Miraç, sözlükte “merdiven, yükselme aracı” demektir. Terim olarak ise Miraç, Peygamber Efendimiz’in (sav) hicretten bir buçuk yıl önce Receb-i şerif ayının 27. gecesi ilâhı emirle Mekke-i Mükerreme’den Mescid-i Aksâ’ya götürülmesi ve oradan da semalara, sidretül-müntehâya (Sidretül-müntehâ: Yedinci kat gökte olup, Mi’raç esnasında Peygamberimiz’in ulaştığı son makamdır.) ve diğer yüce makamlara çıkarılmış olması, birçok İlâhî tecelliye mazhar olması demektir ki bir harika olarak Peygamberimiz’in özellikleri arasında bulunur. Resûl-i Ekrem Efendimiz’in [sallallahu aleyhi veseilem] Mescid-i Aksâ’ya bu şekilde gitmiş olduğu,
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
Okunuşu: Subhanellezi esra bi abdihi leylen minel mescidil harami ilel mescidil aksallezi barekna havlehu li nuriyehu min ayatina, innehu huves semiul basir.
Anlamı: “Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Ak-sâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir” (isrâ 17/1) âyet-i celilesiyle sabittir. Buna göre inkâr edenin küfre girdiği kabul edilir. Semalara ve sidretül-müntehâya gitmiş olduğu da meşhur hadis-i şerif ile sabittir ki inkâr eden dalâlet ehlinden sayılır. Arş (Arş: Yedi kat göklerin ve kürsînin üzerinde olup maddi âlemin bittiği yerdir) ve kürsî (Kürsî: Allah’ın büyüklüğünü gösteren bir varlık olup arşın altında olduğu büdirilmiştir) ile cennet ve cehennemi gördüğü de âhâd hadislerle nakledilmiştir, inkâr eden ise bid’at ehlinden sayılır.
Nebevî mi’racın bu şekilde üç mertebesi vardır. İlâhî kudrete göre bunların hiçbiri imkânsız değildir.