Bir insan, en değerli varlığı olan canını Allah yolunda feda ederse kendisine şehid denilir. Bu çok yüce ve şerefli bir mertebedir. Allah uğrunda cihad ederken öldürülüp şehid olanların cenazeleri yıkanmadan, üzerlerindeki kanlı elbiseleri ile gömülür. Bu onların temiz olduklarının da bir işareti sayılmaktadır.
Şahid (Şehitlik) Allah katında çok üstün bir haldir. Kur’an-ı Kerim’de “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz belki onlar diridirler. Fakat siz bilmezsiniz” buyurmaktadır.
Şehidler mahşer günü kanlı elbiseleri ile diriltilecekler ve günahkâr kimselere şefaat etme yetkisine sahip olacaklardır.
İslâm fıkhında şehidler hakkında çeşitli hükümler vardır. Her öldürülen kimse şehid sayılmaz. Gerçek şehid olabilmek için harp meydanında öldürülmek, cünüp halde bulunmamak, akıllı ve müslüman olmak, buluğ çağına gelmiş olmak gibi şartların bulunması lazımdır. Harpde yaralanıp, daha sonra o yara sebebiyle ölen kimse de şehiddir. Ancak bu kimsenin cenazesi yıkanır ve öyle defnedilir.
Suda boğulan, ateşte yanan, ateşli hastalıklar sebebiyle ölen, ilim tahsili ederken vefat eden, yahut çocuk doğururken ölen bir kimse de şehiddir.
Ayrıca malını ve ırzını korurken öldürülen kimseler de şehddirler.
Sevgili Peygamberimiz (sav) şehidliğin ne kadar üstün bir mertebe olduğunu belirtmek için Uhud şehitlerini anlattığı bir hadis-i şeriflerinde: “Din kardeşleriniz Uhud harbinde şehid düşünce Allah onların ruhlarını yeşil kuşlar halinde yarattığı bir takım şekillere koydu. Şimdi onlar cennet ırmaklarına varıp sulanırlar. Cennet meyvelerinden yerler. Arşın gölgesinde asılı altın kandillere konup rahat ederler” buyurmuştur.