Lügat olarak hüküm, “bir şeyi diğer bir şeye isnat etmektir.” Usulcülere göre ise hüküm, mükelleflerin fiillerine iktizâ (gereklilik), tah-yîr (seçme) veya vaz’ (ortaya koyma) yoluyla bağlanmış olan Allah’ın hitabının (ezelî kelâmının) eseridir. Buna şer’î hüküm denir.
Mesela, namazın farz olması şer’î bir hükümdür. Bu hüküm, mükellefin fiili olan namazla alakası bulunan İlâhî hitabın eseridir.
Şâfiîler’e göre hüküm, hitabın kendisidir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz’in ve müslüman devlet başkanınm (ve liyyül-emr) hitaplarına da hüküm denir. Çünkü bunlara itaatin gerekliliği ve meşruiyeti de yine İlâhî hitap ile sabittir.