Kanı ağır deyiminin anlamı
Davranışları yavaş, sevimsiz, konuşması insana sıkıntı veren, hoşa gitmeyen kimse.
Örnek: Kanı ağır adamlarla dostluk kurmam.
Örnek 2: Dayısının kanı ağır olduğundan, yanına pek uğramazdı.
Kanı kaynamak deyiminin anlamı
* Hareketli, coşkun ve kıpırdak olmak.
* Birine içten bir sevgi beslemek, yakınlık duymak.
Örnek: Gençlerin kanı kaynıyor, bol bol dans ettiler.
Örnek 2: Çocuğa, ilk rastladığımda kanım kaynamıştı.
Örnek 3: Sınıfa yeni gelen öğretmene çocukların kanı kaynamıştı.
Kanına susamak deyiminin anlamı
Belâsını aramak, kendisinin öldürülmesine yol açacak bir davranışta bulunmak.
Örnek: Kanına mı susadın sen, o katilin üstüne böyle gidilir mi hiç!
Örnek 2: Buralardan geçerken dikkatli davran, kanına mı susadın sen?
Kanı pahasına deyiminin anlamı
Yaralanmayı veya öldürülmeyi göze alarak.
Örnek: Kanım pahasına da olsa, o adamlara, buradan adımlarını attırmayacağım.
Örnek 2: Kanı pahasına bu yurdu savunmuş dedelerimiz.
Kanlı yaş dökmek deyiminin anlamı
Büyük üzüntüyle ağlamak.
Örnek: Babalarının ardından tüm aile kanlı yaş döktü.
Kanıyla ödemek deyiminin anlamı
Yaptığı işin cezasını hayatıyla ödemek.
Örnek: Yaptığını kanıyla ödettiler zavallıya.
Kanına dokunmak deyiminin anlamı
Çok öfkelenmek, sinirlenmek.
Örnek: Kanına dokunacak sözler etmeye başlayınca kavga çıktı.
Örnek 2: Yaptıkları çok kanıma dokundu.
Kanına işlemek deyiminin anlamı
* Bir şeyi aşırı ölçüde benimsemek.
* Büyük ölçüde etkisinde kalmak.
Örnek: Torpil ve rüşvet bu yöneticilerin kanına işlemiş.
Örnek 2: Tembellik bu çocuğun kanına işlemiş.
Örnek 3: Otuz yıllık memuriyetten sonra, memur ruhu kanına işlemiş.
Örnek 4: Kendi şirketinde çalışıyor, liderlik kanına işlemiş.
Kanını yerde koymak deyiminin anlamı
Birini öldüreni ölümle cezalandırmamak.
Örnek: Kanını yerde koymak istemeseler de adalete güveniyorlardı.
Kanı başına sıçramak deyiminin anlamı
Çok sinirlenmek, öfkelenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.
Örnek: Kanı başına sıçramıştı, sağa sola bağırıp duruyordu.
Örnek 2: Onu görünce kanım başıma sıçradı.
Kanı donmak deyiminin anlamı
Donakalmak, çok şaşırmak.
Örnek: Anlattıklarını işitince kanım dondu, inanamadım.
Örnek 2: Hırsızla karşı karşıya kalınca kanım dondu, ne yapacağımı bilemedim.
Örnek 3: Olayı hatırladıkça hala kanım donuyor.
“Yaşananları dinleyince insanın kanı donuyor.
Kanı kurumak deyiminin anlamı
* Çok usanmak, çok bıkmak.
* Bitkin, yorgun, cansız duruma düşmek.
Örnek: Sizin isteklerinizden kanım kurudu benim.
Örnek 2: Kanı kuruyuncaya kadar temizlik yaptı.
Kanı temizlenmek deyiminin anlamı
Öldürülenin arkasından, öldüren kişi veya yakınlarından birini öldürerek öç almak.
Örnek: Hırto aşireti, kanı temizlenmek için birini görevlendirmiş.
Kanını kaynatmak deyiminin anlamı
Heyecanlandırmak, coşturmak.
Örnek: Şu görüntüler insanın kanını kaynatıyor.
Örnek 2: Her konserinde izleyicilerin kanını kaynatmayı başarıyor.
Kanı yerde kalmak deyiminin anlamı
İntikamı alınmamak. Yapılan bir kötülüğün hesabı sorulmamak.
Kanı ısınmamak deyiminin anlamı
Birinden elektrik alamamak, yakınlık hissedememek.
Örnek: Yeni patrona kanı ısınmadığı için işten ayrıldı.
Örnek 2: Okul müdürüne bir türlü kanım ısınmadı.
Kanı bozuk deyiminin anlamı
Soysuz, iğrenç işler yapmaktan geri durmayan.
