Aşık atmak deyiminin anlamı
* Birisiyle yarışmak, onu adele İçine girmek.
* Boy ölçüşmek, meydan okumak, yarışmak, kendini göstermeye çalışmak.
* Birisiyle yarışmak, özellikle kendisinden üstün birisiyle yarış etmek.
Örnek: Sen benimle aşık atacak biri değilsin.
Örnek 2: Yonca, bu iki erkek çocuktan ayrı bir yaratık olduğunu, onlarla aşık atamayacağını bilir.
Tokat aşk etmek deyiminin anlamı
* Şiddetli bir şekilde tokat atmak.
* Hızla vurmak.
Örnek: Sandalyeyi elinden alıp iki tokat aşk etti. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: … bir kenara çekmek ve meymenetsiz sarhoş suratına iki tokat aşk etmek istedi. (R. H. Karay)
Hamama gider kurnaya düğüne gider zurnaya aşık olur deyiminin anlamı
* Sürekli ve uygunsuz kişilere âşık olan insan.
* Herşeye heves eden insanlar, yran gönüllü, çabuk sevdalanan, sevdiğinde kararlı olamayan kişiler için kullanılan bir deyim.
Aşka gelmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi yapmak için büyük bir istek duymak, heyecanlanmak, coşmak, coşkunluk göstermek.
* Büyük bir istek duymak. Şevk ve heyecana kapılmak.
Örnek: Aşka gelip saatlerce dans etti.
Örnek 2: Bizim çocuk aşka gelmiş, sabahtan beri ders çalışıyor.
Pir aşkına deyiminin anlamı
Karşılık gözetmeden veya karşılık görmeden tam inançla, gerçek bir sevgi ile anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Bir şey beklemeden bir ay pir aşkına çalıştık.
Aşka düşmek deyiminin anlamı
Aşık olmak.
Örnek: Çaresiz bir aşka düşmüş.
Derdi başından aşkın olmak deyiminin anlamı
* Birçok sorunu bulunmak.
* Aşırı derecede meşgul olmak.
Örnek: Kendi derdimiz başımızdan aşkın, bir de başkasının derdi ile uğraşacak vaktimiz yok. (H. Taner)
Örnek 2: Benim derdim başımdan aşkın, bir de onunla uğraşamam şimdi. (A. Ümit)