Yemekten sonra nasıl dua edilir? Peygamber Efendimiz (sav) yemekten sonra nasıl dua ederdi? İşte Peygamber Efendimiz’in yemekten sonra okuduğu dualar.
Dua, dinin aslı, ibadetin özü ve esasıdır. İnsanın kâinatı yoktan var eden ve her şeye hükmü geçen Allah Teâlâ’ya sığınması, O’na yalvarıp yakarması; kendi acziyetini, eksiklik ve zayıflığını itiraf etmesidir. İnsan olmanın gereği daima yardıma ve desteğe muhtacız. En hayırlı dua Allah’tan mağfiret dilemek ve dünya ve ahirette iyilik istemektir.
Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (sav) şöyle buyurmuştur;
“Allâh Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra kendisine hamd eden kulundan hoşnut olur.” (Müslim, Zikir, 89; Tirmizî, Et’ime, 18)
İşte Yemekten sonra okunan dualar ve anlamı
Ebû Ümâme -radıyallahu anh-‘den mervîdir ki: Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yemekten sonra şöylece duâ etmişlerdir;
Yemek duası arapça yazılışı
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ غَيْرَ مَكْفِىٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى عَنْهُ رَبَّنَا
Yemek duası arapça okunuşu
‘Elhamdulillahi kesiren tayyiben mübâraken fîhi ğayre mekfiyyin vela muvedda’in vela müsteğna anhu Rebbena’
Yemek duası anlamı
“Yâ Rabb! Sana, pek çok ve riya gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbul olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere ve hiç bir sûrette kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmaya devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıyacağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiyeceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz. Sen bizim Rabbimizsin; yani nîmetin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın.” (Buhârî, Et’ime, 54)
Yine Ebû Ümâme -radıyallahu anh-‘den rivayet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبَّنَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى رَبَّنَا
“Sana hamd ederiz ey Rabbimiz! Nîmetinden müstağnî değiliz. Her dâim senin in’âm ve it’âmına; yani bize nîmet verip yedirmene muhtacız. Bu taam da vedâ taamımız olmayıp daha çok hayırlı ömürler ihsan ile, nankörlük edilmeyen, dâima şükür edilen nîmet ver ey Rabbimiz, yani sana dâima şükredeceğiz.” (Buhârî, Et’ime, 54)
Bir defasında da şöyle demişlerdir:
لَكَ الْحَمْدُ رَبَّنَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى رَبَّنَا
“Yâ Rabb! Sana hamd ederiz. Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun nîmetlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir. Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz. Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir.”
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى كَفَانَا وَأَرْوَانَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مَكْفُورٍ
“Allah Teâlâ Hazretlerine hamdederiz. Bize kifayet edecek derecede yemek ve sâir nimetlerini ihsan buyurdu. Yedirdi ve kanasıya içirdi. Allah Teâlâ Hazretleri’nin azamet ve ulûhiyyetinin hakkını tamamiyle îfâ edebilmek kâbil değildir. Ve Allah Teâlâ Hazretleri’nin sayılmayacak kadar çok nimetleri hiç bir sûretle inkâr edilemez.” (Buhârî, Et’ime, 54)
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yine buyurmuşlardır ki: “Allah Teâlâ Sizden herhangi birinize yemek yedirdiği zaman:
اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيهِ وَاَطْعِمْنَا خَيْرًا مِنْهُ
“Ey Rabbimiz! Bunu bize mübarek ve bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir” desin.
Efendimiz, sofrasını kaldırdığı zaman şöyle derdi:
“Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzûrundan geri çevrilmeyip kabûl edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.” (Buhârî, Et`ime, 54; Ebû Dâvûd, Et`ime, 52; Tirmizî, Deavât, 55)
Şu duâ da yemekden sonra yapılan me’sûr duâlardandır.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى اَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ. اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاحْفَظْ صَاحِبَ الطَّعَامِ وَاْلٰاكِلِينَ وَلِمَنْ سَعَى فِيهِ وَلِجَمِيعِ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ. اَللّٰهُمَّ نَوِّرْ قُلُوبَنَا بِاَنْوَارِ مَحَبَّتِكَ وَذِكْرِكَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ. اَللّٰهُمَّ اَحْيِنَا حَيَاةً طَيِّبَةً بِالصِّحَّةِ وَالسَّلَامَةِ وَالْعَافِيَةِ فِي الدِّينِ وَالدُّنْيَا وَاْلٰاخِرَةِ اِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ. اَللّٰهُمَّ اِنَّا نَسْأَلُكَ تَمَامَ النِّعْمَةِ وَدَوَامَ الْعَافِيَةِ وَحُسْنَ الْخَاتِمَةِ. اَللّٰهُمَّ زِدْ وَلَا تَنْقُصْ بِحُرْمَةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَبِحُرْمَةِ الْفَاتِحَةِ
“Bizi yediren, içiren ve müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun. Allah’ım! Yemek sâhibini, yiyenleri, sofraya emeği geçenleri, bütün mü’min erkek ve kadınları mağfiret et ve onlara rahmet eyle! Allah’ım! Kalblerimizi muhabbetinin ve zikrinin nurlârıyla nurlandır, ey celâl ve ikrâm sâhibi Allah’ım! Allah’ım! Din husûsunda, dünyada ve âhirette sıhhat, selâmet ve âfiyet üzere güzel bir hayât yaşamayı lutfeyle! Şüphesiz Sen her şeye kâdirsin. Allah’ım! Sen’den nîmetin tamâmını (İslâm üzere ölüp cennete girmeyi), âfiyetin devâmını ve hüsn-i hâtime ile (güzel bir hâl üzere) vefât etmeyi isteriz. Allah’ım! Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Fâtiha-i Şerîfe hürmetine nîmetlerini artır, noksanlaştırma!”