İkrah sözlükte zorlama, iğrenme, tiksinme demektir. Fıkıhta ikrah, insanı, kerih görüp işlenmesini istemediği bir şey üzerine tehdit ile sorumlu tutmak ve sevketmektir. Diğer bir ifade ile ikrah, Zorlamak, bir kimseyi istemediği ve çirkin gördüğü bir işi yapmaya mecbur tutmak demektir.
İkrah, mülcî ve gayr-i mülcî olarak iki kısımdır. İkrah-ı müld, cana kıyma veya bir organı kesme veya bunlardan birine sebep olacak şiddetli bir darbe ile gerçekleşen ikrahtır ki rızayı yok eder, ihtiyarı ifsat eder. İkrah-ı gayr-i mülcî ise yalnızca gam ve elemi gerektiren bir darbe veya hapis gibi şeylerle yapılan ikrahtır. Rızayı yok ederse de seçimi ifsat etmez.
Mecelle’nin tarifi şöyledir: “İkrah; bir kimseyi korkutmak suretiyle rızası olmaksızın bir iş işlemek üzere haksız yere zorlamaktır.
İslâm’da, insana din, inanç ve vicdan özgürlüğü tanınmış; iradeyi baskı altına almak ve insanı rızası olmayan işlere zorlamak yasaklanmıştır. İkna etme, güzel öğüt, toleranslı davranış ve en güzel irşad ve eğitim metodunu bulup uygulamak İslâm’ın amacıdır. Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Ey Peygamber! insanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et. Onlarla en uygun şekilde mücadele et. Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanı da, doğru yolda yürüyenleri de çok iyi bilir” (en-Nahl, 16/125). “Dinde zorlama yoktur. Hak yol, bâtıl yoldan ayrılmıştır. Kim tâğutu inkâr edip Allâh’a iman ederse, muhakkak ki o, kopmayan sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah, her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilendir” (el-Bakara, 2/256).