Uyku çekmek deyiminin anlamı
* Belirli bir süre uyumak.
* Rahat ve huzurlu bir şekilde çok uyumak.
* Uzun ve dinlendirici bir uyku uyumak.
Örnek: Eve gidip şöyle bir uyku çekeceğim.
Örnek 2: Erken yattığı gamlı gecelerde geniş kanepenin üstünde uykusunu çekiyordu. (M. Ş. Esendal)
Uykusu ağır olmak deyiminin anlamı
* Uykudan zor uyanmak.
* Gürültülü ortamlarda ve sarsmakla bile uyanmayan kimseleri nitelemek için kullanılır.
Örnek: Uykusunun ağır olduğunu herkes bilirdi.
Örnek 2: Onun uykusu ağırdır, rahatsız olmaz.
Uykusu kaçmak deyiminin anlamı
* Uykudan uyanıp, uykusu geçmek, tekrar uyuyamamak.
* Uyumak için yatağa girmişken ve uyuyacak durumdayken, herhangi bir nedenle uyuyamamak.
* Tedirgin olmak, kaygılanmak.
Örnek: Uykusu kaçmış, yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu.
Örnek 2: Bir olta nasıl yapacağım diye uykularım kaçtı. (S. F. Abasıyanık)
Uykusunu almak deyiminin anlamı
* İhtiyaç duyduğu kadar uyumak, uyandığı zaman uykusuzluk ve yorgunluk hissetmemek.
* Gerektiği kadar uyumuş olmak.
* Uykusunu yeterince uyumak.
Örnek: Epeydir yatıyorsun, uykunu almış olmalısın.
Uykusunu alamamak deyiminin anlamı
Uyku ihtiyacı hissetmek.
Örnek: Dün akşam geç yattığından uykusunu alamamıştı.
Uykuya dalmak deyiminin anlamı
* Uyumaya başlamak.
* Rahat ve derin bir şekilde uyumak.
Örnek: Sonunda uykuya dalınca, ay ışığı uyuyan denizcilerin mutlu yüzlerini apak aydınlattı. (Halikarnas Balıkçısı)
Gözüne uyku girmemek deyiminin anlamı
* Uyumamak.
* Hiç uyuyamamış olmak ya da uykusuz kalmak.
Örnek: Dünkü tartışma yüzünden bütün gece gözüme uyku girmedi.
Örnek 2: Meraktan gözüne uyku girmemişti.
Gözünden uyku akmak deyiminin anlamı
Çok uykusu gelmek, uykusunun geldiği hâlinden belli olmak, uykudan gözleri kapanır gibi olmak.
Örnek: İki gündür yoldaydık, hemen hemen hiç uyumamıştık, uyku gözlerimizden akıyordu.
Örnek 2: Çocukcağızın gözlerinden uyku akıyor, şunu yatağına yatırın.
Deliksiz uyku deyiminin anlamı
* Hiç uyanmadan uyumak.
* Hiç uyanmadan, çok rahat, uzun süre uyunulan uyku.
* Gece yattığı saatten sabah uyanacağı zamana kadar hiç bir şekilde uyanmaması, aralıksız bir şekilde uyuması, uykuya doyması.
Örnek: Bu gece deliksiz bir uyku çekip yorgunluğumu atmak istiyorum.
Uyku bastırmak deyiminin anlamı
* Uyanık kalması zor olacak şekilde uykusu gelmek.
* Aşırı derecede uykusu gelmek, uyuma isteği duymak.
Örnek: Yemekten sonra bir uyku bastırır, kafamı kaldıramazdım.
Örnek 2: İkimiz de esniyorduk, uyku bastırıyordu. (O. C. Kaygılı)
Uykusu gelmek deyiminin anlamı
* Uyku ihtiyacı duymak.
* uyuma gereksinimi, isteği duyumsamak.
Örnek: Uykum gelmesin diye sık sık yüzümü yıkadım.
Örnek 2: Bu saatlerde onun uykusu gelir.
Uykuda olmak deyiminin anlamı
Yürütülmemek, olduğu gibi durmak.
