Hz. Peygamber’in Giyimi, Güzel Koku Kullanması, Giyimindeki Zerafet ve Hz. Muhammed’in Sevdiği Ve Sevmediği Renkler bu sayfada derledik.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem her zaman tek tip giyinmezdi. Genel olarak giydiği elbise harmani, gömlek ve etekti. Kesinlikle şalvar don kullanmadı. Ama İmam-ı Ahmed’le dört sünen kitabının sahipleri, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve-sellem’in Minâ pazarında şalvar don satın aldığını rivayet etmişlerdir. Hâhz tbn-i Kayyim bundan dolayı “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in don şalvarı kullandığı tahmin edilmektedir” diye yazmıştır. Çorap giyme alışkanlığı yoktu. Ama, Necâşfnin gönderdiği siyah çorapları giymişti. Rivayete bakıldığında o çorabın deriden olduğu anlaşılmaktadır. Sarığının ucu bazen mübarek göğsüne doğru, bazan da omuzlarının arasına doğru sarkardı. Sangı çoğunlukla siyah renk olurdu. Sarığın altında başına geçirdiği bir takke bulunurdu. Sivri bir takke veya külah hiçbir zaman kullanmadı. Sangının altında başına geçirdiği bir takke bulunur ve: “Bizi müşriklerden farklı kılan, s?nğın altına takke takmamızdır” buyururdu.
Giyimde en çok çizgili kumaşları severdi. Arapça’da buna “Hıbere” derler. Bazan da Şam entarisi giyerdi. Kolları çok dar olduğundan abdest almak isteyince sıyıramadığından kollannı çıkarmak zorunda kalırdı. Cep ağızlarında ve yakalarında ipekli işlemeler bulunan Nûşirevân harmanisi de kullanmıştır. Vefatından sonra Hz. Aişe (ra) yamalı bir hırka ve çuha’dan bir eteklik çıkararak “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem işte bu elbiseler içinde vefat etti” demiştir. Rivayetlerde bildirildiğine göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kırmızı elbise de giymişti. Kırmızı, al renk demek olduğundan hadisçilerin çoğu bu genel anlamı kabul etmişlerdir. Ama îbn-i Kayyım Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in hiçbir zaman kırmızı elbise giymediğini ve erkeklerin kırmızı giymesini caiz bulmadığını söylemiştir. Kırmızı elbise dedikleri şey, üzerinde kırmızı çizgilerin bulunduğu bir tür Yemen kumaşından yapılan elbise olduğundan buna “kırmızı elbise” denmiştir. Bunu Peygamberimizin arasıra kullandığı iddia edilmiştir. Hadisçilerin çoğunluğu ise, kırmızı elbisenin böyle olduğunu gösteren hiçbir işaret bulunmadığını söylemiştir. Zerkânî de bu konuyu çok geniş bir şekilde anlatmıştır. Çeşitli rivayetlerden anlaşılmaktadır ki Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem siyah, kırmızı, yeşil, sarı, kısaca her renk elbise giymiştir. Ancak en sevdiği, beyaz renkli elbise idi. Bazan düz çizgili kumaştan bir bezi üzerine aldığı da olmuştur. Mübarek ayakkabıları sandal şeklindeydi. Bu; altında sadece düz bir taban olan, üzerinden bağlanan bir ayakkabı şekli idi. Yatağı, içine yün yerine hurma yapraklan doldurulmuş deriden bir yaygıydı. Divanı, bitki liflerinden yapılmış iplerle örülüydü. Bundan dolayı çoğu kez mübarek vücûduna o iplerin izleri çıkardı.
Necaşî ve Bizans kralına mektup yazmak isteyince yanındakiler: “Hükümdarlar mühürsüz yazıyı kabul etmezler” dediler. Bunun üzerine gümüşten bir yüzük yaptırdı. Üstündeki taşın yerine altalta “Muhammed-Resûl-Allah” yazılıydı. Bazı sahabîlerin rivayetine göre bu mührü sadece mühür basılması gerektiği zaman kullanır ve sağ elinin parmağına takardı. Savaşlarda zırh ve miğfer de giyerdi. Uhud savaşında mübarek vücûdunda iki zırh vardı. Kılıcı bazan gümüş kabzalı olurdu.
