Göğüs germek deyiminin anlamı
* Çeşitli zorluklara dayanmak veya karşı koymak.
* Bir zorluğa dayanmak, karşı koymak.
* İftihara lâyık görmek.
Örnek: Bu güne birçok zorluklara göğüs gererek geldik.
Göğüs geçirmek deyiminin anlamı
* Sıkıldığını belli etmek için derin nefes alıp vermek.
* Üzülerek derinden soluk almak, içini çekmek.
* Üzüntülü bir şekilde soluk almak, içini çekmek.
Örnek: Eski hatıraları gözünde canlanınca derin derin göğüs geçirdi.
Göğsü kabarmak deyiminin anlamı
* Gururlanmak, övünç duymak.
* Kıvanmak, kıvanç, övünç duyumsamak.
* İftihar etmek, övünç duymak.
Örnek: Senin başarılarınla göğsüm kabarıyor oğlum.
Örnek 2: Oğlunun başarılarından göğsü kabardı.
Göğüs göğüse deyiminin anlamı
Biri diğerinin karşısında, anlamına gelir.
Örnek: Göğüs göğüse çarpışarak savaşı kazanmışlardı.
Göğüs vermek deyiminin anlamı
Eziyete, sıkıntıya katlanmak, tahammül etmek.
Örnek: Maddi sıkıntılar içinde, bu kadar göğüs vermek kolay değil.
Göğüs göğse deyiminin anlamı
Biri diğerinin karşısında, anlamına gelir.
Örnek: Göğüs göğse çarpışarak savaşı kazanmışlardı.
Göğüs ingisi deyiminin anlamı
Kalın ve orta çaptaki solunum borularının yangısı.
Göğüs bağır açık deyiminin anlamı
Özensiz bir kılıkta.
Örnek: Okula, göğüs bağır açık bir şekilde gelemezsin.
Göğüs darlığı deyiminin anlamı
Solunumu güçleştiren hastalık.
Göğüs ingini deyiminin anlamı
Solunum yollarının iltihaplanması.
Göğüs sesi deyiminin anlamı
Şarkıda bol ve ferah bir şekilde çıkarılan ses.
Göğsü daralmak deyiminin anlamı
* Güçlükle nefes almak.
* İçi sıkılmak.
Örnek: Göğsü daralmaya başlayınca, kapı ve pencereleri açtık.
Örnek 2: Anlatma şunları, göğsüm daralıyor.
Göğsünü kabartmak deyiminin anlamı
* Kıvanç duymaya, övünmeye, iftihar etmeye yol açacak bir şey yapmak.
* Bir olaydan dolayı kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek, gururlanmak, iftihar etmek.
Örnek: Milli takım, aldığı galibiyetlerle göğsümüzü kabarttı.
Örnek 2: Üniversiteyi kazanan öğrenciler, öğretmenlerinin göğsünü kabarttı.
Örnek 3: Evlatlarım başarılarıyla göğsümü kabartmaya devam ediyor.
Örnek 4: Babası, göğsünü kabartmış en baş köşede oturuyordu.
Örnek 5: Müdür, göğsünü kabartmış öğrencilere teşekkür konuşması yapıyordu.
Göğsünü germek deyiminin anlamı
Bir zorluğa dayanmak, karşı koymak, direnmek.
Örnek: Bu günlere tüm zorluklara göğsünü gererek geldi.
Örnek 2: Yıllarca bu hastalığa göğsünü germişti.
Örnek 3: Eleştirilere her zaman göğsünü germiş biri.
Göğsünü gere gere deyiminin anlamı
* Kendine güvenerek.
* Kıvanç duyarak, övünerek.
Örnek: Göğsünü gere gere çıktı ve şiirini okudu.
Örnek 2: Göğsünü gere gere takdir belgesini aldı.
Göğsü tıkanmak deyiminin anlamı
* Güçlükle nefes almak.
* İçi sıkılmak.
Örnek: Göğsü tıkanmaya başlayınca, kapı ve pencereleri açtık.
Örnek 2: Anlatma şunları, göğsüm tıkanıyor.
Göğsünü yırtmak deyiminin anlamı
Coşkunluğunu ortaya koymak, coşmak, cıvıldamak.
Örnek: Konser alanında bazı kişiler, göğsünü yırtmaya başladılar.