Bindiği dalı kesmek deyimin anlamı
Kendisi için gerekli ve yararlı olan şeyi kendi eliyle yok etmek.
Örnek: Geçimini sağladığın o tarlayı sakın satma, yoksa bindiğin dalı kesmiş olursun.
Örnek 2: O adamları işten çıkarmakla bindiği dalı kesti.
Kestiği tırnak olamamak deyiminin anlamı
Bir kimse, söz konusu olan kimseden değerce çok aşağı olmak.
Örnek: Çok saygısızsın, ablanın kestiği tırnak olamazsın.
Örnek 2: Çok abartma, sen o müdürün kestiği tırnak olamazsın.
Kesip biçmek deyiminin anlamı
* Parçalamak, doğramak, ameliyat etmek.
* Ağzına geleni söylemek, ileri geri konuşmak.
* Zorbalıkla korkutmak.
Örnek: Otları kesip biçmek için makine aldım.
Örnek 2: Bu doktorun kesip biçmesi nasıldır?
Örnek 3: Birden öfkelendi ve oradakileri kesip biçmeye başladı.
Örnek 4: Önüne geleni kesip biçmiş.
Kesip atmak deyiminin anlamı
* Detaylı düşünmeden kısa sürede kesin yargıya varmak.
* Kesin olarak çözmek, bitirmek.
Örnek: Banu, ilişkimizi böyle kesip atamazsın, konuşmalıyız.
Örnek 2: Beni dinlemeden anlamadan kesip atmanı affetmeyeceğim.
Örnek 3: Bir dedikodu yüzünden kesip atamazsın.
Örnek 4: Böyle kesip atman hiç doğru değil.
Örnek 5: Uzayan tartışmaları kesip atmak tercihimdir.
Örnek 6: Çocuksun deyip kesip atmakla hata ettim.
Yol kesmek deyiminin anlamı
* Yolu birilerinin geçişini engelleyecek şekilde kapatmak.
* Bir kişinin ilerlemesini engellemek.
* Issız yollarda soygunculuk yapmak, yolu tutup gelip geçeni soymak.
* Motor vb. hızını azaltmak, devrini düşürmek.
Örnek: Senin yolunu kesecek, engel olacak değilim. (M. Yesari)
Örnek 2: Düğün alayının yolunu kesmiş eşkıyalar.
Örnek 3: Motorun yanaşmasını bekliyorum, yol kestiği için şimdi hiç gürültü etmiyor. (Z. Selimoğlu)
Ümidini kesmek deyiminin anlamı
* Bir konuda ümit etmekten vazgeçmek.
* Artık ummaz olmak, olacağını beklememek, kavuşamayacağını anlamak.
Örnek: Ümidimi kestim iyice, kocam artık geri dönmeyecek.
Örnek 2: Bunu gerçekten anlamışım, ben de biliyormuşum gibi bir şeylerden ümit kestiğimi hatırlıyorum. (F. R. Atay)
Sesini kesmek deyiminin anlamı
* Konuşmasını aniden sonlandırmak.
* Birisinin konuşmasına engel olmak ya da verdiği cevapla konuşmasına imkân bırakmamak.
Örnek: Şunun sesini kesmek gerekir artık.
Örnek 2: Şunun sesini kesin, yoksa çıldıracağım!
Selamı sabahı kesmek deyiminin anlamı
* Bir kimse ile bütün iletişimini koparmak, küsmek.
* Dostluğu, arkadaşlığı, ahbaplığı kesmek, her türlü ilişkiye son vermek; selâmına bile karşılık vermemek.
* Biriyle her türlü ilişkisine son vermek.
Örnek: Onunla selâmı sabahı kesmişsin diyorlar, doğru mu?
Örnek 2: Onunla tamamıyla selamı sabahı kestim. Ne olursa olsun deyip adını bile artık ağzıma almaz oldum. (O. C. Kaygılı)
Sözünü kesmek deyiminin anlamı
* Birisinin konuşmasını durdurmak.
* Başkasının konuşmasına engel olmak.
* Sözünü bitirmeden susmak.
Örnek: Bu konunun önemini anlatabilmek için hemen sözünü kestim.
Örnek 2: Bir anda sözünü kesip kürsüden indi.
Sözünü balla kesmek deyiminin anlamı
* Bir kimsenin sözünü çok önemli ya da güzel bir söz kesmek.
* Sözünüzü kesmemi hoş görün; özür dilerim, sözünüzü kesmek zorunda kaldım anlamında kullanılır.
Söz kesmek deyiminin anlamı
* Ailelerle birlikte evlenmeye karar verildiğini belirten bir anlaşma yapmak.
* Evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek.
* Erkek ve kız ailesi çocuklarının birbiriyle evlenmesi konusunda anlaşmak.
Örnek: Söz kesildi, iki ay sonra düğün olacak.
Örnek 2: O evlenmek üzere söz kesmiş, işi pişirmiş. (H. R. Gürpınar)
Para kesmek deyiminin anlamı
* Çok para kazanmak.
* Devletin çok para basması.
Örnek: Bizim büfe âdeta para kesiyor.
