Niyazi Mısri kimdir ve Niyazi Mısri nereli. Niyazi Mısri sözleri, Niyazi Mısri divanı ve Niyazi Mısri ilahileri ile Niyazi Mısri vikipedi bu sayfada derledik. İşte Niyazi Mısri hayatı hakkında tüm detaylar.
Niyazi Mısri; Asıl adı Mehmet olup, 12 Rebiülevvel 1027 yani 8 Şubat 1618’de Malatya’nın şimdiki adı Soğanlı köyü olan İşpozi kasabasında dünyaya gelmiş Şair ve mutasavvıftır. Niyazi Mısri evliyanın büyüklerinden. On yedinci yüzyıl tekke edebiyatı şairi. Halveti yolunun Mısriyye kolu kurucusu ve şeyhidir. Babası, yöresinin önde gelenlerinden Nakşbendiyye tarikatı mensubu Soğancızâde Ali Çelebi’dir. Niyâzî ve Mısrî ise mahlaslarıdır. Mısrî mahlası tahsilini Mısır’da yaptığından dolayıdır. Çeşitli medreselerde eğitim görmüş ve farklı yerlerde tasavvuf bilgisini geliştirmiştir.
Muhammed Niyazi, Malatya’da, önce İslami ilimlere ait temel bilgileri, sonra da medrese tahsiline başlayıp, tefsir, hadis, fıkıh ve tasavvuf ilimlerini öğrendi. Medreseden icazet alıp çıkınca, çeşitli camilerde verdiği vazlarla halkın dikkatini çekti. Bu arada Malatya’daki Halveti şeyhi Hüseyin Efendiye intisab edip feyz aldı. Hüseyin Efendinin kısa bir süre sonra vefat etmesi üzerine anne ve babasından izin alıp uzun bir seyahate çıktı. Diyarbakır-Mardin yoluyla Bağdat’a gelip bir müddet burada ilim tahsil etti.
Niyazi Mısri Divanı İçin Tıklayın!
Burada tahsilini tamamladıktan sonra Mısır-Kahire’ye gelen Muhammed Niyazi, Şeyhuniyye denilen yerde Kadiriyye tarikatı büyüklerinden bir zatın dergahına yerleşti ve talebesi oldu. Hocasının bereket ve himmetiyle kemale erdi. Mısır’da uzun yıllar kalarak ilmini ilerletti ve Camiülezher’de ders verdi. Mübarek günlerde camilerde vaz etti.
1646 yılında İstanbul’a gelen Muhammed Niyazi, Sultanahmed civarındaki Sokullu Mehmed Paşa Dergahına yerleşti ve uzun süre riyazette kaldı. Sonra devrin tanınmış alim ve mutasavvıflarıyla görüştü. Mısır’da uzun yıllar kaldıktan sonra İstanbul’a geldiği için, buna nisbetle Niyazi Mısri diye tanındı.
Bir süre İstanbul’da kaldıktan sonra da Bursa’ya geçen Niyazi Mısri, Ulu Cami yakınlarındaki bir medreseye yereşerek inzivaya çekildi. Halkın isteği üzerine, Şeker Hoca CamiindeCuma geceleri vaz verdi. Buradan Uşak’a geçerek, Elmalılı Şeyh Yusuf Sinan’ın halifesi Şeyh Mehmed’in dergahına yerleşti. Daha sonra Ümmi Sinan’la tanışarak bütün varlığıyla ona bağlandı. Hocasıyla beraber Elmalı’ya gidip vazlar verdi, dergahın hizmetlerinde bulundu. Bir müddet sonra tekrar Uşak’a oradan da Çal veKütahya’ya geçen Niyazi Mısri, hocasının vefat haberi üzerine Uşak’a tekrar döndü. Fakat üzüntüsünden burada kalamayıp Bursa’ya giti.
Bursa’ya yerleşerek burada evlenen Niyazi Mısri, Ulu Camide devamlı vazlar verdi. Şöhreti bütün ülkeye yayıldı. 1665’te sadrazam Fazıl Ahmed Paşanın daveti üzerine Edirne’ye gitti. Dönüşte İstanbul’a uğradığında, bazı cahillerin tasavvuf aleyhine estirdikleri hava sebebiyle, Sultan Dördüncü Mehmed, alimler ve tasavvuf büyükleriyle devlet erkanının da toplandığı bir gün Ayasofya Camiinde vaz verdi. Bu vazında; tasavvuf yolunun hak olduğunu, tasavvuf ehlinin yaptıkları zikrin İslama aykırı olmadığını en açık şekilde izah etti. Tekrar Bursa’ya döndü. Bu günlerde şeyhi Uşaklı Mehmed Efendinin vefatı üzerine Halvetiyye yolunun Mısriyye kolunu kurarak irşada başladı.
Sultan Dördüncü Mehmed, Kamaniçe Seferine çıkmadan önce, Niyazi Mısri’yi ordunun manevi gücünü yükseltmek gayesiyle Edirne’ye davet etti. Üç yüz talebesiyle beraber Edirne’ye gidip sefere katıldı. Seferden dönüşte Edirne’de verdiği vazlar sebebiyle 1673’te Rodos Adasına gönderildi.
