinin bebek yaştaki oğlunun isminden hareketle oluşturulan “Andy Boy” markası altında ve radyo reklamları desteğiyle uzun süre A.B.D.’nin bir numaralı brokoli üreticisi ve satıcısı olarak kalmışlardır.
Brokoli ile karnabahar kırması bir sebze olan broccoflower ilk olarak 1988’de Avrupa’da yetiştirilmiştir. Görünümü karnabahara, tadı brokoliye benzer.
Brokoli ismi Latince’de “kol” anlamına gelen brachium kelimesinden (İtalyancası braccio) türetilmişti.
Brokoli yüksek düzeylerde diyet lifi ve vitaminler içeren bir gıda kaynağıdır. Ayrıca görünümü resimdeki gibi minyatür bir ağacı anımsatır.
Brüksel lahanası ya da Frenk lahanası, turpgillerden (Brassicaceae) küçük yumru şeklinde ve kalınca kat kat yaprakları olan bir sebze türü.
Brokoli gibi kansere yakalanma riskini azalttığı düşünülen bir başka kış sebzesini veren Brüksel lahanası, turpgillerdendir. Anayurdu bilinmeyen bitki, ABD ve Avrupa’da yaygın şekilde yetiştirilmektedir. Türkiye’de de tarımı başlamış olup sebze, halk arasında yavaş yavaş tanınmaktadır.
Bir yıllık otsu bitki olan Brüksel lahanası, fide durumundayken lahanaya çok benzer. Ama sonra, gövdesi 60–90 cm’ye kadar boylanır, gövde üzerinde kalın sapların ucunda, koyu yeşil renkli, beyaz damarlı iri yaprakları uzar. Bu yaprakların koltuğundan çıkan tomurcuklar, küçük yuvarlak başçıklara dönüşür. Minyatür lahanaları andıran ve kokusu keskin olan başçıklar sıkı sarımlı olup iri bir ceviz kadar büyür ve sebze olarak yenilir.
Bakla, baklagiller familyasına adını veren, gıda ve yem bitkisi olarak tarımı yapılan tek yıllık bir bitkidir. Bu familyada fasulye, bezelye, börülce, mercimek ve nohut gibi proteince zengin taneleri için yetiştirilen diğer sebzeler de yeralır. ‘Bakla’ sözcüğü Arapça ‘ot, yeşillik’ anlamındadır ancak Osmanlılarca bakla karşılığı olarak kullanılmıştır, modern Arapçada baklaya ful denmektedir.
Akdeniz ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı güneybatı Asya kökenli olan bitkinin yabani atası henüz bulunamamıştır. Tarıma alınması, bu bölgede buğday ve arpa ile birlikte evcilleştirilen mercimek ve nohut kadar eski olmasa da günümüzden önce 10.000’lere ait Ürdün, Suriye ve İsrail erken Neolitik yerleşmelerinde bakla örneklerine rastlanmıştır. Bazı Asya ve Akdeniz ülkelerinde, örneğin Mısır’da yoksulların temel protein kaynağı olagelmiştir. Mısır, Fas, İspanya, İtalya, Türkiye, G.B. Asya ve Çin’de yaygın olarak üretilmektedir.
Ilıman iklim bitkisi olan baklanın tarımı Türkiye’de daha çok kışın yapılır ve bahar aylarında taze haliyle tüketilir. Kökleri üzerinde oluşan küçük yumruların toprağa azot katkısı nedeniyle çiftçilerin gözdesidir. Tahıllarla ya da yazlık sebzelerle münavebeli olarak ekilir. Henüz çiçek açmadan sürülerek yeşil gübre ve hasattan sonra hayvan yemi olarak da tarımı yapılır. Karakteristik olan uzun, içi boş ve köşeli sapı üzerinde bileşik yaprakları karşılıklı dizilidir, beyaz renkli çiçekleri yaprak koltuklarından çıkar. Kendi kendilerini dölleyen bu çiçeklerden bitkinin bakla ya da badıç denilen meyveleri oluşur. Her badıç içinde 8-10 ‘bakla içi’ de denilen tohum bulunur. Anadolu’da taneleri iri ve küçük çeşitler ile kara bakla denen çeşit ekilmekteyse de yerel çeşit olarak İstanbul’da Bayrampaşa semtinden adını alan bakla çeşidine ek olarak Sakız ve Arşın bakla çeşitleri de bilinmektedir.
