İtikaf, ibadet amacıyla ve belirli bir şekilde Camide veya Cuma namazı kılınan bir mescidde kalmak demektir. Tekrar belirtmek gerekirse itikâf, Bir mescidde veya o hükümdeki bir yerde itikâf niyeti ile durmaktan ibarettir. İtikaf, kelime olarak Arapça’da “Akefe” kökünden türemiştir. Hapsetmek, alıkoymak, bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak demektir.
İtikâf, vacip, sünnet, mendup (müstehab) diye üç kısma ayrılır.
Aslında itikâf alimlerin, çoğuna göre sünnet, hem de Resul-ü Ekrem’in uygulamasından hareketle sünnet-i müekke’dedir. Bazılarına göre de menduptur. Hanefi mezhebine göre de Sünnet-i Kifayedir. Yani bazı mü’minlerin yapmasıyla, bu sünnet ihya edilmiş olur.
Vacip itikaf:
Adanması halinde vacip itikaf olur. Mesela: “Allah rızası için on gün itikaf yapacağım.” diyerek adakta bulunan kişi, tan yeri ağarmadan önce itikaf için belirlediği bir mescide: “Ya Rabbi senin rızan için üzerime vacip olan itikafı eda etmeye niyet ettim.” diyerek girer ve adadığı günler süresince oruç tutar. Adadığı son günün akşam namazından sonra itikaftan çıkar.
Sünnet ve Müstahab itikâf:
Ramazanın son on gününde itikâfa girmekse sünnet itikâftır. Adanmayan ve Ramazan’ın son on gününün dışında yapılan itikâflar ise müstahab itikâflardır.
Vacip itikâfın en az müddeti bir gündür. Müstahab itikâfın belli bir süresi yoktur. Niyet edilerek bir saat bile bi camide itikâf yapılabilir.