Örnek: Toplum bu kanı bozuk insanlardan temizlenmelidir.
Örnek 2: Kanı bozuk biri olduğu söyleniyor.
Kanına girmek deyiminin anlamı
* Birini öldürtmek veya öldürmek.
* Bir şeyi harcamak, ziyan etmek.
* Bir kızın bekaretini bozmak.
Örnek: Kan davası nedeniyle adamın kanına girdiler.
Örnek 2: Şu paranın da kanına girdin ya, yazıklar olsun sana.
Kanı sıcak deyiminin anlamı
Sevimli, kendisini sevdiren, sempatik, sıcakkanlı.
Örnek: Kanı sıcak bir öğretmendi.
Kanı ısınmak deyiminin anlamı
Birine karşı yakınlık duymak, ondan elektrik almak.
Örnek: Size kanım ısındı, iyi bir insana benziyorsunuz.
Örnek 2: Yeni patrona kanı ısınmadığı için işten ayrıldı.
Örnek 3: Türkçe öğretmenine kanım ısındı, çok güler yüzlü biri.
Kanını kurutmak deyiminin anlamı
Canından bezdirmek.
Örnek: Akşama kadar bu çocuklar kanımı kuruttular.
Kanına ekmek doğramak deyiminin anlamı
* Birinin ölümüne yol açarak sevinmek.
* Birini küçük düşürmek, birine zarar vermek.
Kanı başına toplanmak deyiminin anlamı
Çok sinirlenmek, öfkelenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.
Örnek: Kanı başına toplanmıştı, sağa sola bağırıp duruyordu.
Örnek 2: Onu görünce kanım başıma toplandı.
Kanı başına çıkmak deyiminin anlamı
Çok sinirlenmek, öfkelenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.
Örnek: Kanı başına çıkmıştı, sağa sola bağırıp duruyordu.
Örnek 2: Onu görünce kanım başıma çıktı.
Kanı içine akmak deyiminin anlamı
Derdini dışa vuramamak.
Örnek: Kanı içine akar, ağzını açıp tek laf etmez.
Örnek 2: Kanını içine akıtmayı bırak da sana yardımcı olalım.
Kanı sulanmak deyiminin anlamı
Kansızlığa uğramak.
Örnek: Kanı sulandığı için doktor ilaç vermiş.
Kanını içine akıtmak deyiminin anlamı
Sıkıntısını belli etmemek.
Örnek: Kanını içine akıtma, sorunlarını bizimle paylaş ki sana yardımcı olalım.
Kanı çekilmek deyiminin anlamı
Donakalmak, çok şaşırmak.
Örnek: Haberi duyunca kadının kanı çekildi.
Örnek 2: Olayı hatırladıkça hala kanım çekiliyor.
Örnek 3: Yaşananları dinleyince insanın kanı çekiliyor.
Örnek 4: Hırsızla karşı karşıya kalınca kanım çekildi, ne yapacağımı bilemedim.
Kanlı bıçaklı olmak deyiminin anlamı
Birbirlerinin kanını dökecek, birbirlerini öldürecek kadar birbirlerine düşman olmak.
Örnek: Küçücük bir tarla yüzünden kanlı bıçaklı olduk.
Örnek 2: Üç kuruşluk para yüzünden onunla kanlı bıçaklı oldu.
Kanlısı olmak deyiminin anlamı
Birinin katili olmak.
Örnek: Kanlısı olduğu için, sürekli kendini gizlemeye çalışıyordu.
Kanlı yaşlar dökmek deyiminin anlamı
Büyük üzüntüyle ağlamak.
Örnek: Babalarının ardından tüm aile kanlı yaşlar döktü.
Kanlı canlı deyiminin anlamı
Sağlıklı, sapasağlam, dinç ve diri olduğu yüzünden belli olan.
Örnek: Kanlı canlı oluncaya kadar hastanede tutuldum.
Örnek 2: Karşısında duran, kanlı canlı öz oğluydu.
Kanlı katil deyiminin anlamı
Çok insan öldürmüş veya birini vahşice öldürmüş katil.
Al kanlara boyanmak deyiminin anlamı
* Şehit olmak, vurulup ölmek ya da yaralanıp kan içinde kalmak.
* Yaralandığı için çeşitli yerlerine kanlar bulaşmak.
Örnek: Arabadan düşüp yuvarlanınca al kanlara boyanmıştı.
Örnek 2: Bir bahar akşamında al kanlara boyandı yiğidim.
Örnek 3: Mehmetçik, bir hain kurşunla al kanlara boyanmıştı.
Altın leğene kan kusmak deyiminin anlamı
varlık içinde hastalık veya sıkıntı çekerek yaşamak.
