Omuz silkmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi önemsemediğini belli etmek, aldırmamak.
* Önemsiz bulup benimsememek, aldırmamak, umursamamak.
Örnek: Sana bunu alacağım dedim ama o, omuz silkti.
On parmağında on marifet deyiminin anlamı
* Çok yetenekli, becerikli olmak.
* Çok becerikli, elinden her iş gelen, elini attığı her işi başarıyla sonuçlandıran kimse.
* Çok hünerli, becerikli, ustalığı çok, elinden her iş gelir.
Örnek: Maşallah kızımızın da on parmağında on marifet var.
Onuruna dokunmak deyiminin anlamı
* Yapılan bir davranış ya da söylenen bir sözden ötürü bir kimsenin gururunu incitmek.
* Birinin kişiliğini, onurunu, haysiyetini incitmek.
Örnek: Dikkatli ol, birinin onuruna dokunacak iş yapma.
Oralı olmamak deyiminin anlamı
* Önemsememek, aldırmamak, ilgilenmemek, umursamamak.
* Anlamazdan gelmek.
Örnek: Hiç oralı olmaz ve hâlinden yakınır. (S. Birsel)
Orta halli deyiminin anlamı
* Çok zengin ya da fakir olmayan kimse.
* Ne varsıl ne de çok yoksul olan kimse.
* Ne iyi ne de kötü olan iş.
* Ne zengin ne yoksul, ne iyi ne kötü, ne çirkin ne güzel.
Örnek: Onlar orta hâlli bir ailedirler.
Ortalık düzeltmek deyiminin anlamı
* Dağınık bir yeri toparlamak.
* Anlaşmalık ve küslüklerin olduğu bir yerde, insanların arasını düzeltmek, küslük ve anlaşmazlıkları gidermek.
Ortalık karıştırmak deyiminin anlamı
* Kişilerin arasını bozacak sözler söyleyip, bu tür davranışlarda bulunmak.
* Heyecan verici hareketlerle herkesi şaşkına çevirmek.
Örnek: Ortalığı karıştırıp halkı galyana getirme.
Ortaya dökmek deyiminin anlamı
* Herkesin görebileceği şekilde açıklamak.
* Çıkarmak, göstermek.
* Hepsini çıkarıp herkese göstermek, ne var ne yoksa çıkarmak.
* Gizli olan ne varsa söylemek, açıklamak.
Örnek: Bildiklerini ortaya dökmekten kaçındı.
Örnek 2: Bütün sırlarını ortaya dökmek için harekete geçti.
Ot yoldurmak deyiminin anlamı nedir
* Çok zor ve yararsız bir iş yaptırmak, çok uğraştırmak.
* Çok güçlük çıkarmak, zor bir iş gördürmek, çok uğraştırmak.
Oyun etmek deyiminin anlamı
* Birisini kurnazlıkla kandırmak.
* Hile yapmak,aldatmak
* Aldatmak, kurnazlıkla birini tuzağa düşürmek.
Örnek: Bana kötü bir oyun ettiler.
Örnek 2: Kendisine oyun ettim diye, benden kuşkulandığı halde gene bana başvuruyor. (O.C.Kaygılı)
Oyuna gelmek deyiminin anlamı
* Kandırılmak, aldatılmak, tuzağa düşürülmek.
Örnek: Onların oyununa gelmemeye çalış, dikkatli ol.
Örnek 2: Geçen gün çok pis oyuna geldim.
Orta malı deyiminin anlamı
* Sahibi bulunmayan, herkesin kullandığı veya yararlandığı şey ya da eşya.
* Özgünlüğü bulunmayan, değersiz, basmakalıp.
* Her isteyenle ilişkide bulunan.
Örnek: Benim bisikletim orta malı mı ki herkes binmeye çalışıyor.
Ortada kalmak deyiminin anlamı
* Yetersiz kalmak, barınacak yer bulamamak.
* Bir kavga, savaş ya da anlaşmazlık durumunda, taraflardan birini seçemeyerek zor durumda kalmak.
* Güç bir durumda, iki seçenek arasında karar veremez durumda kalmak.
Örnek: Belediye evlerini yıkınca çoluk çocuk öylece ortada kaldılar.
Ortadan kaybolmak deyiminin anlamı
* Ortalıkta görünmemek, kaçmak, saklanmak ya da kimseye haber vermeden bir yere gitmek.
* Nereye gittiği bilinmemek, sezdirmeden gitmek, görünmez hâle gelmek.
Örnek: Ali ortadan kayboldu.
Örnek 2: Nihayet hakikaten de bir gün söylediği gibi büsbütün ortadan kayboldu. (A. H. Çelebi)
Ortalığı birbirine katmak deyiminin anlamı
* Bir yerde ya da kişiler arasında anlaşmazlığa sebep olmak, kavga çıkarmak.
* Herkesi birbirine düşürmek, tedirgin etmek, kargaşa çıkarmak.
