Zarar görmek deyiminin anlamı
Maddi ve manevi kayba uğramak, üzücü sonuçlarla karşılaşmak.
Örnek: Sizin yüzünüzden, en büyük zararı ben gördüm.
Örnek 2: Yaşanan kazada araba çok zarar görmüş.
Zararı yok deyiminin anlamı
Önemsenecek, rahatsızlık veriri bir durum yok anlamında nezaket ve rahatlatma sözü.
Örnek: Çocuğun bize zararı yok, bırakın otursun.
Örnek 2: Bırak kalsın, kimseye zararı yok.
Zarar gelmek deyiminin anlamı
Kötülük gelmek.
Örnek: Ondan zarar geleceğini bilsem, selam bile vermezdim.
Zarara uğramak deyiminin anlamı
* Kötü bir durumla karşılaşmak.
* Parasal kayba uğramak.
Örnek: Kapısına gideceğiz de zarara uğramasak bari.
Örnek 2: Bunu ucuza satıp da zarara uğramak istemem.
Zarar etmek deyiminin anlamı
Alışverişte elindekinin bir kısmını boşuna elden çıkarmak.
Örnek: Bu arabayı satarken zarar etmek istemem, o nedenle dikkatli kullanıyorum.
Zarara uğramış deyiminin anlamı
* Kötü bir durumla karşılaşmış.
* Parasal kayba uğramış.
Örnek: Sel baskınında zarara uğramış çiftçilerle görüştük.
Örnek 2: Ürünleri ucuza satıp zarara uğramışsın.
Zararı dokunmak deyiminin anlamı
Olumsuz ve üzücü sonuçların ortaya çıkmasında etkisi olmak.
Örnek: Sana zararı dokunmasın da, ne yaparsa yapsın.
Örnek 2: Kimseye zararı dokunmasını istemem.
Zararlı çıkmak deyiminin anlamı
Bir iş/olay sonunda maddi veya manevi kayba uğramak.
Örnek: O kadar uğraştım, yine de zararlı çıkan ben oldum.
Zarar vermek deyiminin anlamı
* Kötülük etmek.
* Birinin parasal kayba uğramasına sebep olmak.
Örnek: Zarar vermek değil amacım, sadece yardımcı olmak istemiştim.
Örnek 2: Adam bize zarar vermek için fiyatı iyice düşürmüş.
Zararda olmak deyiminin anlamı
* Alışverişte kâr elde edememek.
* Kötü duruma düşmek.
Örnek: İki gündür zararda olmak sinirimi bozuyor.
Örnek 2: İyi güzel de bu işe girişince zararda olmak da var.
Zararı dokunmamak deyiminin anlamı
Olumsuz ve istenmeyen bir etkisi olmamak.
Örnek: O bisikletin bize zararı dokunmaz, oraya bırakabilirsiniz.
Örnek 2: Köpeğim çok uysaldır, kimseye zararı dokunmaz.
Zarara sokmak deyiminin anlamı
Bir kişinin maddi veya manevi olarak zarar görmesine sebep olmak.
Örnek: İki günde bizi epey zarara soktular.
Örnek 2: İşiniz gücünüz beni zarara sokmak, biraz tutumlu davranın.
Örnek 3: Amacımız sizi zarara sokmak değil, aksine kazandırmaktır.