İstihsan, kıyasın bir kısmıdır. Kıyaslar, celî (açık) ve hafi (gizli) olarak iki kısımdır. Eğer müctehidler, kıyasın şeklini ve illetini hemen anlayabiliyorlarsa bu celî bir kıyastır. Şayet müctehidlerce hemen anlaşılamıyorsa bu hafî bir kıyastır. İşte usulcülere göre istihsan bu tür kıyaslardandır. Diğer bir ifade ile istihsan, bir şeyi iyi ve güzel görmek, tercih etmek. Hukukçunun adalet ve insafla hareket ederek, özel bir delile dayanılmak sûretiyle genel kuraldan ayrılması anlamında bir fıkıh usûlü terimi.
İstihsan fıkhın delillerindendir. Tekrar belirtmek gerekirse İstihsan, müctehidin bir meselede, özel bir delil sebebiyle, o meselenin benzerlerinde verdiği hükümden vazgeçip başka bir çözümü benimsemesi, ya da iki farklı kıyas imkânı bulunduğunda, ilk bakışta dikkat çekmeyen kıyası (kapalı kıyası) gerekçe birliği açısından daha güçlü bulduğu için açık kıyasa tercih etmesidir.
Hanefî hukukçularından es-Serahsî (ö. 490/1097), istihsanın; Kıyası terkedip, insanlar için en uygun olanı almaktan, şahıs veya toplum bir meselede sıkıntıya düşünce müsamaha, kolaylık ve ruhsatlarla hareket etmekten ibaret olduğunu belirttikten sonra şöyle der: “Bunlardan çıkan sonuca göre istihsan; kolaylık sağlamak için zorluğu terketmektir. Bu da dinin aslı se esasıdır. Yüce Allah şöyle buyurulmuştur: “Allah, sizin için kolaylık diler, zorluk murad etmez” (el-Bakara, 2/185).
Hz Peygamber de bir hadisinde şöyle buyurmuştur:”Dinininiz en iyisi, en kolay olanıdır” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 32). Buna göre, dinde zorluk çıkarılmaması, kolaylık yollarının ortaya konulması asıldır. İstihsanın aslı da bundan ibarettir (es-Serahsî, el-Mebsut, X, 145; M. Ebû Zehra, Usûlü’l-Fıkh, Kahire, t.y., 253, 254).