Örnek: Şimdi gelip ortalığı birbirine katacak diye korkuyorum.
Örnek 2: Adam marketten istediğini alamayınca ortalığı birbirine kattı.
Örnek 3: Ahmet stada alınmayınca ortalığı birbirine kattı.
Ok yaydan çıkmak deyiminin anlamı
* Bir işte artık geri dönülmesi imkânsız bir noktaya gelmek.
* Geri dönüşü olmayan bir davranışta bulunmak ya da bir iş yapmak.
* Geri dönülemeyecek bir iş yapmak, söz söylemek ya da bir harekette bulunmak.
Örnek: Ok yaydan çıktı bir kere, çaresiz dövüşeceğiz.
Örnek 2: Ok yaydan çıktı artık, geri dönüşü yoktur.
Oldu bittiye getirmek deyiminin anlamı
* Emrivaki yapmak, bir kimseyi istemediği bir iş yapmak zorunda bırakmak.
* Emrivaki yapmak, geri dönülmesi güç ve imkânsız bir durum oluşturmak.
Örnek: Bu işi bir oldu bittiye getirmelerine engel olmalıydım.
Örnek 2: Oldu bittiye getirerek tarlayı satın aldılar.
Oldu olacak deyiminin anlamı
* Hiç olmazsa.
* Çekinmeden, sıkılmadan.
Örnek: Oldu olacak bunu makamla söyle de bari biraz eğlenelim. (O. C. Kaygılı)
Oldum bittim deyiminin anlamı
* Kendimi bildim bileli, çok eski zamandan beri aynı olan şeyler anlamında kullanılır.
* Başından beri, öteden beri, ilk zamandan beri, kendimi bildiğimden beri.
Örnek: Oldum bittim kızarım bu adamlara.
Örnek 2: Ben oldum bittim ağlamaya dayanamam. (H. Taner)
Oldum olası deyiminin anlamı
* Başından beri, öteden beri, ilk zamandan beri, kendimi bildiğimden beri.
Örnek: Oldum olası kızarım bu adamlara.
Örnek 2: Oldum olası peyniri sevmem.
Olmayacak duaya amin demek deyiminin anlamı
* Gerçekleşmesi imkânsız işlerle uğraşmak.
* Gerçekleşmeyeceği daha işin başında belli olan bir girişim için onay vermek.
* Sonuç vermeyecek bir işle uğraşmak ya da buna destek vermek.
Örnek: Olmayacak duaya amin deme, çünkü burda kimse sana yardım edemez.
O tarakta bezi olmamak deyiminin anlamı
* Bir şeyle ilgilenilmediğini anlatmak amacıyla kullanılır.
* Söz konusu olan şeyle uğraşmamak ya da ilişiği bulunmamak, o şeyle ilgilenmemek.
Örnek: O tarakta bezi olacağını hiç sanmam.
Ocağı kör kalmak deyiminin anlamı
* Soyunu devam ettirecek bir evladı olmamak.
* Soyunu sürdürecek çocuğu kalmamak, soyu tükenmiş olmak.
Ocağına düşmek deyiminin anlamı
* Bir kişiye muhtaç olmak.
* Birine yardım etmesi için yalvarmak, koruması için sığınmak.
* Yardım talebinde bulunmak.
Ocağına düşmek ile ilgili cümleler
– Ocağına düştüm ağam, beni bu işten ancak sen kurtarırsın!
– Hanımefendi, gençliğin kadrini biliniz… Ocağına düştük. (P.Saf)
– Abi ocağına düştüm, beni bu dertten ancak sen kurtarırsın.
Ocağına incir ağacı dikmek deyimi ne demek
* Bir kimsenin evini barkını dağıtmak, düzenini alt üst etmek, yuvasını yıkıp toparlanamaz hâle getirmek. Bir diğer şekli; ocağına dan ağacı ekmek.
* Birinin varlığına ya da saygınlığına yönelik harekette bulunmak.
Örnek: Bende senin ocağına incir dikmezsem dedi ama dediğine pişman oldu.
Ocağını söndürmek deyiminin anlamı
* Bir kimsenin ailesinin dağılmasına sebep olmak, çoluk çocuğunu yok etmek.
Ocağını söndürmek deyimi ile ilgili cümleler
– Ocağımı söndürdü katiller!
– Gözü kör olacası kadın… Ocağını söndürdü dağ gibi adamın.
– Marifet ocağı södürmek değildir evladım.
Olur olmaz deyiminin anlamı
* Meydana gelmesinden hemen sonra.
* Uygun ve müsait olduğuna bakmaksızın.
* Rast gele, sıradan, kimliği, niteliği belirsiz kişi.
* Gerekli gereksiz, yerli yersiz, önemli önemsiz durumu gözetilmeden yapılan iş ya da söylenen söz.
