Hayat insana Rabbinin verdiği bir armağandır; güllük gülistanla bir armağan. Ama gül dikensiz değildir. Hayat da…
Hayat denen gülistanın dikenleri güçlükler, zorluklar ve sıkıntılardır. Sabırsa bunlara göğüs germenin adı… Kimi zaman ağırlığından omuzlarımızın yorulduğu, ayaklarımızın titrediği elemlere katlanırız; kimi zaman sonucunda karşılaşacağımız güzelliklerin ümidiyle bazı lezzetlerden uzak durmak mecburiyetine… Kimi zaman da hiçbir şey beklemeden ve hiçbir şey ümit etmeden bekleriz, sadece bekleriz. Zahmetsiz rahmet ermez çünkü. Hayat yolculuğunda kapısında duracağımız sabır, kazanacağımız galibiyederin ve güzel sonuçların habercisidir; er ya da geç kapı açılacaktır çünkü.
Umut sanatkârının tutunduğu daldır sabır. Sayesinde sözümüzden veya kararlarımızdan dönmeden gereğini sonuna kadar yaparız; korukluktan olgunluğa ancak böyle geçileceğini biliriz. Sabrın eteklerine sıkı sıkıya tutunarak olacak olanı telâş göstermeden bekleriz; bu bize katlanma gücü verir, dayanıklılık kazandırır.
Sabrı ahlâk edinmiş kişi sözlerini yerine getirmek için sabreder. Namazlarına, oruçlarına sabırla devam eder. Allah”tan gelen nimetlerin lezzetine de, çekip aldığında yokluğunun elemine de sabreder. Yanındakilerin bir gün yok olacağını, Allah katında olanın ise kalıcı olduğunu bilmenin gücüyle sabretmeye devam eder. Korktuğunda, aç açıkta kaldığında, malını mülkünü kaybettiğinde tahammül gösterip sabreder. Allah yolunda başına gelen musibetlere yılmadan, zaafa düşmeden, dişini de özünü de sıkarak dayanır. Zalime boyun eğmeyip direnir, direnişini sabırla sürdürür. Mücadelenin kızıştığı zamanlarda da direnip sabretmeye devam eder. Doğru söylediği için dokuz köyden de kovulsa onuncusunu arayıp hakkın şahidiğine devam eder. Kınayanların kınamasına ve eziyetlerine aldırmadan, iman gücüyle dayanır. Hakkında söylenen iyi ve kötü sözlere sabreder. Allah”ın verdiklerinden yine O”nun yolunda harcayarak, kötülüğü iyilikle savarak kendisine düşmanlık güdeni sıcak bir dost yapıverene kadar sabreder. Sabır yarışında düşmanlarını geçer. Çehresinde kırışıklar artar zamanla, doğrudur. Ama o kalemin yazdığının, sabrettiğinde sevap, sabretmediğindeyse günah olduğunu bilir. Bu bilinçle, Rabbinin rızasına ermek için, yalnız Ona dayanıp güvenerek, sadece O”ndanyardım umarak sabreder, sabreder, sabreder.
Sabrı ahlâk edinmiş insan metanetli, mütevekkil, nefsine hâkim bir kişidir.
Sabırsız bir insandan anlayışsızlık, huzursuzluk, taşkınlık, fevri hareket1er, isyan ve ihanet beklenebilir.
Sabır, insanı olgunlaştırır, geliştirir ve güçlendirir, insan, sabrının tükendiğini hisseder bazen. Yûnus peygamber gibi yerini terkeder. Ama yine onun gibi pişmanlık zırhını giyip tövbe kulpuna yapışır ve sabrı daha bir güçlenmiş olarak döner kendisine.
Sabır, iç huzuruna, korkudan ve üzüntüden uzak oluşa, zor zamanlarda ferahlık ve esenliğe, insanlar arasında dostluk ve yardımlaşmaya kapı açar.