Kubh, çirkin anlamına gelmektedir. Zina, haksız yere adam öldürme gibi hissî fiillerde mutlak olarak bulunan bir yasak, yasaklanan şeyin bizzat çirkinliğini gerektirirken, karineye bitişik olan bir yasak da yasaklananın başka bir şey sebebiyle çirkin olmasını gerektirir.
Satış ve kiralama gibi şer’î fiillerde ise mutlak yasaklama, yasaklananın vasıf olarak bir başkası sebebiyle çirkinliğini gerektirir. Bu sebeple yasaklanan vasıf olarak fâsid olsa bile asıl olarak sahihtir. Karineye bitişik olan bir yasaklama ise karinenin ifade ettiği şeyi gerektirir, O halde karine, bir şeyin bizzat çirkinliğine delalet ettiği durumda yasak ve bâtü olması gerekir. Başka bir şey sebebiyle çirkinliğe delalet ettiği takdirde de o başka şey, eğer onu kuşatırsa keraheti/mekruhluğu, vasıf olursa da fesadı/bozulmayı gerektirir.
Mesela, mezâmîn (babaların sülbündeki menileri) ve mülâkıhı (annelerin rahmindeki ceninleri) satmak, yasaklananın bizzat çirkinliğe delalet eden kısmından olduğu için bu konudaki yasaklama, bâtıl olmasını ifade eder.
Gasbedilen bir yerde namaz kılmak ise yasaklananın başkasından kaynaklanan çirkinliğe delalet ettiği ve o başkası da yasaklanan fiili kuşattığı için bu husustaki yasaklamanın mekruh olması gerekir. Buradaki karine ise başkasının hakkım işgaldir. Yoksa aslında namaz kılmak meşru olan şer’î bir fiildir. (Ömer Nasuhi Bilmen)