Dokuz ay sonra, 1674’te Rus Savaşı çıkınca, halkı sefere teşvik için, talebeleriyle, Edirne’ye geldi. Savaş sonrasında yaptığı bir vazında, savaşların millet ve devlet üzerindeki acı tesirlerini anlatması yanlış anlaşılarak, rikab-ı hümayun kaymakamı tarafından önce Gelibolu’ya, oradan da Limni Adasına sürgün edildi.
Limni’de 1677’den başlayarak on beş yıl boyunca çileli bir hayat yaşadı. Vefatından bir yıl önce 1692 yılında affedilerek Bursa’ya, oradan da Edirne’ye geldi. Selimiye Camiinde vaz ederken devlet işleriyle ilgili söylediği bazı sözler yüzünden tekrar Limni’ye gönderildi. Adaya gelişinden bir kaç ay sonra 1693 (H. 1105) senesinde Limni Adasında vefat etti ve oraya defnedildi.
Literatürde Niyazi Mısri
Niyazî-i Mısri’nin menkıbevi hayatı esas alınarak ünlü yazar Emine Işınsu Öksüz yazılan muhteşem bir roman şeklindeki biyografisi Bukağı adı ile önce Ötüken Yayınları arasında daha sonra ise Elips Kitap yayını olarak yayınlanmıştır. Niyâzî-i Mısrî Divanı’nın şerhli basımı ise Akçağ Yayınları tarafından yayınlanmıştır.
Niyazi Mısri Tasavvuf Anlayışı
Arûzla yazdığı şiirlerinde Nesimi”nin etkisinde kalan Niyazi, devrinin Vahdet-i Vücud görüşüne mensup kişilerinden de biridir
Niyazi Mısri Türkçe Eserleri
1. Divân
2. Mecmuaları
Süleymaniye Küt. Reşid Ef. 1218 numaradaki mecmua.
Bursa Sultan Orhan Küt. 690 no”lu “Mecmua‐i Kelimât‐ı Kudsiyye” diye adlandırılan mecmua.
3. Risaleleri
Risâle‐i Devriyye
Risâle‐i Es”ile ve Ecvibe‐i Mutasavvufâne
Risâle‐i Eşrâtü”s‐Sâat
Tabirnâme
Risâle‐i Haseneyn
Risâle‐i Hızriyye
Risâle‐i Arşiyye
Vahdetnâme
Risâle‐i İade
Risâle‐i Nokta
Akîdetü”l‐Mısrî
Risale fî Devrân‐ı Sofiye
Etvâr‐ı Seb”a
4. Şerhleri
Şerh‐i Esmâ‐i Hüsnâ
Şerh‐i Nutk‐ı Yûnus Emre
5. Mektupları
6. Ait Olduğu Söylenen Diğer Eser ve Risaleler
Lübbü”l‐Lüb ve Sırru”s‐Sır
Cenâb‐ı Hakk”ın her şeyi muhit olduğu hakkında risale
Elğâz‐ı Sofiye
Risale fî işareti”l‐vâkıât fi”l‐fatihati”ş‐şerîfe‐
Rısâle‐i usûl‐i târikat
Usûl‐i târikat ve rumûz‐i hakikat
Eşrefoğlu Rûmî”ye ait beyitlerin şerhi
Bir beyitin şerhi
Tefsir‐i duâ hakkında risale
Ahvâl‐ı tarîkat‐ı Hak
Tuhfetü”I‐Uşşak ve Tuhfetü”l‐Müştâk
El‐levâyih iî suâl‐i Şeyh Mısri
Güneşin mağribden nasıl doğduğu hakkında risale
Risâle‐i îman‐ı taklidi ve tahkiki
Ta”bîr‐i sadâ‐yı nâkûs
Risâle‐i fî tasviri”l‐ecsâm ve”l‐erhâm
Risâle‐i târîhiyye
Cüz‐i la yetecezzâ
7. Yazdığı Tefsirler
Tefsîr‐i sûre‐i Yûsuf
Tefsîr‐i innâ eradna”l‐emânete
Tefsîr‐i lem yekünıllezîne keferû‐
Allâhu nûru”s‐semâvâti ve”l‐ard—
Tefsîr‐i âyet‐i “İz kale rabbüke‐‐‐
Tefsîr‐i âyet‐i innallahe
Niyazi Mısri Arapça Eserleri
Mevâidü”l‐irfân
Devre‐i Arşiyye
Tesbî‐i Kasîde‐i Bür”e (Bürde)
Tefsîr‐i Fâtihatü”l‐Kitâb
Mecâlis
Niyazi Mısri beyitlerinden bazıları
Cihân bağında insan bir şecerdir gayrılar yaprak. Nebîler meyvedir sen zübdesisin yâ Resûlallah.
Şefâat kılmasan varlık Niyâzî”yi yoğ iderdi. Vücûdun zahmının sen merhemisin yâ Resûlallah.
Derman arardım derdime derdim bana dermân imiş Bürhân arardım aslıma aslım bana bürhân imiş
Savm u salât u hac ile sanma biter zâhid işin İnsan-ı kâmil olmağa lâzım olan irfân imiş.
Mürşid gerekdir bildire Hakk”ı sana hakka”l-yakîn Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş.
İşit Niyâzî”nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün Hak”tan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş.