Müftü, il ve ilçelerde müslümanların din işlerine bakan, fetva verebilen görevli demektir. Müftü asıl olarak müctehid demektir. İctihad gücüne sahip olmayan birine müftü denilmesi mecazdır. Bu kişi, sadece tâbi olduğu müctehidin sözünü nakil ve hikâye göreviyle görevlidir. Buna muhalefet edemez.
Müctehid olmayan müftülerin riayet etmeleri gereken bir usul var mıdır, varsa adı nedir?
Müctehid olmayan müftülerin uyması gereken bir usul vardır. Bu usule “resmül-müftî” denir. Mesela, Hanefî mezhebinde bulunan bir müftü, kendisine sorulan bir mesele hakkında İmâm-ı Azam’dan “zâhirü’r-rivâye” adı verilen muteber kitaplarda yazılı cevap ne ise onu aktarır. îmâm-ı Azam’dan bir cevap bulamazsa imam Ebû Yusuf’un bu kitaplara nakledilmiş olan cevabını aktarır. Bu da bulunmazsa İmam Muhammed’in bu konudaki cevabını aktarır. Bununla birlikte büyük imamlardan birinin cevabı, asrın maslahatına veya delilin kuvvetine binaen büyük âlimler tarafından tercih edilmiş ise ona göre fetva verir.
Bununla birlikte müftü, bir mesele hakkında çok sayıda cevap bulsa, bu cevaplardan hangisi âlimler arasında tercih edilmiş ve fetva verilmiş ise onunla amel eder.
Müftü, kendi mezhebine göre yazılmış olan kitaplardan en muteber olanlarına müracaat etmeli, tercih edilen görüşü bulup ona göre fetva vermelidir. Gerektiğinde kendisinden daha fakih olan kişilerle görüş alışverişinde bulunmalıdır. Aksi takdirde manevi mesuliyetten kurtulamaz.