Beni Nadir Savaşı nedir ve Beni Nadir Savaşı nedenleri nelerdir. Beni Nadir Savaşı hakkında bilgi…
Beni Nadir Savaşı (Hicri 4. Yıl Reblülevvel Ayı)
Amr b. Ümeyye Amir kabilesinden iki insanı öldürmüştü. Bunların kan bedelinin ödenmesi gerekiyordu. Yahudilerle yapılan anlaşma gereği bu bedelin bir bölümünü Nadîr oğulları ödeyecekti. Bunu istemek için Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, Benî Nadîr kabilesine gitti. Görünüşte bunu kabul ettiler. Ama perde arkasından suikast yapmaya kalktılar. Bir kişinin gizlice üst kata çıkıp, Hz. Peygamberin başına taş bırakmasını planladılar. Amr b. Cahhâş isimli yahudi, başına taş atmak için üst kata çıktı. Onun bu niyeti Hz. Peygambere malûm oldu ve hemen Nadîr oğullan bölgesinden ayrıldı.
Yukarıda da anlatıldığı gibi Kureyş, Benî Nadîr yahudilerine mektup göndererek: “Muhammed’i öldürün yoksa biz kendimiz gelerek sizin de kökünüzü kazıyacağız” demişlerdi. Benî Nadîr, öteden beri islâm düşmanıydı. Kureyş’in bu mesajını aldıktan sonra bu işe daha da heveslendiler. Benî Nadîr, Hz. Peygambere haber göndererek: “Siz otuz adamınızı alarak gelin, biz de kendi rahiplerimizi hahamlarımızı alıp geleceğiz. Sizin sözlerinizi dinledikten sonra, eğer hahamlarımız sizi tasdik ederlerse, inkâr etmek hiç bir bahanemiz kalmaz” dediler. Hz. Peygambere zarar vermeye tamamen hazır oldukları için Allah Resulü: “Bir anlaşma yapmadığınız sürece size güvenemem” diye onlara haber gönderdi. Ama bu teklifi kabul etmediler. Hz. Peygamber, Benî Kureyzâ yahudilerinin yanma gitti. Onlarla yeni bir anlaşma yapmak istedi. Onlar da bunu kabul edip anlaşma yaptılar. Benî Nadîr yahudilerine bir örnek olmasına ve soydaşlarının böyle dini bir anlaşmayı yapmalarına rağmen onlar hiç bir şekilde anlaşma yapmaya yanaşmadılar. Sonunda Hz. Peygamber’e haber göndererek: “Siz üç adamınızı alıp gelin, biz de üç âlimimizi alıp gelelim. Eğer alimlerimiz size iman ederlerse biz de iman edeceğiz” dediler. Hz. Peygamber bu teklifi kabul etti. Ama yolda sağlam bir kaynaktan öğrendi ki, yahudiler kılıçlarını kuşanmış, geldiği zaman kendisini öldürmek için beklemektedirler.
Benî Nadîr’in bu azgınlığının çeşitli sebepleri vardı. Son derece sağlam kaleler içinde yaşıyorlardı. Oraları zaptetmek hiç de kolay değildi. Diğer bir sebep de Abdullah tbn Übeyy onlara haberci göndererek: “Hz. Muhammed’e boyun eğmeyin, Benî Kureyzâ yanınızda olacak, ben de 2.000 kişi alarak size yardıma geliyorum” demişti. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmaktadır:
“Münafıkların, kitap ehlinden inkâr eden dostlarına ‘Eğer yurdunuzdan çıka-nhrsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız: sizin aleyhinizde kimseye uymayız. Eğer savaşa tutuşursanız mutlaka yardım ederiz’ dediklerini görmedin mi?” (Haşr, 59/11)
Ama Benî Nadîr’in bütün beklenti ve ümitleri boş çıktı. Benî Kureyzâ onlarla birlik olmadı. Münafıklar da müslümanlarla savaşmaya, İslâm’a karşı durmaya cesaret edip gelemediler.
Hz. Peygamber onbeş gün kalelerini kuşattı. Kaidelerinin etrafını çevreleyen hurmalıkların bazı ağaçlarını kestirdi. Süheylî, Ravdu’l-Unuf isimli eserinde: “Bütün hurmalık kesilmedi, aksine Hz. Peygamber sadece özel bir cins hurma olan lî-ne hurma ağaçlarını kestirdi. Bu cins hurma, Araplar tarafından yenmezdi. O yüzden de bu ağaçlar kesilmişti” diye yazmaktadır. Bu durum, Kur’ân-ı Kerîm’de de anlatılmaktadır:
“Senin lîne hurmalarmdan kestirdiklerin ve kestirmeyip bıraktıkların, hepsi Allah’ın emriyle idi. Tâ ki Allah fasıldan rezil etsin.” (Haşr, 59/5)
Yahudilerin ağaç gövdelerinden siper olarak yararlanmamaları ve savaş esnasında müslümanlara engel teşkil etmemeleri için bu hurma ağaçları kesilmiş ve ortadan kaldırılmış olabilir. Sonunda Benî Nadîr, develer üzerinde taşıyabilecekleri ne kadar mallan ve eşyaları varsa alıp götürmeye ve Medine’den gitmeye razı oldular. Hepsi de evlerini terkederek çıkıp gittiler. Bunlar arasında Sellâm b. Übeyy el-Hakîk, Kinâne b. er-Rebr, Huyey b. Ahtab gibi liderleri Hayber’e gittiler. Oradaki yahudiler onlara o kadar saygı gösterdiler ki sonunda onları Hayber’in liderleri yaptılar. Bu olayı, Hayber’in fetih destanının başlangıcı olması bakımından da akılda tutmak gerekir.
Benî Nadîr her ne kadar yurdunu, yuvasını terkedip gitmişse de öyle bir gösterişle çıkıp gittiler ki sanki düğün yapıyormuş gibiydiler. Develere binmişler, birlikte şarkılar söylüyor, çalgılar çalıyorlardı. Oyuncu kadınlar def çalıyor, şarkı söylüyordu. Meşhur şair Urve b. el-Verd Absfnin karısını yahudiler satın almıştı. O da onlarla birlikteydi. Medinelilerin anlattığına göre; bu kadar eşya yüklü deve katarını hiç bir zaman görmemişlerdi.
Geride bıraktıkları silah yığını içinde 50 zırh, 50 miğfer ve 350 kılıç bulunuyordu. Bunların Medine’den çıkarılmalarına karar verildikten ve yol hazırlıkları yapıldıktan sonra ortaya şöyle bir problem çıktı: Ensânn, yahudi dinine geçmiş olan ve din birliğinden dolayı yahudilerin, birlikte götürdükleri çocukları ensâr tarafından durdurulmak istendi. Bunun üzerine Kur’ân-ı Kerîm’in şu âyeti indi:
“Dinde zorlama yoktur.” (Bakara, 2/256)
Ebu Dâvûd, Kitâbü’l-Cihâd bölümünün İslâm’a girmeyi istemeyen esirler7, başlığı altında bu olayı Abdullah b. Abbâs’ın rivayetiyle nakletmektedir.