Kaymak gibi deyiminin anlamı
* Bembeyaz ve pürüzsüz.
* Tadı güzel ve yumuşak.
Örnek: Tüm bahçeyi kaymak gibi kar kaplamış.
Örnek 2: Bu kremi kullandığınızda cildinizin kaymak gibi olduğunu göreceksiniz.
Örnek 3: Hazırladığım yemek kaymak gibi olmuş, afiyet olsun.
Örnek 4: Hazırladığı dondurmalar kaymak gibi nefis olur.
Kaymak tutmak deyiminin anlamı
Sütün veya bir sıvının üzerinde kaymak oluşmak, kaymaklanmak.
Örnek: Süt kaymak tutmuş, alıp ayrı tabağa koydum.
Örnek 2: Salep yaptım, biraz beklettim hemen kaymak tutmuş.
Örnek 3: Üstü kaymak tutmuş çorbayı ocağa koydu.
Şirazesi kaymak deyiminin anlamı
Düzeni bozulmak. Not: Şiraze, eski kitapların sırtlarında yer alan ve yaprakların bir arada ve düzen içerisinde kalmasını sağlayan ibrişim kuşak.
Kaymak bağlamak deyiminin anlamı
Sütün veya bir sıvının üzerinde kaymak oluşmak, kaymaklanmak.
Örnek: Süt kaymak bağlamış, alıp ayrı tabağa koydum.
Örnek 2: Salep yaptım, biraz beklettim hemen kaymak bağlamış.
Örnek 3: Üstü kaymak bağlamış çorbayı ocağa koydu.
Kaymakaltı deyiminin anlamı
Yağı alınmış süt.
Kaymağını yemek deyiminin anlamı
Bir şeyin en büyük payını, kârını ele geçirmek.
Örnek. İşin kaymağını yiyen yüzde onluk bir kesim.
Örnek 2: Onlar, bu işin kaymağını yeme derdindeler.
Kaymağını almak deyiminin anlamı
Bir şeyin en büyük payını, kârını ele geçirmek.
Örnek: İşin kaymağını alan yüzde onluk bir kesim.
Örnek 2: Onlar, bu işin kaymağını alma derdindeler.