Örnek: Öyle olur olmaza ağzını açıp da bir çift laf etmez. (Y. Kemal)
Oluruna bırakmak deyiminin anlamı
* Kendi hâlinde bırakmak, müdahale etmemek.
* İşi önemsemeyerek, kendi gidişine bırakmak.
* Bir işin yapılabildiği, olabildiği kadarıyla yetinmek, müdahale etmeden bekleyip sonucuna ne olursa olsun razı olmak.
Örnek: Artık oluruna bıraktık işi.
Örnek 2: Baktım olmuyor bende oluruna bıraktım.
Omuz omuza deyiminin anlamı
* Yardımlaşarak.
* Yan yana, çok sıkışık bir şekilde.
* Birbirine destek vererek, dayanışarak.
Örnek: Omuz omuza vererek bu zorluğun altından kalkmamız mümkün.
DEYİM NEDİR?
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı ya da söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. İki veya daha çok sözcükten kurulu bir çeşit dil ifadesi olan deyimler, duygu ve düşünceleri dikkati çekecek biçimde anlatan ad, önad, belirteç, yalın ve birleşik eylem görünüşlü dilsel yapılardır. Ya tam bir tümcedirler ya da bir söz öbeğidirler.
Diğer bir deyişle Deyim; Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarına “deyim” denir.
DEYİMLERİN ÖZELLİKLERİ
1. Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse yerine başka bir sözcük getirilemez. Farklı bir sözcük getirilir veya sözcüklerin yeri değiştirilirse, ifade etmeye çalışılan düşünce anlamlı ve cümle akşına uygun olsa bile kullanılan söz grubu deyim sayılmaz.
“Başını taştan taşa vurmak” deyimi “kafasını taştan taşa vurmak” biçiminde söylenemez.
“Tut kelin perçeminden” deyimi” kelin perçeminden tut” biçiminde kullanılamaz.
2. Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim oluşturamaz.
– Ağzını aramak
– Bozuntuya vermemek
– Fikir yürütmek
– Ekmeğini taştan çıkarmak
– Elinden geleni ardına koymamak
3. Deyimler farklı farklı söz grupları biçiminde meydana gelmişlerdir. Deyimleri oluşum şekillerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabiliriz.
İsim Tamlaması Biçiminde Olanlar
Ateş pahası, ekmek kapısı, balık istifi, eşek şakası, anasının gözü vb.
Sıfat Tamlaması Biçiminde Olanlar
Kara cahil, deli fişek, yarım ağız, püsküllü bela vb.
Kurallı Bileşik Sıfat Biçiminde Olanlar
Çenesi düşük, içten pazarlıklı, eli açık, maymun iştahlı, gözü kara vb.
Mastar Grubu Biçiminde Olanlar
Acemilik çekmek, ciğeri beş para etmemek, suratı bir karış asılmak, iki ayağını bir pabuca sokmak, etekleri zil çalmak, göz dikmek, aldırış etmemek vb.
Cümle Biçiminde Olanlar
Adet yerini bulsun. Dostlar alışverişte görsün. Delik büyük yama küçük. Fol yok yumurta yok. Ayıkla pirincin taşını vb.
(Eksiltili cümle, ikileme vb biçiminde olan deyimler de vardır.)
4. Ne kadar fazla sözcükten oluşursa oluşsun deyimler tek bir kavramı ya da durumu karşılar. Deyimleri atasözlerinden ayıran en önemli özellik de budur. Atasözlerinin arka planında öğüt verme, ders çıkarma gibi unsurlar varken deyimler yalnızca bir durumu bir kavramı belirten anlatım kalıplarıdır.
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek: Hayalcilik
Üstüne tuz biber ekmek: Kusuru artıracak harekette bulunmak
Suya götürüp susuz getirmek: Herhangi bir işte diğerini alt etmek
Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsatı kaçırmak
Havanda su dövmek: Boşuna uğraşmak
Deveye sormuşlar: Neden boynun eğri? “Nerem doğru ki” demiş: İşin her tarafının bozuk olması durumu
5. Deyimlerin büyük çoğunluğu mecaz anlamlıdır, yani deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam farklıdır.
Küplere binmek: Sinirlenmek (Küpün üzerine oturmak anlamında değildir.)
Derdini dökmek: Çekilen sıkıntıların bir bir anlatılması.
Ayağının tozuyla: Gelir gelmez
Burun kıvırmak: Beğenmemek
Sinekten yağ çıkarmak: Olamayacak yerden çıkar sağlamaya çalışmak
Ağzı açık ayran delisi: Aptal aptal bakan avanak
6. Sayıları az da olsa gerçek anlamlı deyimler de vardır. Deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam aynıdır.
Çoğu gitti azı kaldı: Yapılmakta olan işin en önemli, en zor bölümü bitti.
İyi gün dostu olmak: Sadece iyi günlerde görünmek.
Kimi kimsesi olmamak: Yakını, eşi, dostu bulunmamak.
Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay olan aynı zamanda kıymetli olan şey