Paraya kıymak deyiminin anlamı
* Bir şey için bir miktar parayı elden çıkarmak.
* Gerektiğinde para harcamaktan kaçınmamak.
Örnek: Paraya kıymış, oğluna güzel bir düğün yapmıştı.
Paraya para dememek deyiminin anlamı
* Çok para kazanmak, çok paraya sahip olmak, bolca para harcamak.
* Elde olan parayı az bulmak.
* Kazancı bol olmak.
Örnek: Ahmet fabrikada çalışırken paraya para demiyordu.
İki paralık etmek deyiminin anlamı
* Değerini, onurunu çok düşürmek.
* Bir kişiyi aşağılamak.
Örnek: Seni arlanmaz utanmaz seni, beni iki paralık ettin, senin yüzünden topluma çıkamaz oldum!
Örnek 2: Talebeliğin şerefini iki paralık etmişti gene. (R.Ilgaz)
Ciğeri beş para etmemek deyiminin anlamı
* Değersiz, ahlaksız insan.
* Değersiz, kendisine güvenilmez, korkak, aşağılık (bir kimse olmak).
* Kötü, ahlâksız ve işe yaramaz olmak.
Örnek: Bırak, ondan söz etme bana, ciğeri beş para etmez adamlarla işim yok.
Örnek 2: Onu yanlış tanımışım. Ciğeri beş para etmezin tekiymiş.
Örnek 3: Şu ciğeri beş para etmez adamın yaptıklarına bakın, aklı sıra beni kızdıracak.
Beş para etmez deyiminin anlamı
* “Değersiz, işe yaramaz” anlamında kullanılan bir söz.
* Hiçbir değeri yok, işe yaramaz anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Doktorun oğlu imtihansız geçmek değil, ağzı ile kuş tutsa bile beş para etmez.
Örnek 2: Benim gözümde beş para etmezsin.
Paraya çevirmek deyiminin anlamı
* Bir malı para ile değiştirmek.
* Bir şeyi verip yerine para almak.
Örnek: Çeki paraya çevirdi, harcadı.
Örnek 2: Gidin, şu dolapları paraya çevirin de gelin.
Parasını sokağa atmak deyiminin anlamı
* Parasını çarçur etmek, boş yere harcamak.
* Değeri olmayan bir mala para vermiş olmak.
* Parasını kazanç getirmeyecek bir işe yatırmak.
* Gereksiz harcama ve yatırımda bulunmak.
Örnek: Adam pamuk işine girerek göz göre parasını sokağa attı.
Para yemek deyiminin anlamı
* Lüzumsuzca para harcamak.
* Çalıştığı kurumun parasını çalmak.
* Kendi istekleri uğruna, gerekli gereksiz demeden bol bol para harcamak.
* Görevinin olanaklarını kötüye kullanarak, bir işi yapmak için birinden yasadışı para almak, rüşvet almak.
Örnek: İnsanlar artık açıktan para yiyorlar.
Para yedirmek deyiminin anlamı
* Bir kişiye yasadışı iş yapması için para vermek, rüşvet vermek.
* Başkasına yok yere para harcamak (gereksiz yere biri uğruna çok para harcamak).
Örnek: Delikanlı kadına çok para yedirdi ama sonuç alamadı.
Örnek 2: Her işte biraz para yedirmek gerekiyor.
Örnek 3: O binayı yaptırmak için belediyeye az para yedirmediler.
Para tutmak deyiminin anlamı
* Kazandığı parayı biriktirebilmek.
* Kazandığı paranın hepsini harcamayıp birazını artırmak, biriktirmek.
* Satın alınan şeyin karşılığı… kadar para olarak hesaplanmak.
Örnek: Yol çok para tuttu.
Örnek 2: Aldığımız eşyaların hepsi kaç para tuttu dersiniz?
Para sızdırmak deyiminin anlamı
Bir yerden ya da kimseden kandırarak veya zorlayarak para almak.
Örnek: Kabadayılar esnaftan az para sızdırmadılar.
Örnek 2: Ahmet sevgilisinden iyi para sızdırıyor.
Para dökmek deyiminin anlamı
Bir şeye çok para harcamak, masrafta yapmak, harcamada bulunmak.
Örnek: Düğün için az para dökmedi.
Örnek 2: Avuç avuç bu fettan kadına para dökerler de doktora on kuruş vermeyi çok görürler. (E. İ. Benice)
Örnek 3: Kardeşimin iyileşmesi için az para dökmediler.
Para çekmek deyiminin anlamı
* Bankaya yatırılmış nakit paranın, bir kısmının ya da tamamının yatıran kişi tarafından geri alınması.
* Birinden, çeşitli gerekçelerle para sızdırmak.
Para canlısı deyiminin anlamı
* Para kazanmayı ve biriktirmeyi çok seven kimse.
* Paraya aşırı ölçüde düşkün kimse.
Örnek: O para canlısı adandan iylik mi beklenir.
Para babası deyiminin anlamı
* Çok zengin, parası bol olan kimse.
* Çok zengin olup parasının ve servetinin hesabını bilememesi, parası pulu, malı çok olan kimse.
