Mideye oturmak deyiminin anlamı
* Yenen bir yiyeceğin hazmedilememesinden dolayı rahatsızlık vermesi.
* Bir kişi ile kolay başa çıkılamayacağını belirtir.
* Yenilen şey midede bir ağırlık, katı bir şey var duygusu ve sindirim güçlüğü yaratmak, sindirilemeyerek mideye rahatsızlık vermek.
Örnek: Hanım fırından ne biçim ekmek almıştın mideme oturdu.
Mide bulandırmak deyiminin anlamı
* Tiksinti verici bir davranışta bulunmak.
* Mideyi etkileyip kusacak duruma getirmek.
* Bir iş, durum kötü sonuca varacağı kuşkusunu uyandırmak, kuşkulandırmak.
Örnek: Çekil çabuk karşımdan, midemi bulandırıyorsun!
Örnek 2: Pişkin pişkin karşıma geçipte midemi bulandırıyorsun!
Mideye indirmek deyiminin anlamı
* Yemek içmek.
* mec. haksız yere, kanunsuz olarak para kazanmak.
Örnek: Dolaptaki pastayı kim mideye indirdi?
Örnek 2: Yaptığım dolmaları mideye indirirken iyiydi.
Örnek 3: Başkasının malını mideye indirmek, insan olana yakışmaz.
Midesi kazınmak deyiminin anlamı
Çok acıktığı için midesi kazınır gibi olmak, açlık duymak.
Örnek: Midem kazınıyor, bir şeyler yemeliyim.
Örnek 2: Gece gece midem kazındı, kendime sandviç yapayım dedim.
Örnek 3: Bugün biraz erken yedik galiba, midem kazındı yatmadan.
Mideyi bastırmak deyiminin anlamı
Hafif şeyler yiyerek açlığını gidermek.
Örnek: Bir parça peynir mideyi bastırır.
Örnek 2: Midemi bastırmak için yarım simit yedim.
Örnek 3: Bir tabak sütlacı götürdüm, midemi bastırdı.
Mide bulandırmak deyiminin anlamı
* Kusacak bir duruma getirmek.
* (bir iş, durum) kötü sonuca varacağı kuşkusunu uyandırmak, kuşkulandırmak.
Örnek: Dibinde, kıyılmış kertenkele ve yılan parçaları varmış gibi midesini bulandırmıştı. (P. Safa)
Örnek 2: Çekil çabuk karşımdan, midemi bulandırıyorsun!
Midesi almamak (kaldırmamak) deyiminin anlamı
* Hastalık, tiksinme vb. sebeplerle bir şeyi yiyememek.
* mec. çirkin bir şey karşısında huzursuz olmak, rahatı kaçmak.
Örnek: Şu hardalı nedense midem kaldırmıyor.
Örnek 2: Şerbetli tatlıları nasıl yiyorsunuz ya, midem kaldırmıyor benim.
Örnek 3: Senin yaptığın bu saçmalıkları, midem kaldırmıyor artık.
Örnek 4: Bu adamın söylediklerini, artık midem kaldırmıyor.
Mide fesadına uğramak deyiminin anlamı
Çok ve çeşitli yiyecekler yemekten midesi bozulmak.
Örnek: Dün bir davete gittik, resmen mide fesadına uğradım.
Midesi ekşimek deyiminin anlamı
Yeni yenilmiş yiyeceklerden ötürü midede rahatsızlık duymak. Örnek: Şu midesi ekşimese hayat da ekşimeyecek onun için, ama ne yapsın? (N. F. Kısakürek)
Örnek 2: Midem ekşidi, ben çıkıp biraz yürüyeceğim.
Örnek 3: Maden suyu varsa versene, midem çok ekşidi.
Midesi bulanmak deyiminin anlamı
* Kusacak gibi olmak.
* mec. iğrenmek, tiksinmek.
* mec. kuşkulanmak, işkillenmek.
* mec. huzursuz olmak, rahatı kaçıp tedirgin olmak, hoşlanmamak.
Örnek: Bu rahatlık, bolluk, ferahlık havasına esir ticareti, sömürgecilik gibi kokular karışınca insanın midesi bulanıyor. (B. R. Eyuboğlu)
Örnek 2: Yaptığınız iş, mide bulandırıcı bir işti!