Baklanın taze yaprakları salata olarak çiğ ve kavrularak yenilebildiği gibi taze kabuklu bakla ve iç bakla yemeği olarak da tüketilir. Enginarlı taze iç bakla İstanbul mutfağının vazgeçilmezlerindendir. Ancak baklanın en yaygın kullanımı, iç kabukları çıkarıldıktan sonra kurutulmuş tanelerin haşlanıp, ezilmesiyle oluşturulan, Ege ve Akdeniz bölgesinde fava adıyla tanınan, zeytinyağı ve dereotu eklenerek yenen ezme şeklidir. Fava, lokantalarda meze olarak servis edilir. Bazı eski kaynaklarda baklanın olgun tanelerinin öğütülerek ekmek yapımı için buğday ununa karıştırıldığı da kaydedilmiştir.
Bakla, zengin bitkisel protein ve karbonhidrat içerir. Ayrıca demir ve kalsiyum mineralleri açısından çok zengin olan baklada A, C, B ve B2 vitaminleri de bulunur.
Bamya, ebegümecigiller familyasından ılık iklimlerde yetişen bir yıllık bitki türüdür.
Sapı, ılık iklimlerde 70–90 cm, sıcak iklimlerde 1-2 metredir. Yaprakları el ayası şeklinde, kökleri oldukça derinde, meyvesi ince uzun piramit şeklinde tohumları yuvarlak, oval ve yeşil renktedir. Kuraklığa dayanabilen bamya bitkisi, dondan kötü bir şekilde etkilenir.
Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlayarak sindirim sistemine yardımcı olur. Lif oranı yüksek bir besin olan bamya, idrar söktürücüdür ve kabızlığı gidermekte faydalıdır. Mineraller açısından da zengin bir sebze olan bamya, halsizliğe iyi gelir. Çiçekleri ezilip kaynatılarak suyu içilirse göğsü rahatlatır ve yumuşatır.
Bamya, yaş ve kuru olarak tüketilebilir. Tazeyken toplanmalı ve tüketilmelidir, çünkü olgunlaştıkça kartlaşır. Bamyanın kurutulması, çiçek açar açmaz toplanıp ipe dizilerek güneş altında bekletilmesi ile olur. Bamya, çok değişik mutfaklarda kendine yer bulur. Bunlar arasında Akdeniz ülkeleri, Hindistan, Japonya ve Amerika’nın güney eyaletleri sayılabilir. Bamyanın yapılış şekli de ülkeden ülkeye değişir. Türkiye’de ve genel olarak Akdeniz ülkelerinde sebze yemeği olarak ya da etli tüketilen bamya, Türkiye’de çok tercih edilmese de kızartılarak da tüketilmektedir.
Babutsa: Doğada kendiliğinden yetişen babutsa kaktüs bitkisinin meyvesidir, diğer isimleri ada insanına yabancı olsa da farklı ülkelerde deve dikeni, dikenli incir, Frenkli incir, hint inciri olarak da anılır.
Özellikle en sıcak yaz aylarında yetişmektedir. Temmuz ayından başlayarak eylül sonuna kadar piyasa da babutsayı görmeniz mümkündür.
Ülkemizde çok sevilen ve tüketimi de aşırı olan bu meyvenin sağlık için oldukça önemli faydaları vardır.
Özellikle kilo kontrolü yapan kişiler için babutsa yaz ayları için tüketilmesi önerilen bir meyvedir.
C Vitamininden zengin olan babutsa, cilt ve hücre yenilenmesi ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine iyi gelir.
Bol çekirdekleri, lif oranının fazla oluşu sayesinde bağırsak hareketlerini düzenleyici olup konstipasyonu (kabızlık) önleyicidir. Aşırı tüketimi kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
Zengin lif ve yoğu çekirdeklerine bağlı olarak sizi tok tutma özelliğine sahiptir. Böylelikle kilo vermek isteyenler veya kilosunu korumak isteyen kişiler için babutsa uygun bir meyvedir.
Kronik hastalığı olan kişiler veya sağlıklı kişiler arasında ayrım yapılmaksızın 1 porsiyon meyve için 2-3 adet babutsa karşılık gelmektedir.
Diyabeti olan kişilerde babutsanın aşırı şekerli olanlarından kaçınarak günde 2-3 adet tüketebilirler.
Balkabağı lifi bol bir meyvedir. Potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir gibi madensel elementler içerir.