Örnek: Ahmet abinin her yerde yatırımları var, anliyacağın para babasıdır.
Para kesmek deyiminin anlamı
* Çok para kazanmak.
* Devletin çok para basması.
Örnek: Bizim büfe âdeta para kesiyor.
Örnek 2: Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor. (H. R. Gürpınar)
Başında paralansın deyiminin anlamı
Yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz.
Beş para almamak deyiminin anlamı
Hiç para almamak.
Örnek: Beş para almadan tamir etti çeşmeyi sağ olsun.
Beş paralık etmek deyiminin anlamı
Zor durumda bırakmak, dile düşürmek, rezil etmek.
Örnek: Herkesin içinde onu beş paralık etti.
Beş paralık olmak deyiminin anlamı
* Zor durumda kalmak, dile düşmek, rezil olmak.
* Gözden düşmek, alçalmak, kusurları açığa çıkmak, rezil olmak.
Örnek: Yaptığı bu hatadan dolayı onuru beş paralık oldu.
Paradan çıkmak deyiminin anlamı
Para harcamak zorunda kalmak.
Örnek: Canım ne lüzumu var, paradan çıkıyorsun diye âdeta beni azarlıyor. (R. N. Güntekin)
Paranın üstü deyiminin anlamı
Satın alınan şeyin tutarından artan para.
Parasını çıkarmak deyiminin anlamı
Anaparayı kurtarmak, masrafını çıkarmak.
Parasıyla rezil olmak deyiminin anlamı
Para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak.
Parasızlık çekmek deyiminin anlamı
Para yönünden sürekli sıkıntı içinde olmak.
Örnek: Ömrünün büyük bölümünde parasızlık çekmiş olan bir çeşit kumarbazdı. (R. Erduran)
Istılah paralamak deyiminin anlamı
Ağdalı, hiç kimsenin anlamadığı bir biçimde konuşmak.
İçi paralanmak (parçalanmak) deyiminin anlamı
Birine acıyarak çok üzülmek.
Örnek: Yusuf için her fedakârlığa razı idim. Fakat buna imkân göremiyordum. İçim parçalandı. (R. N. Güntekin)
İki paralık olmak deyiminin anlamı
Değerini yitirmek.
Örnek: Herifi enseleyemezsem diye, aklı başından gidiyordu. Mahalledeki on beş yıllık bekçilik haysiyeti iki paralık olacaktı. (S. Kocagöz)
Kaç para eder deyiminin anlamı
Değeri nedir? anlamında kullanılan bir söz.
Kaç paralık (adam veya şey) deyiminin anlamı
Değersiz.
Para saymak deyiminin anlamı
Ödemek.
Para yapmak deyiminin anlamı
Para kazanıp biriktirmek.
Örnek: Açıkhava’da, Maksim’de verdiği temsillerle kısa zamanda ün ve para yaptı. (H. Taner)
Para yatırmak deyiminin anlamı
Gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek.
Lügat paralamak deyiminin anlamı
Konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak.
Örnek: Deli eniştemiz, dil dökerek ve lügat paralayarak âlim görünmek isterdi. (A. Ş. Hisar)
Namusu iki paralık olmak deyiminin anlamı
Onursuz bir duruma düşmek.
On para etmemek deyiminin anlamı
Hiçbir değeri olmamak.
Örnek: Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa. (Âşık Veysel)
On paraya on takla (taklak) atmak deyiminin anlamı
Az bir miktar kazanabilmek için bile onursuzca bir sürü şey yapmak.
Pabuç eskitmek (paralamak) deyiminin anlamı
Bir iş için bir yere çok gidip gelmek, işi takip etmek.
Para akmak deyiminin anlamı
Yatırım yapılmak.
Örnek: Yeteneksiz, hırslı mahalle politikacıları, kendi şehirlerine para aksın diye üniversite açma ticaretine girdiler. (A. Boysan)
İki paralık etmek deyiminin anlamı
Değerini düşürmek.
Örnek: Talebeliğin şerefini iki paralık etmişti gene. (R. Ilgaz9
Bozuk para gibi harcamak deyiminin anlamı
Değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak.
On paralık etmek deyiminin anlamı
Birine hakarette bulunmak, birini kötü duruma düşürmek.
Paravan yapmak deyiminin anlamı
Kendini belli etmeyerek başkasının adından, yetkisinden, gücünden yararlanmak.
Parasını çekmek deyiminin anlamı
Para sızdırmak, birinden birtakım gerekçelerle para almak. Örnek: Şunu yaparız, bunu yaparız diye Paşa’yı aldatmaktan ve parasını çekmekten başka bir şey yaptıkları yok. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Parasını yemek deyiminin anlamı
Çalışmadan bedavadan geçinmek, birinin sırtından geçinmek.
Sırtından para kazanmak deyiminin anlamı
Para kazanmak için birini kullanmak.
Örnek: Benim bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu. (H. Taner)
Cebi para görmek deyiminin anlamı
Parası yokken para kazanmaya başlamak.
Çuvalla para kazanmak deyiminin anlamı
Aşırı kazanç sağlamak.
