Araziler öşür, haraç, memlûke ve memleket (emîriyye) arazisi olmak üzere dört kısımdır. Bizim memleketimizdeki araziler bu dördüncü kısımdandır.
Öşür arazisi zekâta tâbi midir?
Öşür arazisi, îslâm mücahidleri tarafından fethedilip mücahidlere veya kendi rızalarıyla İslâmiyet’i kabul eden halka mülkiyeti üzerlerine verilmiş olan topraklardır. Bunların mahsullerinden onda veya yirmide bir oranında öşür adıyla zekât alınır.
Öşür arazisinden hangi oranda öşür alınır?
Öşür arazisi, eğer yağmur, çay veya ırmak sularıyla sulanıyorsa mahsullerin onda biri oranında, şayet kovalarla, su dolaplarıyla, hayvanlarla ve satın alınan sularla bütün sene veya senenin yarısından fazla bir zaman sulanırsa mahsulatın yirmide biri oranında öşür alınır.
Öşür arazisinin mahsulleri çok az olsa da yine öşür vermek gerekir mi?
Evet. İmâm-ı Âzam’a göre buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, hıyar (salatalık), patlıcan, yonca ve şeker kamışı gibi öşür arazisi mahsulleri çok az olsa da öşre tâbidir. Ancak İmâmeyn’e göre (Ebû Yusuf ve İmam Muhammed) 60 sâ’, yani 62.400 dirhem miktarından az olan mahsullerden ve insanların ellerinde bir sene kadar kalmayacak sebzelerden öşür alınmaz.
Haraç arazisi nedir?
Haraç arazisi, İslâm mücahidleri tarafından barış yoluyla veya savaş yoluyla fethedilip müslüman olmayan ahalisine veya diğer gayri müslimlere mülk olarak verilmiş topraklardır. Bu tür arazilerden, ya mahsullerine göre ya da uygun görülecek bir miktarda haraç adıyla bir vergi alınır. Bu vergi, zekât türünden değildir.
Memlûke arazisi nedir, zekâta tâbi midir?
Bu araziler, memleket arazilerinden olup beytülmâle (hâzineye) ait iken daha sonra bir bedel karşılığında bazı insanlara kesin olarak satılmış topraklardır. Bu toprakların sahipleri müslüman olunca mahsulleri de öşür arazisi gibi zekâta tâbi olur. Ancak mülk olan evlerin etrafındaki mülk bahçeler, bu evlere bağlı olduğu için bunların Mahsullerinden zekât verilmez.
Memleket arazileri nedir?
Bu araziler, vaktiyle müslümanlar tarafından fethedilip bir kimsenin mülkiyetine verilmeksizin bütün müslüman ahaliye vakfedilmiş topraklardır. Bu arazilerin mülkiyeti müslümanlar adına İslâm devletine aittir. Bu araziler, halkın faydalanması için tapu ile dağıtılır. Bu dağıtım, mülkiyetini vermek anlamında değildir. Dolayısıyla bunlar zekâta tâbi değildir. Bu topraklarda tasarruf sahipleri kiracı hükmündedir. Sahiplerinin verdikleri vergiler de kira ücreti kabul edilir. Bir arazide ise öşür ile kira ücreti bir araya gelemez.