Aralarında kan olmak deyiminin anlamı
Aralarında kan davası bulunmak.
Örnek: Aralarında kan olan insanlar, birbirinden kaçarlar.
Benzi kanlanmak deyiminin anlamı
Sağlıklı duruma gelmek, canlanmak.
Benzinde kan kalmamak deyiminin anlamı
Kansızlık sebebiyle yüzü sararmak.
Benzine kan gelmek deyiminin anlamı
Sağlığı düzelip yüzünün rengi eski durumuna dönmek, sağlığını kazanmak, canlanmak.
Örnek: Biraz bakılınca çocuğun benzine kan geldi.
Örnek 2: Yirmi dört saat evvel Allah’tan ziyade Abdülhamit’ten korkan kâtiplerin henüz benizlerine kan gelmemişti. (Ö. Seyfettin)
Kan kusup kızılcık şerbeti içmek deyiminin anlamı
Çok sıkıntı ve üzüntü çektiği hâlde durumunu iyi göstermek, şikayetçi olmamak, suskun kalmak.
Örnek: Kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyecek kadar devletimize bağlıyız.
Örnek 2: Anam üzülmesin diye, kan kusup kızılcık şerbeti içtim derim.
Örnek 3: Hayat bazen kan kusup kızılcık şerbeti içtim demeyi gerektirir.
Burnu bile kanamamak deyiminin anlamı
Tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak.
Örnek: On takla atan arabadan, burnu bile kanamadan çıktı, şaşılacak şey doğrusu.
Örnek 2: Otomobillerine kamyon çarpmış, ama onun burnu bile kanamamış.
Kan revan içinde deyiminin anlamı
Her yanı kana bulanmış bir durumda, anlamını taşır.
Örnek: Kazadan kurtulmuştu, ama kan revan içindeydi.
Örnek 2: Kan revan içinde kapıdan girince hepimiz donup kaldık.
Kan ter içinde kalmak deyiminin anlamı
Çok yorgun, terli, bitkin ve perişan durumda olmak.
Örnek: Elindeki kazmayı bırakmaya niyetli değildi, kan ter içinde kalmış bedenini doğrultarak yüzüme baktı.
Örnek 2: İşte şimdi de kan ter içinde oturdum masanın başına. (N. Hikmet)
Kan revan içinde kalmak deyiminin anlamı
Her yanı kana bulanmak.
Örnek: Kazadan kurtulmuştu, ama kan revan içinde kalmıştı.
Örnek 2: Kan revan içinde kalmış halde gelince hepimiz donup kaldık.
Kan tutmak deyiminin anlamı
* Kan gördüğünde bayılmak.
* Şok geçirmek.
Kan gövdeyi götürmek deyiminin anlamı
Çok kan akıtılmış olmak, çok insan öldürülmek.
Örnek: Düşmanla göğüs göğüse gelmiştik, biliyordum ki birazdan kan gövdeyi götürecek ve pek çoğumuz ölecekti.
Elini kana bulamak deyiminin anlamı
Birini öldürmek veya yaralamak.
Örnek: Zavallı çocuk, boş yere elini kana buladı.
Kan kaybetmek deyiminin anlamı
* Herhangi bir nedenle vücuttan çok kan akmak.
* Güçsüzleşmek, etkisini kaybetmek.
Örnek: Kadın o kadar kan kaybetmiş ki az daha ölecekmiş. (M. Ş. Esendal)
Kan vermek deyiminin anlamı
* Hastaya, yaralıya kan aktarmak.
* Kan nakli için kan aldırmak.
Gözleri kan çanağı olmak deyiminin anlamı
* Uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak.
* Sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak.
Örnek: Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü.
Örnek 2: Gözlerin kan çanağına dönmüş, Sen hala çalışıyor musun?
Örnek 3: Ben ne yaptım da, gözlerin kan çanağına döndü birden?
Örnek 4: Öfkeden gözleri kan çanağına dönmüş bu insanları, nasıl huzura kavuşturacaksınız?
Örnek 5: Kerem’in kusacağı geliyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. (Y. Kemal)
Kan gütmek deyiminin anlamı
Kan dökerek öç almayı istemek.
Örnek: Kan gütmekle başını belaya sokarsın, bırak adalet cezasını versin.
Kaleminden kan damlamak deyiminin anlamı
* Yazdıkları acı ve dokunaklı olmak.
* Etkili yazı yazmak.
Örnek: Kaleminden kan damlamış mübarek, ne güzel yazmışsın.
Örnek 2: Bu köşe yazarının kaleminden kan damlardı.
Örnek 3: Kaleminden kan damlayan kavgacı yazarları sevmiyordu. (T. Buğra)