Uykusu derin olmak deyiminin anlamı
Gürültülü ortamlarda ve sarsmakla bile uyanmayan kimseleri nitelemek için kullanılır.
Örnek: Onun uykusu derin olur, kolay kolay uyanmaz.
Örnek 2: Uykusu derin olduğu için bizi duymaz.
Örnek 3: Benim de çocuğumun uykusu derin olsaydı iyi olurdu.
Ebedî uykuya dalmak deyiminin anlamı
Ölmek.
Örnek: Bu mezarda iki harp ve aile kahramanı ebedî uykusuna dalmıştı. (A. Gündüz)
Örnek 2: Ebedî uykuya dalmasından sonra bayraklar yarıya indirildi.
Gaflet uykusundan uyandırmak deyiminin anlamı
Bilgisizlikten, idraksizlikten kurtarmak.
Örnek: Sanki Orhan Veli’nin okuyucuyu gaflet uykusundan uyandırmak için yazdığı mısra rakı şişesinin içindeymiş gibi. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Bu milleti gaflet uykusundan uyandırmak için güçlü liderlere ihtiyaç var.
Örnek 3: Ne zaman bu gaflet uykusundan uyanacaksınız, merak ediyorum.
Örnek 4: Ölüm bizi uyandırmadan, Sen bizi bu gaflet uykusundan uyandır Rabbim.
Gaflet uykusuna dalmak deyiminin anlamı
* Dalgınlıktan ileri gelen uyuşukluk içinde olmak;
* İdraksizlik, bilgisizlik, aymazlık içinde olmak.
Örnek: Gaflet uykusuna dalmışsın içeri giren çıkan belli değil.
Örnek 2: Doğa konusunda bu insanlar gaflet uykusuna dalmış, daha etkili adımlar atmalıyız.
Gözü uyku tutmamak deyiminin anlamı
Uykusuzluk çekmek ya da herhangi bir nedenle uyuyamamak.
Örnek: OO gece Aşağı Sazan’ın gözünü uyku tutmamıştır, birçok pencerede ışık vardır. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: O gece gözüm uyku tutmamış, sabaha değin olayı düşünmüştüm.
Örnek 3: İlk defa kızından ayrıldığı için sabaha kadar gözünü uyku tutmadı.
Tilki uykusuna vermek deyiminin anlamı
Uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak.
Örnek: Muzafferiyeti sonuna kadar yudum yudum içebilmek için kendimi tilki uykusuna verdim. (F. Celâlettin)
Örnek 2: Nasıl da yakalandık, tilki uykusuna vermiş kendini meğer.
Uyku dağıtmak deyiminin anlamı
Uyumasına engel olmak.
Örnek: Uykumu dağıtmak için birkaç fincan kahve içtim.
Örnek 2: Uykumu dağıtmak için bahçede birkaç tur attım.
Uyku kestirmek deyiminin anlamı
Kısa bir süre uyumak.
Örnek: Ben de bu sayede biraz uyku kestirip kuvvetimi telafi ettim. (A. Gündüz)
Örnek 2: Ben odamda bir saat uyku kestirip geleceğim.
Uyku nedir bilmeden deyiminin anlamı
Dinlenme imkânı bulamadan.
Örnek: Uyku nedir bilmeden sabahlara kadar sınavlara çalıştığımızı bilirim.
Örnek 2: Askerlerimiz uyku nedir bilmeden sınırlarımızı korumak için ayakta. Bizler de dualarımızla yanlarındayız.
Uyku tutmamak deyiminin anlamı
Herhangi bir nedenle uyuyamamak.
Örnek: İkisini de uyku tutmamıştı. Yan yana uzanmış, yorganı çenelerine kadar çekmiş, gözleri sonuna kadar açık dertlerine yanmışlardı. (A. İlhan)
Uyku vermek deyiminin anlamı
Uyuma isteği duyurmak, uyutucu özelliği olmak.
Örnek: Sıkılıyorum, uyku veriyor bu tür konuşmalar artık bana. (A. İlhan)
Örnek 2: Türkçe öğretmeninin konuşması uyku veriyor.
Uykusu açılmak deyiminin anlamı
Uykulu durumu geçmek. Ayık, uyanık olmak.
