Ayağı alışmak deyiminin anlamı
* Bir yere sürekli gitmek, gitmeyi alışkanlık hâline getirmek.
* Menfaat edinmeyi alışkanlık hâline getirmek.
* Bir yere gidip gelme alışkanlığı edinmek, bir yere sürekli gitmek.
Örnek: Bu markete ayağım alıştığı için diğerlerine gitmiyorum.
Örnek 2: Ayağı buraya alışmasın, sonra yabancı misafirler varken de gelir, beni rezil eder. (P. Safa)
Dili alışmak deyiminin anlamı
* Çok kullandığı bir söze alışmak.
* Bir sözcüğü çok duyup kullanmaktan dolayı onu sık söyler olmak.
Örnek: Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Dilim alışmış, bu sözü hep söylerim.
Örnek 3: Dili alışmış, iki lafında küfür ediyor.
Eli alışmak deyiminin anlamı
* Bir işte uzluk, ustalık kazanmak, ustalaşmak, işe eli yatkınlaşmak.
* Herhangi bir davranışı âdet edinmek.
Örnek: Tespihe eli alışmış bir kez.
Ter alıştırmak deyiminin anlamı
Terinin biraz kurumasını beklemek.
Gözü alışmak deyiminin anlamı
* Önceden iyi göremediği bir şeyi sonradan görür olmak.
* mec. bir şey ilk etkisini yitirmek, yadırganmaz olmak.
Örnek: Karanlığa gözü alışınca karaltıları seçmeye başladı.
Örnek 2: Mini eteğe herkesin gözü alışmıştı.
Örnek 3: Sakallı hâline gözüm alıştı artık.
Alışkanlıktan kopamamak deyiminin anlamı
Belli bir huydan vazgeçememek, alışıklığı bırakamamak.
Örnek: Bir zorunluluk olmadan alışkanlıklarımızdan kolay kolay kopamıyoruz. (H. Taner)
Kanat alıştırmak deyiminin anlamı
* Bir işe alışmaya çalışmak.
* Uçmayı yeni öğrenmeye başlamak.
Örnek: Bir aydır kanat alıştırmaya çalışıyorum.
Ağzının kâhyası olmak deyiminin anlamı
Birinin alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmak.
Huyuna suyuna gitmek deyiminin anlamı
Birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak, alışkanlıklarına, isteklerine uygun davranışlarda bulunmak.
Keyfinin kâhyası olmamak deyiminin anlamı
Birine alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmaya hakkı olmamak.