Kanlı bıçaklı olmak deyiminin anlamı
* Aralarında çok büyük düşmanlık bulunan.
* Birbirlerinin kanını dökecek, birbirlerini öldürecek kadar birbirlerine düşman olmak.
* İki tarafın birbirini öldürecek kadar düşman olması. Düşmanlığın kan dökecek raddeye gelmesi.
Örnek: Küçücük bir tarla yüzünden kanlı bıçaklı olduk.
Örnek 2: Bu iki aile kanlı bıçaklı kavgalı. Ne yapıp edip bunları bir şekilde barıştırmamız lazım.
Bıçak kemiğe dayanmak anlamı
* Sabrı taşmak, dayanacak noktayı geçmek.
* Çekilen sıkıntı artık katlanamayacak bir hâl almak.
* Kişinin yada varlığın artık yolun sonuna gelmesi başka bir seçeneğinin kalmaması.
Örnek: Bıçak kemiğe dayandı, artık bu yerde duramam.
Örnek 2: Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister. (A. Ağaoğlu)
Ağzını bıçak açmamak deyiminin anlamı
* Üzüntüden veya kırgınlıktan dolayı hiç konuşmamak.
* Kırgınlıktan, üzüntüden ya da herhangi bir sebepten ötürü söz söyleyecek durumda olmamak.
* Hiç konuşmamak,bildiği bir konuda sessiz kalmak,sakin ve sessiz kalarak bildiklerini başkalarına anlatmamak anlamlarına gelmektedir.
Örnek: Boşuna uğraşma, evin yanışına öyle üzülmüş ki ağzını bıçak açmıyor.
Örnek 2: Eşiyle boşandığından bu yana Fatma’nın ağzını bıçak açmıyor.
Bıçak gibideyiminin anlamı
İnce, keskin.
Bıçak gibi kesmek deyiminin anlamı
* Çok keskin olmak.
* Birdenbire ve tamamen ortadan kaldırmak, sonuçlandırmak.
Örnek: Bu balta bıçak gibi kesiyor.
Örnek 2: İlişkilerini bıçak gibi kesti.
Örnek 3: Satış görüşmeleri bıçak gibi kesildi.
Örnek 4: İlaç ağrıyı bıçak gibi kesti.
Bıçak suyu kesiyor deyiminin anlamı
Çok körleşmiş anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Bıçak suyu kesiyor, bilemek lazım.
Bıçak atmak deyiminin anlamı
* Bir hedefe bıçak fırlatmak.
* Bıçaklamak.
* Ameliyat etmek.
Bıçak çekmek deyiminin anlamı
Üzerindeki bıçağı birden eline alarak birine saplamaya hazırlanmak.
Bıçak vurmak deyiminin anlamı
* Bıçakla kesmek.
* Bıçaklamak.
Bıçak kınını kesmez deyiminin anlamı
Ne kadar sert ve öfkeli olursa olsun, hiçbir kişi yanındakilere, yakınlarına kolay kolay zarar vermez.
Örnek: Bıçak kınını kesmez dersler, merak etme sana sorun çıkarmaz.
Bıçaksırtı deyiminin anlamı
Çok az (fark), çok yakın (aralık).
Örnek: Bıçaksırtı bu yarışı da kaybettik.
Örnek 2: Bu defa bizim at bıçaksırtı kazandı.
Çenesini bıçak açmamak deyiminin anlamı
Sıkıntı ve üzüntüden konuşamamak.
Örnek: Hiçbirimizin çenesini bıçak açmıyordu. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Bıçak sırtı deyiminin anlamı
Bıçağın keskin olmayan ters tarafı.
Örnek: Bıçak sırtı ile ceviz kırıyordu.
Örnek 2: Sinirinden bıçak sırtı ile masaya sertçe vurdu.
Bıçak gibi kesilmek deyiminin anlamı
Söz, konuşma, sohbet birden bitmek, duruvermek.
Bıçak gibi saplanmak deyiminin anlamı
Sancı, ağrı birden ve güçlü olarak gelmek.
Bıçak altına yatmak deyiminin anlamı
Ameliyat olmak.
Örnek: Ayşe bugün bıçak altına yatıyor, haberiniz var mı?
Ağzını bıçak açmamak deyiminin anlamı
Üzüntüsünden söz söyleyecek durumda olmamak.
Örnek: O gittiği günden beri Zeynep kadının ağzını bıçak açmıyor. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Bıçak bıçağa gelmek deyiminin anlamı
Bıçakla birbirine saldıracak kadar zorlu kavga etmek.
Bıçak silmek deyiminin anlamı
Bir işi bitirmek.
Bıçak yemek deyiminin anlamı
Bıçaklanmak.
Bıçak sırtı kadar deyiminin anlamı
Çok yakın.
Sırtından bıçaklamak deyiminin anlamı
İhanet etmek.
Örnek: Arkadaşların birbirini sırtından bıçaklaması doğru değil. Bunu ancak düşmanlar yapabilir. (S. Dölek)