Acısı içine çökmek deyiminin anlamı
* Bir şeyin verdiği acı, üzüntü benliğinde derin iz bırakmak.
* Bir şeyin acısını derinden duymak.
* Kötü bir şey olacağını düşünerek önceden üzülmek.
Örnek: Elindeki tek evi de yanıp kül olunca acısı içine çöktü.
Örnek 2: Sıfır arabasına ilk gün çarpmalarının acısı içine çöktü.
Örnek 3: Tüm parasını dolandırıcılara kaptırmasının acısı içine çöktü.
Acısı ortaya çıkmak deyiminin anlamı
Olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak.
Örnek: Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya. (M. İzgü)
Örnek 2: Yediğim bozuk yemeğim acısı ortaya çıkmaya başladı.
Örnek 3: Bugünkü maçta yediğim tekmelerin acısı ortaya çıkıyor.
Acısını almak deyiminin anlamı
* Acılığını gidermek.
* Sızıyı dindirmek.
* Üzüntüsünü azaltmak.
* Bir işlemle acılığını yok etmek ya da azaltmak.
Örnek: Kadın doğradığı soğanı tuzla ovup acısını almaya çalıştı
Örnek 2: Bir iki sözle adamın acısını almak ona düşerdi.
Örnek 3: Kardeşinin acısını almak için konuşmaya gitti.
örnek 4: Deprem mağdurlarının acısını almak için elimizden geleni yaptık.
Acısını bağrına basmak deyiminin anlamı
* Bir üzüntüye, sıkıntıya yakınmadan katlanmak.
* Acı çekmek ama bunu belli etmemek.
* Yaşadığı sorunlardan şikâyet etmeden, üzüntüye katlanmak.
Acı çekmek deyiminin anlamı
* Yapılan yanlış bir işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntü içinde bulunmak.
* Yaptığı uygunsuz bir işin kötü sonucuna uğramak.
Örnek: Hâlâ okulu yarım bırakmamın acısını çekiyorum.
Acısını çıkarmak deyiminin anlamı
* Acılığını yok etmek.
* Uğradığı maddi veya manevi zararı karşılayacak bir iş yapmak.
* Öç almak
Örnek: Bunca gecikmişliğe rağmen o günlerin acısını çıkarabilmesine imkân tanımalıydı. (E. Şafak)
Örnek 2: Ustanın kendisini küçük burjuva münevveri diye aşağılık görmesinin acısını çıkarıyor. (N. Hikmet)
Örnek 3: Bir gün bana yaptıklarının acısını senden çıkaracağım.
Acısını görmek deyiminin anlamı
Bir yakınının ölümünü görmek.
Örnek: Hiçbir baba, evladının acısını görmesin.
Örnek 2: Yakın zaman önce dedesinin acısını görmüştü.
Acısı çıkmak deyiminin anlamı
* Bir şeyin olumsuz, kötü sonucu bir süre sonra ortaya çıkmak.
* Yapılan bir şeyin olumsuz ve kötü sonucu ortaya çıkmak; böyle bir durumu yaşamak.
Örnek: Dünkü yorgunluğun acısı bugün çıktı.
Örnek 2: Dün yağmurda kalmıştım, acısı çıktı.
Örnek 3: İki günlük uykusuzluğun acısı bugün çıktı.
Acısına dayanamamak deyiminin anlamı
Bir kimse bir yakınının ölümünden büyük üzüntü duymak.
Örnek: Eşinin acısına dayanamadı, bir ay sonra da kendisi hayata gözlerini yumdu.
Acısını almak deyiminin anlamı
Sıkıntısını, üzüntüsünü azaltmak.
Örnek: Kadın doğradığı soğanı tuzla ovup acısını almaya çalıştı
Örnek 2: Bir iki sözle adamın acısını almak ona düşerdi
Canını acıtmak deyiminin anlamı
* Birine acı vermek, acıtacak bir şey yapmak.
* Bir kimsenin vücuduna, herhangi bir yerini acıtacak bir şey yapmak.
Örnek: Korku, canını acıtacak, elle tutulur gözle görülür bir madde oldu. (N. Hikmet)
örnek 2: Maçta yediği tekme canını acıttı.
Örnek 3: Ayağına batan raptiye, kardeşimin canını acıtmıştı.
Örnek 4: Dolandırılması dayımın canını acıttı.
Canı acımak deyiminin anlamı
* Çarpma, vurma vb. sonucu acı duymak.
* Üzülmek, rahatsız olmak.
Örnek: Şaşkınlığından bir kestane yığınına çarptı, canı acıyordu. (S. F. Abasıyanık)
Canına acımamak deyiminin anlamı
* Kendini düşünmeden, kendine bakmadan yaşamak.
* Kendi rahatını, yaşamını düşünmeden güç işler yapmak, yapmasa da olabilecek şeyleri üstlenmek.
Örnek: Onun bunun işine bile koşar, canına acımaz.
Acı görmek deyiminin anlamı
Kötü günler yaşamak.
Örnek: Çok acı görmüş olmasına rağmen, hayat dolu bir insandı.