Tevatür, ağızdan ağıza nakledilen kuvvetli, yaygın sözlerdir (çok yaygın söylenti) demektir. Diğer bir ifade ile tevatür, yalan söylemeleri aklen mümkün olmayan çok sayıda kalabalığın bir haberi birbiri ardınca haber vererek nakletmekte birleşmelerine denir. Tevatüren nakledilen bir şey, yalan söylemesi mümkün olmayan büyük bir topluluk tarafından iletilir. Böyle bir habere kesin gözüyle bakılır ve inanılır. Mesela Kur”an-ı Kerim asırlar boyunca Tevatüren nakledilmiş bulunan kutsal kitaptır. Bu durumda onun nazil olduğu şekliyle, hiç bir harfi bile değişmeden bize ulaştığına kesinlikle inanırız.
Tevatür iki şekilde olur. Bunlardan birincisi lafzen (veya lafzı) tevatürdür. Nakledilen haberin lafzında hasıl olan tevatürdür. Mesela (Yavuz Sultan Selim İran Şahı Şah İsmail”i Çaldıran’da bozguna uğrattı” haberi birbiri ardınca gelen çok sayıda haberci tarafından aynı söylerle ve birbirine yakın, yahutta aynı manaya gelen sözlerle nakledilir ve bu nakilde tevatür hasıl olursa buna lafzı tevatür denir. İkincisi manevi tevatür olup haberlerin lafzında değil, manasında hasıl olan tevatürdür. Mesela yine tevatür yoluyla nakledilen bir haberde “falanca zenginin bir fakire bir seferde beş milyon lira yardım ettiği” söylense, bu haberi nakledenler arasında beş milyonu bir seferde değil, üç taksitte verdi, nakit değil, ev yapması için arsa olarak verdi, bu miktarda malzeme bağışladı diyenler olsa, bağış olayı üzerinde birleşilmesine rağmen olayın naklinde kullanılan lafızlarda değil de manasında tevatür husule gelir ve buna manevî veya ma’nen tevatür tabir edilir.