Denizde kum, onda para deyiminin anlamı
Parası çok kimse, zengin anlamında kullanılan bir söz.
Dini imanı para deyiminin anlamı
Tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılan bir söz.
Dokuz yorgan eskitmek (paralamak) deyiminin anlamı
Çok uzun yaşamak.
Eli para görmek deyiminin anlamı
Eline para geçmek.
Örnek: Elli yaşlarına doğru pazarcılık yapmaya başladı; eli para gördü, yüzü güldü. (Ü. Dökmen)
Hükmü parasına geçmek deyiminin anlamı
Para ile dilediğini yapabilme gücünü kazanmak.
Örnek: Ulan! parama geçer hükmüm diye bağırdı. Getir diyorum iki okka ekmek. (Ö. Seyfettin)
Kara para aklamak deyiminin anlamı
Yasa dışı yollarla elde edilen parayı yasallaştırmak için yatırım yapmak.
Kendini paralamak deyiminin anlamı
Çok çaba ve özen göstermek.
Örnek: Çoğunlukla üniversite diploması alabilmek uğruna kendini paralayan bir gençlikle karşı karşıyayız. (A. Cemal)
Para basmak deyiminin anlamı
* Darphanede, basımevinde metali veya kâğıdı para durumuna getirmek.
* mec. kumarda ortaya para koymak.
* mec. çok kazanmak.
* mec. çok kazandırmak.
Para bozmak deyiminin anlamı
Büyük parayı ufak paralarla değiştirmek.
Para çıkarmak deyiminin anlamı
* Para basmak.
* Başka yerde bulunan kimseye posta veya banka ile para göndermek.
Para çıkışmamak deyiminin anlamı
Para yetişmemek.
Örnek: Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu. (R. H. Karay)
Para dökmek (akıtmak) deyiminin anlamı
Çok para harcamak.
Örnek: Avuç avuç bu fettan kadına para dökerler de doktora on kuruş vermeyi çok görürler. (E. İ. Benice)
Para dönmek deyiminin anlamı
Rüşvetle iş yapılmak.
Para etmek deyiminin anlamı
Değeri olmak.
Para etmemek deyiminin anlamı
* Değeri pahasına satılamamak.
* Etkisi olmamak, işe yaramamak.
Örnek: Tastamam geriye dönmedik ama dönsek de para etmez. (N. F. Kısakürek)
Para getirmek deyiminin anlamı
Kazanç sağlamak.
Örnek: Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum. (M. Ş. Esendal)
Para ile değil deyiminin anlamı
Çok ucuz.
Para kırmak deyiminin anlamı
Çok kazanmak.
Örnek: Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın. (P. Safa)
Para pul tutmamak deyiminin anlamı
Hesabını bilmemek, birikim yapmamak.
Para saçmak deyiminin anlamı
Gereğinden çok para harcamak.
Örnek: Yıllardır ilk defa hesap kitap yapmadan etrafına para saçıyordu. (E. Şafak)
Yürek paralamak deyiminin anlamı
Çok üzmek.
Örnek: Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi. (H. R. Gürpınar)
Örnek 2: Hastane koridorlarındaki çığlıklar yürek paralamaktaydı.
Parayı denize atmak deyiminin anlamı
Parayı boşuna harcamak, israf etmek.
Örnek: O eski evi alıp da, paranı denize atma.
Parayı basmak (bastırmak) deyiminin anlamı
Para vermek.
Örnek: Fiyatını söylesem şaşar kalırsın ama aldırmıyorum, basıyorum parayı alıyorum. (M. İzgü)
Parayı avucuna saymak deyiminin anlamı
Peşin olarak ödemek.
Örnek: İki gün önce beş bin lira parayı avucuna saymıştım hatırlarsan.
Paraya sıkışmak deyiminin anlamı
Parasız kalmak, para sıkıntısı içinde olmak.
Örnek: Bugün paraya sıkıştık, ama çok şükür ödemelerin hepsini yaptık.
Beş parasız kalmak deyiminin anlamı
Harcayacak parası olmamak.
Örnek: Kış hâlâ çok zordu. Beş parasız kalındığı günler sürüp gidiyordu çünkü. (A. Kutlu)
Bini bir paraya deyiminin anlamı
* Pek çok ve ucuz.
* Pek çok yapılan, pek çok olan.
Örnek: Ali Çavuş’un hiddeti daha ziyadeleşti. Küfrün bini bir paraya. (N. Nâzım)
Bir paralık etmek deyiminin anlamı
Çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek.
Örnek: Burnumuzun dibinde araba soydular, namusumuzu bir paralık ettiler. (R. N. Güntekin)
Hava parası deyiminin anlamı
* Kiralanan bir yerin önceki kiracılarına verilen para.
* Bir yeri kiralayabilmek ya da kooperatif ve benzeri bir kuruluşa üye olabilmek, az bulunan bir şeyde sıra satın almak vb. için, gerekli olan dışında açıktan ve fazladan verilen para.
* Bir yeri tutmak, kiralamak ya da bir şeyi elde etmek için değeri dışında açıktan verilen para.
Örnek: Yeri bize verecekler ama bir milyon lira hava parası istiyorlar.