Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (sav), Vedâ haccının peşinden Medine-i Münevvere’ye geri dönmüştür. Üç gün sonra hastalandı, mescid-i şerifinin minberine çıkarak ahirete irtihal vaktinin yaklaştığını ashabına haber verdi ve onlara hitaben, “Ey insanlar! Her kimin sırtına vurmuş isem işte sırtım, gelsin vursun ve her kimin bende alacağı var ise işte malım, gelsin alsın” buyurdu. Diğer bir hutbesinde de müslümanlara çok faydalı öğütler verdi, tavsiyelerde bulundu.
Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav)’in hastalığı birkaç gün devam etti. Vefatından üç gün önce Hz Ebû Bekir’i kendi yerine namaz kıldırmak için tayin buyurdu. Muhterem eşi Hz Aişe’nin odasında yatıyordu. Rebiülevvel ayının 12. Pazartesi günü (8 Haziran 632) altmış üç yaşındayken ahiret âlemini teşrif buyurdu. Son sözü ise,
“Allahım, yüce dostluğu istiyorum” olmuştur.
Hz Âişe validemizin hane-i saâdetlerine defnedildi. Buraya hücre-i saadet” denilmektedir.