Fincancı katırlarını ürkütmek deyimi
* Riskli bir durumda tehlike getirebilecek bir davranışta bulunmak.
* Kötü niyetli kişileri ürkütecek hareketlerde bulunmak.
* Zararı dokunacak bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak.
* Kendisinden kötülük gelmesi beklenen birisinin hoşuna gitmeyecek davranışlarda bulunmak. Güçlü bir kişiyi kızdıracak şekilde hareket etmek.
Örnek: Kaymakamla konuşurken dikkatli ol, fincancı katırlarını ürkütme sakın!
Fincancı katırlarını ürkütmek deyiminin hikayesi
Bu deyim Nasrettin Hoca fıkralarına konu olmuş ya da fıkralardan kaynaklandığı düşünülen deyimlerdendir.
► Hoca, bir gece mezarlık kenarında yürüyerek evine doğru giderken, ayağı kayar ve boş bir mezara düşer. O zaman kendi kendine “Acaba burada biraz yatsam sual melekleri bana da gelir mi?” diye düşünür ve gömleğini çıkararak yarı çıplak mezara uzanır. Bu sırada hayvanları çanak çömlek ve cam eşya ile yüklü katırcılar da mezarlığa doğru gelirler. Katırların boyunlarına asılı zincirlerin çıkardıkları sesler, hayvanların konuşmaları ve katırcıların bağrışmaları duyulur. Nasreddin Hoca, bütün bu gürültü ve seslerden hiçbir anlam çıkaramaz. Kendi kendine “Ne tâlihsiz bir zamanda buraya düştüm. Kıyâmet Günü gelmişe benziyor” der.
Dehşet ve korku içindeki Nasreddin Hoca hemen mezardan kaçmayı düşünür. Fakat tam mezardan çıkacağı sırada, fincancı katırları da Hoca”nın düştüğü mezarın önüne gelirler. Mezardan yarı çıplak bir mahlûkun çıktığını gören hayvanlar, paniğe kapılarak ve birbirlerine çarparak koşuşmaya başlarlar. O zaman da sırtlarındaki çanak, çömlek ve cam eşya yere düşerek paramparça olur.
Sinirlenen katırcılar, Hoca”yı yakalayarak kim olduğunu, geceleyin mezarlıkta ne aradığını sorarlar. Ne diyeceğini bilemeyen Hoca, öteki dünyadan geldiğini, bü dünyada olan biteni merak ettiğini söyleyince, katırcılar Hoca”yı iyice hırpalarlar.
Hoca, gece yarısı vücudunun her tarafı ağrı ve sızı içinde evine geldiği zaman karısı niye geç kaldığını sorar. Öteki dünyâdan geldiğini söyleyince karısı:
– “Peki o dünyada neler olup bitiyor?” diye sorar.
Hoca “Hiçbir şey! Eğer fincancı katırlarını ürkütmezsen…
DEYİM NEDİR?
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı ya da söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. İki veya daha çok sözcükten kurulu bir çeşit dil ifadesi olan deyimler, duygu ve düşünceleri dikkati çekecek biçimde anlatan ad, önad, belirteç, yalın ve birleşik eylem görünüşlü dilsel yapılardır. Ya tam bir tümcedirler ya da bir söz öbeğidirler.
Diğer bir deyişle Deyim; Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarına “deyim” denir.