Örnek: Aşağıdan bir şeyler dedilerse de uykusu açılmış olan nöbetçi hekim anlayamadı. (M. Ş. Esendal)
Örnek: Televizyonun sesini açtınız, uykum açıldı.
Uykusu başına sıçramak deyiminin anlamı
* Uyuyamadığı için sersemleşmek.
* Uykusunu iyi alamadığından hırçınlaşmak.
Örnek: Eğer bu patırtıdan, ikinci uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda, saç saça, baş başa dövüşeceklerdi. (H. E. Adıvar)
Örnek: Uykusu başına sıçradığından okuduklarını hiç anlamıyor.
Örnek 2: Uyku başına sıçramış, git biraz dinlen sen.
Uykusu bölünmek deyiminin anlamı
Yeterince uyumadan uyanmak veya uyandırılmak.
Örnek: Çocuk seslerinden bebeğin uykusu bölündü.
Tilki uykusuna yatmak deyiminin anlamı
Uyuyormuş gibi yaparak fırsat kollamak.
Örnek: Tilki uykusuna yatmış, içeride konuşulanları dinliyordu.
Ayakta uyumak deyiminin anlamı
* Aşırı dalgın, şaşkın veya yorgun olmak, kendinde olmamak.
* Aşırı yorgun ya da uykusuzluktan bitkinleşmek.
Örnek: İki gündür yoldayız, ayakta uyuyoruz.
Örnek 2: Bu çocuk ayakta uyuyor, iş göremez.
Vurup kafayı yatmak (uyumak) deyiminin anlamı
Uykusu geldiğinde hemen yatmak.
Örnek: Vurup kafayı tekrar uyumaya çalıştım ama nafile. (E. Şafak)
Örnek 2: Eve gelir gelmez vurup kafayı yattım (uyudum), iyi uyumuşum.
Uyuyan yılanın kuyruğuna basmak deyiminin anlamı
Kötü bir kimsenin yeni bir kötülük yapmasına fırsat vermek.
Örnek: Gidip ona haber vermeyecektin, uyuyan yılanın kuyruğuna bastın.
Uykuya yatmak deyiminin anlamı
Uyumak için yatmak.
Örnek: Uykuya yatmak için henüz erken değil mi?
Sütçü beygiri gibi ayakta uyumak deyiminin anlamı
Çok tembel ve miskin olmak.
Örnek: Sütçü beygiri gibi ayakta uyuma, al şu kutuları da çöpe at.
Örnek 2: Bazı memurlar sütçü beygiri gibi ayakta uyuyor, bugün git yarın gel işler bir türlü bitmiyor.
Mışıl mışıl uyumak deyiminin anlamı
Rahat, sessiz ve derin soluk alarak uyumak.
Örnek: Yavrum sütünü içti, şimdi mışıl mışıl uyuyor.
Örnek 2: Bugün çok yoruldum, sadece mışıl mışıl uyumak istiyorum.
Kalıp gibi uyumak deyiminin anlamı
Kımıldamadan uzun ve derin bir uyku uyumak.
Örnek: Dün gece yorgunluktan kalıp gibi uyumuşum.
Örnek 2: Kalıp gibi uyumak için neler vermezdim.
Uykusuz kalmak deyiminin anlamı
* Uyuyamamak.
* Herhangi bir nedenle uyumamış olmak.
Örnek: Benim de mi düşüncelerim olacaktı / Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım? (V. Kanık)
Örnek 2: Sabaha kadar gürültü yaptılar, hatır için uykusuz da kaldık.
Uykuya varmak deyiminin anlamı
* Uyumaya başlamak, uyumak.
* Sükûnet, sessizlik, hareketsizlik içine girmek.
Örnek: Yemek biter bitmez Ali sol elini yastık yaptı, hemen uykuya vardı. (Y. Kemal)
Örnek 2: Etrafı kapatan dik, sivri dağlar duman ve bulut sarılı kocaman başlarını birbirine dayayarak çoktan uykuya varmışlardı. (R. H. Karay)
Örnek 3: Çok yorgundu, uykuya varması pek uzun sürmedi.