Türk mutfağında en yaygın kullanım şekli Kabak tatlısıdır. Turuncu renkli bal kabakları ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde kutlanan Cadılar Bayramının vazgeçilmez bir sembolüdür. Balkabağı ile cadılar bayramı için güzel süslemeler de yapılabilmektedir. Aynı zamanda kabak bitkisinin çekirdekleri de yemiş olarak halk arasında çok sevilmektedir.
Barbunya, fasulyenin bir varyetesidir. Farklı dillerde Borlotti fasulyesi ya da Roma fasulyesi diye de anılır. İtalya’da geliştirilmiştir. Halen İtalyan, İspanyol, Türk ve Yunan mutfaklarında kullanılır.
Kolombiya’da geliştirilen “Cranberry” fasulyesinin bir varyetesi sayılır.
Görüntüde pinto fasulyesine benzer, ancak tat olarak farklıdır.
Bilyedin: Yaban dağ çileği (kocayemiş-davulga) (Arbutus unedo) Bazı yerlerde Ayı yemişi olarak da anılıyormuş. (Ayılar çok sevdiği yaban meyvesidir).
Gülgillerden sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitkidir. Yemişi sarımsı kırmızı renkli, kokuludur. Birçok çeşidi vardır. Kocayemiş, dünyada özellikle Akdeniz kuşağında, İber yarımadasından Asya”ya kadar her yerde yabani şekilde yetişir. Ege ve Marmara kıyılarındakiler iç bölgelere göre daha gözalıcı ve iridirler. Gelişimi çok yavaştır. 25 senede 9 metreye ancak ulaşabilir.
Kocayemiş meyvesi kırmızı rengine ulaştığında kış gelmiş demekmiş.
Börülce, baklagiller (Fabaceae) familyasından fasulyeye benzer bir tarım bitkisidir. Taze fasulye şeklinde yemekleri yapılabileceği gibi salata olarak da tüketilebilir.
Börülce 2n=22 kromozomludur. İyi gelişmiş kazık bir köke sahiptir. Tek yıllık otsu bir bitkidir. Yaprakları üç yaprakçıktan oluşan bileşik yaprak şeklindedir. Çiçekler yaprak koltuklarından çıkar. Börülce tohumlarının meyveye bağlandığı yerde renkli halkası vardır. O yüzden bir adı da karnıkaradır.
Biber, patlıcangiller familyasından Capsicum cinsini oluşturan, Türkiye’de bol yetişen, aynı adla anılıp tazeyken yeşil ve çoğu zaman acı meyveleri olan bitki türlerine verilen ad.
Sivri biber, sulak yerde yetiştiği zaman tatlı olsa da genellikle acıdır. Taze iken yeşildir. Fazla olgunlaşırsa veya güneşte kurutulursa kızarır. Çarliston biber, sivri biberden daha kalın, daha etli ve genellikle tatlıdır. Domates biberi, domatese benzer, yayvan yapılıdır. Rengi kırmızıdır,acı değildir fakat farklı bölgelerde ona benzeyen acı kırmızı biber de vardır. Dolmalık biberin yeşil ve sarı cinsleri vardır. Dolmalık biber de fazla olgunlaşınca veya güneşte kurutulunca kızarır. Türkiye’de, Avrupa’da Paprika diye anılan cins biber ise taze iken bile kırmızıdır ve genellikle çok acıdır. Macarların ünlü [gulaş] ve benzeri yemeklerinde kullandıkları biber budur. Bütün biberler kurutulup kırmızı bir renk aldıktan sonra toz durumuna getirilir, buna “kırmızı biber” adı verilir ve “çok acı”, “acı”, “az acı” ve “tatlı” olarak ayrı ayrı satılır. Kırmızı renkli domates biberinden “biber salçası” yapılır. Biber salçası Anadolu’da çok kullanılmaktadır. Bazı bölgelerde güneşte kızarmış tatlı biberlerden de biber salçası yapılmaktadır.
Biberlerin acılık miktarını ölçmek için Scoville ölçeği kullanılır.
Yeşil biber C Vitamini yönünden oldukça zengindir. İçeriğinde bulunan kapsaisin (capsaicin) maddesinin oranına göre meydana gelen acılık iştahı arttırıcı vasfı ile birlikte sindirim sistemine bir çeşit dezenfekte edici madde olarak etki eder. Kırmızı biber, yüksek oranda A vitamini içerir. Ayrıca B6, E vitamini, C vitamini, riboflavin, potasyum ve manganez içerir. Kan dolaşımını hızlandırıcı etki yapar