Müctehidlerden bir kısmı bir mesele hakkında önceden ihtilaf ettikleri halde, daha sonra o meselenin hükmünde ittifak etseler o eski ihtilaf, bu icmâa engel olmaz. Fakat bir asırdaki bütün müctehidler, bir mesele hakkında ittifak etmişlerse, ondan sonraki asırlardaki müctehidlerin bu ittifaka karşı icmâda bulunmaları câiz değildir. Geçmiş âlimler, cehaletle ve hata yapmakla itham edilemez ve bir icmâ diğer bir icmâ ile giderilemez.
Bir asırdaki bütün müctehidler, bir meselenin hükmü hakkında iki kısma ayrılıp her kısım bir görüş üzerine ittifak etmiş ise bunlardan sonraki asırlardaki müctehidler, ancak bu iki görüşten biri üzerine ittifak edebilirler. Yoksa bu görüşten başka üçüncü bir görüş üzerine ittifak edemezler. Çünkü önceki asırda müctehidlerin bu şekilde sadece iki görüşe sahip olmaları, üçüncü bir görüşün olumsuzluğu hakkında bir icmâ demektir.
Mesela, Şâfiîler’e göre, iki yerden başka bir uzuvdan çıkan kan ile abdest bozulmaz. Sadece o uzvu yıkamakla taharet gerçekleşir. Hanefîler’e göre ise kan ile abdest bozulur, tekrar abdest alınmak suretiyle taharet gerçekleşir.
Sonraki asırlarda gelen müctehidler, bu kanın çıkmasından dolayı abdestin bozulmayacağında, taharet için hiçbir şey yapmanın gerekmediğinde ittifak etseler, bu geçerli bir icmâ olmaz.