Hz. Peygamber’in Giyimindeki Zerafet
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem debdebe ve gösterişten nefret ederdi. Ama arasıra değerli ve güzel görünümlü elbiseler de giyerdi. Abdullah b. Abbâs (ra) Harûriyye’ye elçi olarak gittiğinde Yemen’in en kıymetli kumaşlarından yapılmış bir elbise giyerek gitti. Harûriyye: “Ey îbn-i Abbâs bu ne biçim elbise böyle!” deyince, Ibn-i Abbâs buna cevaben şöyle demiştir: “Bu giyinişime karşı mı çıkıyorsunuz? Ben Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’i en güzel elbiseler içinde gördüm” diye cevap verdi.
Abdullah b. Ömer son derece titiz bir insandı. Bir defasında çarşıdan bir Şam elbisesi satın aldı. Eve gelince üzerinde kırmızı çizgiler olduğunu gördü. Gidip geri verdi. Biri, bu olayı Hz. Aişe (ra)’nın kızkardeşi Esma (ra)’ya anlattı. Bunun üzerine Hz. Aişe (ra), Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in cübbesini getirerek cep ve kol ağızlarında ve eteğindeki ipek işlemeleri gösterdi.
Bazı hükümdar ve beyler. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e hediye olarak kıymetli elbiseler gönderdiler. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bunları kabul buyurdu ve bazen de giydi.
Sevdiği Ve Sevmediği Renkler
Renkler arasında sarı rengi çok severdi. Hadislerde bildirildiğine göre, arasıra sangına varıncaya kadar bütün elbiselerini san renge boyatarak giyerdi.[27] Beyaz rengi de çok severdi. Beyaz renk hakkında “Renkler içinde en güzel olanıdır” buyururdu.
Kırmızı elbiseyi sevmezdi. Bir keresinde Abdullah b. Ömer kırmızı elbise giyip gelince; “Bu ne biçim elbise?” buyurdu. Abdullah (ra) da gitti ve o giysiyi ateşe atıp yaktı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bunu duyunca, “Yakmaya gerek yoktu, bir kadına verseydi daha iyi olurdu” buyurdu.
Arabistan’da “Meğarra” denen kırmızı renkli bir toprak vardır. Eskiden bununla kumaş boyarlardı. Bu renk Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in hiç hoşuna gitmezdi. Bir keresinde Hz. Zeyneb (ra) bununla kumaş boyuyordu. Allah Resulü eve gelip de bunu görünce geri gitti.
Zeyneb (ra) durumu anladı ve kumaşı yıkayıp boyayı çıkarttı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tekrar eve geldiğinde o renkte birşey görmeyince içeri girdi.
Birgün kırmızı kıyafetli biri gelince Allah Resulü selamma cevap vermedi. Yine bir gün sahabe-i kiram binek develerinin üzerine kızıl renkte kilimler koymuşlardı. Allah Resulü: “Bu rengin aranızda revaç bulmasını istemiyorum” buyurdu. Sahabe-i kiram hemen koşup kilimleri çekip attılar.
Güzel Koku Kullanması
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem güzel kokuyu çok severdi. Herhangi biri güzel kokulu birşeyi hediye gönderdiğinde hiçbir zaman geri çevirmezdi. “Sük-te” denen Özel türden güzel bir koku vardı. Hz. Peygamebr sallallahu aleyhi vesellem bunu daima kullanırdı. Sahabe-i kiram şöyle demiştir: Allah Resulü, hangi sokaktan geçse orası güzel kokuyla dolardı. Çoğu kez “Erkeklerin güzel kokusu öyle olmalı ki güzel koku yayılıp renk görünmemelidir. Kadmlarınki ise, güzel koku yayılmayıp renk görülmelidir” buyurdu.