Her Müslüman, bilinci ve imkânı nispetinde bazı güzel amelleri yıl içinde zaman zaman yapmaya çalışır. Ramazan ayı, bizler için yıl içinde aralıklarla yaptığımız tüm hasene ve ibadetlerin düzenli ve çokça yapıldığı bir ay olmalıdır. Ramazan ayında hayırlı amellerimizi artırmalı, okumalar yapmalı ve okuduklarımızla amel etmeliyiz. Sünnet–i Seniyye”ye hakkıyla uymaya da gayret göstermeliyiz.
Tuttuğumuz Ramazan orucuna, fıkhi yönden bir halel gelmemesi için, öncelikle Ramazan orucu ile ilgili ilmihal bilgilerini okumalı ve orucun fıkhi boyutunu tam olarak öğrenmeliyiz.
Kur’an-ı çokça okumalıyız. Özellikle erkek mü”minler, Ramazan ayında camilerde mukabele şeklinde okunan hatimlere iştirak etmelidirler. Bunun yanında hepimiz, ferdi olarak da Kur”an tilavetine ağırlık vermeliyiz. Kur”an”ı okumasını bilmeyen kardeşlerimiz, bulundukları ortam ve şartlara bakmadan, Ramazan ayını Kur”an”ı öğrenmek için bir fırsat bilmelidir.
Ramazan ayında boş söz ve davranışlardan kaçınmalıyız. Bunun için düzenli olarak, yerine getireceğimiz virdler ve zikirler edinmeliyiz.
Ramazan’a has ibadetlerden biri de teravih namazıdır. Hepimiz teravih namazını camilerde cemaatle kılmalıyız. Bu konuda rehavete kapılarak üşengeç davranmamalı, azami gayret göstermeliyiz. Teravih namazlarına çocuklarımızı, akraba ve komşularımızı da götürmeliyiz.
Bacılarımız ise teravih namazlarını evlerinde aile fertleri ve komşularıyla birlikte cemaatle kılabilirler. Bunun için aynı sokakta, aynı binada oturan bayanlar bir araya gelmeli ve teravih namazı kılmalıdırlar. Ama mutlaka camilerde teravih namazı kılma arzusunda olan bacılarımız olursa, gidecekleri caminin, eve yakın olmasına ve camide bayanlara tahsis edilmiş tamamen müsait bir ibadet yerinin bulunmasına dikkat etmelidirler. Ayrıca camiye gidip gelirken yanlarında mutlaka bir mahremlerinin bulunmasına ve giriş–çıkış zamanlarının erkeklerle aynı olmamasına da dikkat etmelidirler.
Ramazan ayındaki müekked sünnetlerden biri de itikâfa girmektir. Bu güzel sünneti ihya etmek için hepimiz gayret sarf etmeliyiz.
Ramazan ayında kabir ziyaretlerini artırmalıyız. Ramazan, aynı zamanda mü”minler arasında sosyal dayanışmanın geliştiği ve kardeşliğin pekiştiği bir aydır. Bunun gereklerini yerine getirebilmek için öncelikle küskün olduğumuz bir mü”min varsa, haklı–haksız durumunu gözetmeksizin hemen barışmalı ve kalplerini kazanıp helallik almalıyız.
Dayanışma ve kardeşliğimizi pekiştirmek için iftar yemekleri vermeliyiz. Bu iftarlara yakın akrabayı, komşuları ve çevremizdeki fakirleri davet etmeliyiz. Verilen iftarlarda israftan kaçınmalı, makul ölçülerde hareket etmeliyiz. Bizleri iftara davet eden tüm kardeşlerimizin de davetlerine icabet etmeliyiz.
Hasta olan akraba, komşu ve mü”min kardeşlerimizi ziyaret etmeli, onların hal–hatır ve ihtiyaçlarını sormalıyız. İmkânlarımız ölçüsünde maddi ve manevi konularda yardımcı olmalı, hiçbir şey yapamıyorsak dahi en azından onları dualarımızdan eksik etmemeli ve onlardan da dua talebinde bulunmalıyız.
Fıtır sadakalarımızı, fakir olan akraba, komşu ve mü”min kardeşlerimize vermeliyiz. Sadece fıtır sadakası vermekle yetinmemeli, gücümüz oranında sadakalarımızı artırmalı, çevremizdeki fakirleri gözetmeli ve onların ihtiyaçlarına koşabilmeliyiz.
Ramazan ayında bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi”nin feyiz ve bereketinden nasiplenebilmek için tüm Ramazan gecelerini Kur”an–ı Kerim okuma, namaz, zikir ve dua ile ihya etmeye gayret göstermeliyiz.