Örnek 2: Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor. (H. R. Gürpınar)
Postayı kesmek deyiminin anlamı
* İlgilenmeyi bırakmak.
* İlişkiyi kesmek, gidip gelişi sona erdirmek.
* Bir kimse ile alakayı kesmek yada bir şeyi yapmaktan, yürütmekten vazgeçmek.
Merhabayı kesmek deyiminin anlamı
* Bir kimseyle küsmek, onunla konuşmamak.
* Biriyle ilgiyi kesmek, arkadaşlığa son vermek.
Örnek: Onunla merhabayı keseli epey zaman olmuştu.
Örnek 2: Ahmet abi hayırdır merhabayı kestin?
Örnek 3: Onunla merhabası uzun zaman önce kestim.
Kendi göbeğini kendi kesmek deyiminin anlam
* Kendi işini kendisi yapmak, kendi işini görmek.
* Gereksinim duyduğu yardımı kimseden alamayarak işini kendi görmek.
Örnek: Federasyon kendi göbek bağını kendi kesecektir. Kendi sorunlarını kendisi çözecektir.
Örnek 2: O her zaman kendi göbeğini kendisi kesmiş, kimseden yardım beklememiştir.
İflahını kesmek deyiminin anlamı
* Daha iyi bir duruma gelemez hâle getirmek.
* Gücünü tamamiyle yok edip bir daha karşı koyamayacak, düzelemeyecek, iş yapamayacak duruma getirmek.
Örnek: Ben adamın iflâhını keserim, anladın mı?
Hesabı kesmek deyiminin anlamı
* O güne kadar çalıştığı günlerin bedelini vererek bir kişiyi işten çıkarmak. İlgiyi kesmek.
* Alış verişi ya da ilgiyi kesmek.
Örnek: Dükkân sahibi, uzun zamandır borcunu ödemeyen müşterisinin hesabını kesti.
Örnek 2: Bu hırsızın hesabını kesip kanunn pençesine teslim etmeliyiz. (R.H.Karay)
Bindiği dalı kesmek deyiminin anlamı
* Kendisini destekleyen ya da kendisine faydası olan bir şeyi bizzat kendisi yok etmek, bir şeve zarar vermek.
* Kendisi için gerekli ve yararlı olan şeyi kendi eliyle yok etmek.
* Bir kişinin kendisi için yararlı olan bir şeyi kendi eliyle yok etmesi ortadan kaldırması.
Örnek: Geçimini sağladığın o tarlayı sakın satma, yoksa bindiğin dalı kesmiş olursun.
Örnek 2: Onunla yolunu ayırmakla bindiği dalı kesti.
Ahkam kesmek deyiminin anlamı
* Bilir bilmez konuşmak.
* Yapamayacağı şeyleri söyleyerek insanları korkutmaya çalışmak.
* Kendi düşüncelerine dayanarak birtakım yargılara varmak.
* Çekinmeden kesin yargılarda bulunmak.
* Kendi fikir ve düşüncelerine dayanıp bir takım yargılara varmak ve kendi fikir ve düşüncelerini iddialaşarak kabullendirmeye çalışmak.
Örnek: Sen kimsin de bana ahkam kesiyorsun Bre gafil.
Örnek 2: Devletler ancak kuvvetli ordu ile ayakta dururlar diye ahkâm çıkardı.
Acem kılıcı gibi iki tarafı kesmek deyiminin anlamı
* Birden fazla kişi ya da grupla iyi anlaşıp bu taraflar arasın da anlaşmazlık çıkaran, güvenilmez (kimse).
* Birbirine karşıt durumda her iki yandanmış gibi görünmek.
* Birbirine karşı olan iki tarafa aynı anda dostluk ya da düşmanlık göstermek, iki tarafı da idare etmeye çalışmak.
Örnek: Bizim müdür, acem kılıcı gibi iki tarfı da kesiyor; ama kimden yana olduğu belli değil.
Altın kesmek deyiminin anlamı
* Çok para kazanmak. Bir başka şekli; para kesmek.
* Çok fazla miktarda para kazanır olmak.
Örnek: Adamların açtığı büfe altın kesiyor sanki.
Asıp kesmek deyiminin anlamı
* Yasaları gözetmeden hareket etmek.
* Yapamayacağı büyük tehditler savurmak.
* İşkence etmek, zalimce tavırlarda bulunmak.
* Tehdit etmek, zalimce davranışlarda bulunacakmış gibi konuşmak.
Örnek: Dün haktan ve adaletten söz edenler, bugün iktidar olunca asıp kesmeye başladılar.
Ayağını kesmek deyiminin anlamı
* Bir yere gitmeyi bırakmak.
* Birini bir yere artık uğramaz duruma getirmek.
* Bir yere gitmez, uğramaz olmak.
* Birini bir yere artık uğramaz duruma getirmek.
* Sürekli olarak gittiği bir yere artık gitmemek.Samimi olan insanların sürekli olarak birbirlerine gelip gitmelerini bırakmak.
Örnek: Öyle korkutun ki o adamın ayağı kesilsin bu meyhaneden?