Aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek deyiminin anlamı
* Sağladığı yarar (iyilik), verdiği zararı karşılamamak.
* Zararı yararından çok olmak.
Örnek: Mantar toplamaya gittik ama, aldığımız abdest ürküttüğümüz kurbağaya değmedi.
Örnek 2: Camiyi boyadılar fakat ustanın aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmedi.
Örnek 3: Belediye yardım dağıtmış, ama aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemiş.
Örnek 4: Yeni bir uygulama başlamış, ama yetkililerin aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemiş.
Abdest bozmak deyiminin anlamı
* İdrar veya dışkı yapmak.
* Tuvalete gitmek anlamında kullanılır.
Örnek: Abdest bozmak için, lavaboya kadar gitti.
Örnek 2: Çok sıkışmış, abdest bozacak bir yer arıyordu.
Örnek 3: Ağa abdest bozmaya gitti, birazdan gelecek.
Abdest tazelemek deyiminin anlamı
Abdesti bozulmadığı hâlde yeniden abdest almak.
Örnek: Ben abdest tazeleyip hemen geliyorum.
Örnek 2: Abdest tazelemek için lavaboya kadar gitti.
Abdest almak deyiminin anlamı
* Müslümanlar, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh ederek arınmak.
* Boy abdesti (gusül abdesti) almak.
Örnek: Abdest almak için, lavaboya kadar gitti.
Örnek 2: Abdest alma yeri nerede?
Örnek 3: Her Cuma abdestini alır, namaza o şekilde gider.
Abdesti gelmek deyiminin anlamı
* Abdest bozmaya gereksinim duymak.
* İdrar (sidik) veya dışkıyı vücuttan dışarı atma ihtiyacı duymak.
Örnek: Birden abdestim geldi, buralarda tuvalet var mı?
Örnek 2: Tuvalete kadar gitti, abdesti gelmiş.
Abdesti kaçmak deyiminin anlamı
Yeniden abdest alma gereği ortaya çıkmak, abdesti bozulmak.
Örnek: Abdestim kaçmadan, akşam namazını da kılsam iyi olacak.
Örnek 2: Dişim kanamaya başladı, abdestim de kaçtı.
Abdestinden şüphesi olmamak deyiminin anlamı
* Yaptığı işte kusuru olmadığını kesin olarak bilmek.
* Kötü bir iş yapmadığına, hata yapmadığına emin olmak.
Örnek: Amcamın yaptığı işlerde “abdestinden şüphe olmaz”.
Abdestinde namazında olmak deyiminin anlamı
Dindar olmak.
Örnek: Benim annem, abdestinde namazında mübarek bir kadındır.
Örnek 2: Eli yüzü düzgün, abdestinde namazında olan bir eş arıyordu.
Abdestini vermek deyiminin anlamı
Argo azarlamak.
Örnek: Kardeşinin abdestini verdim, bir daha seni rahatsız etmez.
Büyük abdesti gelmek deyiminin anlamı
Dışkı yapma ihtiyacı duymak.
Örnek: Çocuğun büyük abdesti gelmiş, onu tuvalete götüreyim.
Örnek 2: Büyük abdestim geldi, ben tuvalete gidiyorum.
Çapanoğlunun abdest suyu gibi deyiminin anlamı
Çok sulu, tatsız ve kötü görünüşlü olan (içilecek şeyler).
İmamın abdest suyu gibi deyiminin anlamı
Soğuk veya sıcak olması gerekirken ılık olan içecekler için kullanılan bir söz.
Örnek: Bu su imamın abdest suyu gibi, dolaptan soğuk bir şişe ver.
Örnek 2: Hem pahalı, hem de imamın abdest suyu gibi çay veriyorlar.
Küçük abdesti gelmek deyiminin anlamı
İdrar yapma ihtiyacı duymak.
Örnek: Küçük abdestim geldi, buralarda tuvalet var mı?
Örnek 2: Tuvalete kadar gitti, küçük abdesti gelmiş.